Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4154
Karar No: 2012/212
Karar Tarihi: 20.01.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/4154 Esas 2012/212 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/4154 E.  ,  2012/212 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    ... ve müşterekleri ile Hazine aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Silopi Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02.03.2011 gün ve 269/50 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacılar vekili dava dilekçesinde; mevkii ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 300 dönümlük tarlanın 30 yılı aşkın bir süreden beri vekil edenlerinin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu açıklayarak TMK.nun 713. maddesi gereğince vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine temsilcisi 15.9.2009 tarihli keşifte bilirkişi raporları dosyaya sunulduğunda beyanda bulunacaklarını açıklamıştır.
    Mahkemece, teknik bilirkişinin 18.7.2010 tarihli ek raporuna ekli krokide C, D, E, F ve G harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümleri hakkındaki davanın kabulüyle sırasıyla davacı ..., ..., ... (E+F’nin) ve ... adlarına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil davasıdır.
    Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davada taraf teşkili sağlanamadığı gibi yapılan araştırma ve inceleme de hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Kabulüne karar verilen ve teknik bilirkişi ...ve arkadaşının 18.7.2010 tarihli rapor ve krokilerinde C, D, E, F ve G harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümlerinin Birlik köyü sınırları içerisinde kaldığı anlaşıldığından öncelikle TMK. nun 713/2. maddesi gereğince davanın Birlik köyü tüzel kişiliğine yöneltilmesi, davaya katıldıkları taktirde tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda kendilerine süre ve imkan tanınması, böylece taraf teşkilinin sağlanması ve ondan sonra davanın yürütülmesi gerekmektedir. Dava koşulu kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulur. Davaya katılan asli müdahil davacı ..., katılma dilekçesi vermiş olmakla birlikte gerekli harcı yatırmadığı saptanmıştır. Bu nedenle asli müdahil davacının davasının harçsız görülmesi mümkün bulunmadığından gerekli başvuru ve nispi peşin harcın alınması konusunda asli müdahil davacıya süre ve imkan tanınması, gerekli harçlar tamamlandıktan sonra asli müdahil davacının durumunun değerlendirilmesi düşünülmelidir.
    Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmazların davacıların babalarından kendilerine kaldığı, keşifte dinlenen yerel bilirkişiler tarafından ifade edilmiş olup, ancak intikal şekli konusunda herhangi bir beyanda bulunmadıkları anlaşılmıştır. Bu nedenle taşınmazların davacıların babalarından ne şekilde davacılara intikal ettiği konusu üzerinde durulması, babalarının sağ veya ölü olup olmadığının anlaşılması için babalarına ait nüfus aile kayıt tablosunun getirtilerek dosya arasına konulması, şayet babaları ölmüş ise TMK. nun 701 ve 702. maddesi gereğince dava koşulunun göz önünde bulundurulması ve buna göre değerlendirme yapılması gerekir.
    Bundan ayrı, teknik bilirkişilerin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle kabulüne karar verilen taşınmaz bölümlerinin hangi tarihte ve ne niteliğiyle tespit dışı bırakıldıklarının Kadastro Müdürlüğünden, aynı şekilde teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenerek çifte tapunun önlenmesi açısından kabulüne karar verilen taşınmaz bölümlerinin tapuda kayıtlı olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, teknik bilirkişilerin ek rapor ve krokileri esas alınmak suretiyle TMK. nun 713/4 ve 5. fıkralarına uygun bir biçimde yerel ve gazete ilanlarının yapılması, son ilan tarihinden itibaren üç aylık yasal sürenin beklenilmesi, itiraz yoluyla katılmak isteyenlerin durumlarının değerlendirilmesi gerekir.
    Öte yandan, zilyetlik maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. fıkrası uyarınca yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Sadece üç yerel bilirkişinin dinlenilmesiyle yetinilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Yargılama tutanakları üzerinde yapılan incelemede tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda süre ve imkan tanınmadığı gibi, 22.7.2009 günlü yargılama oturumu ara kararıyla belirlenen, keşif günü bakımından tanıkların ne şekilde dinleneceği ve keşif yerinde hazır bulundurulacağı konusunda herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir. Bu nedenle öncelikle tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda kendilerine süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK. nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları, aynı kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmeleri, dava konusu taşınmaz bölümlerinin davacıların babalarından kendilerine kaldığı gözetilerek babaları ile kendileri ve babaları ölmüş ise, tüm mirasçıları bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince miktar araştırmasının yapılması, belgesizden edinilen taşınmazların olup olmadığının Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro ve tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davalarına ait dosyaların ise ait oldukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlaması yönünden göz önünde bulundurulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
    Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi