8. Hukuk Dairesi 2011/3981 E. , 2012/209 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.03.2011 gün ve 1589/209 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... dava dilekçesinde; dava konusu 526 ada 71 sayılı parselin ortak miras bırakanları...... ......’den kaldığını, terekenin paylaşılmadığını, kadastro çalışmaları sırasında murisin torunlarından olan ... adına tespit ve tescil edildiğini, davayı tereke temsilcisi sıfatıyla açtığını açıklayarak anılan parselin tapu kaydının iptaliyle muris...... ......’in veraset belgesindeki mirasçıları adına payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., 26.08.2010 tarihinde yapılan keşifte; yerin kendisine ait olduğunu, burayı 60 yıldan beri aralıksız olarak ekip biçtiğini, davacının hiç ekip biçmediğini, taşınmazın babasından kaldığını, ancak babasına kimden kaldığını bilmediğini, davacının da bu yerden mirasçı olarak hakkı bulunduğunu, fakat taşınmazla ilgilenmediğini, ekip biçmediğini, hep kendisinin ilgilendiğini, bu nedenle kendisine ait olduğunu, her ne kadar az önce davacının da burada hakkı olduğunu bildirmiş ise de, yanlış beyan niteliğinde bulunduğunu, davacının burada hakkı olmadığını ve yerin kendisine ait bulunduğunu açıklamış, beyanı kendisine imzalatılmıştır.
Mahkemece, 526 ada 71 sayılı parselin ortak miras bırakan muris...... ......’den kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve murisin veraset belgesindeki miras payları oranında mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın ... tarafından tereke adına ve tereke temsilcisi sıfatıyla açtığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacının dava konusu taşınmazın ortak miras bırakan......’den kaldığı görüşüyle tereke adına temsilci sıfatıyla davayı açtığı doğrudur. Ne var ki, davalı dava konusu taşınmazın......’den kalmadığını, babasından kendisine kalan yer olduğunu, davacı ve terekeyle bir ilgisinin bulunmadığını açıklamıştır. Bu durum karşısında davacıyla davalı arasında hukuki yarar çatışması olduğunun kabulü gerekir. Hukuki yarar çatışması söz konusu olduğuna göre davacının tereke temsilcisi sıfatıyla davalıya karşı dava açma olanağı bulunmamaktadır. Kaldı ki, dava konusu yerin yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerle muris......’den kaldığı anlaşıldığına göre davanın mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğunun da kabulü gerekmektedir. Bu durumda her ne kadar tereke adına dava açılmış ise de, davanın mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu gözetilerek davacı ..."nin miras payı oranında iptal ve tescil istediği şeklinde yorumlamak ve değerlendirmek gerekir. Bu ilke, TMK.nun 701 ve 702. maddelerinde açıklanan elbirliği mülkiyetinde öngörülen ve tasarrufi işlemlerde aranan genel ilkenin bir istisnası olarak kabul edilmektedir. Davacı ile davalı dışında kalan diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde harç yatırmak suretiyle açtıkları bir dava ve istekleri de bulunmamaktadır.
Şu halde davanın mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu, davacıyla davalı arasında hukuki yarar çatışmasının bulunduğu, bu nedenle davacı her ne kadar tereke temsilcisi ise de, bu sıfatla davalıya karşı dava açamayacağı gözetilerek davacının sadece miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken yöntemine uygun bir biçimde dava açmayan ve herhangi bir isteği bulunmayan diğer mirasçılar yönünden de iptal ve tescile karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Davalının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3’ün yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine
20.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.