Esas No: 2021/23367
Karar No: 2022/2416
Karar Tarihi: 16.02.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2021/23367 Esas 2022/2416 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanığın resmi belge düzenlerken yalan beyanda bulunma, başkasına ait banka veya kredi kartının kötüye kullanma ve hırsızlık suçlarından mahkumiyetine karar verilmiştir. Ancak, sanığın cezalarının infazı sırasında TCK'nın 53/1-b maddesi uygulanamayacağı ve bozma nedeni oluştuğu gerekçesiyle hüküm bozulmuş, hırsızlık suçu için açılan davanın düşürülmesine ve sanığın diğer suçlar için belirlenen hak yoksunluklarına uygun bir şekilde cezanın infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri: TCK'nın 53/1-a-c-d-e, 53/1-c, 142/1-b, 66/1-e, 67/4, 168/2, 5320 sayılı CMK'nın 223/8, 1412 sayılı CMUK'nın 317, 321 ve 322.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan, hırsızlık, başkasına ait banka veya kredi kartının kötüye kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan verilen hükmün temyiz incelemesi neticesinde;
Doğrudan hükmolunan adli para cezasının miktar ve türüne göre; 14.04.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 2. maddesi gereğince hükmolunan 3000 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükmünün temyizi mümkün olmadığından sanık müdafiinin temyiz isteminin CMUK'nın 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE,
2-Sanık hakkında başkasına ait banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçundan verilen hükmün temyiz incelemesi neticesinde;
Sanığın bozmadan önceki yargılama sırasında, hakkında dava açılmasından sonra katılanın zararının 250,00 TL'lik kısmını karşıladığını, geri kalan kısmını ise ödeyeceğini beyan ettiği, bunun üzerine müştekinin kısmi ödemeye muvafakatının bulunup bulunmadığı yönünde yazılan talimatların bila ikmal iade edilmesi nedeniyle müştekinin kısmi iadeye muvafakatı bulunup bulunmadığının ilk yargılama dosyasında tespit edilemediği ve sanığın lehine düşünülerek hakkında TCK'nın 168/2 maddesinin uygulanmasına karar verildiği, bozma ilamından sonra yapılan yargılama sırasında ise müştekiye ulaşıldığı ancak kısmi iadeye muvafakat edip etmediği konusunda beyanının alınmadığı, sanık müdafiinin ise kalan borcu ödemek için süre istediği ve verilen süreye rağmen ödemenin yapılmadığı somut olayda; koşulları oluşmadığı halde sanık hakkında TCK'nın 168/2 maddesinin uygulanması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;
TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması da nazara alınarak kasten işlemiş olduğu suçtan hapis cezası ile mahkûmiyetinin yasal sonucu olarak sanıkların TCK’nın 53/1. maddesinin “a, c, d, e” bendinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, ancak “Kendi altsoyu” üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Yasa'nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan hüküm fıkrasından TCK'nın 53.maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümler çıkarılarak yerine, “Sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı ceza gereği 5237 sayılı TCK'nın 53/1-a-c-d-e bentlerindeki haklardan infaz tamamlanıncaya kadar, aynı Yasa'nın 53/1-c maddesinde belirtilen “Kendi altsoyu” üzerindeki velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin koşullu salıverme tarihine kadar uygulanmasına” karar verilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3-Sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hükmün temyiz incelemesi neticesinde;
Sanığın gündüz vakti aynı evde kaldığı müştekinin cüzdanından para ve kredi kartı çalma şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın eylemnin TCK'nın 142/1-b maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturduğu, bu suç için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Kanun'un 66/1-e, 67/4. maddelerine göre hesaplanan 12 yıllık zamanaşımının, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle duran süre de eklendikten sonra, hırsızlık suçu bakımından 05.05.2009 olan suç tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE, 16.02.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.