17. Hukuk Dairesi 2015/6508 E. , 2016/6803 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının 22.08.2012 tarihinde davalılardan ...i’nin sürücüsü olduğu yol yapımı işi yapan aracın çarpması sonucu yaralandığını, davalı idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi gereği hizmet kusuru nedeni ile diğer davalıların ihmali ve tam kusurlu davranışları neticesinde davacının yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 30.000,00 TL maddi tazminatın ve 30.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın öncelikle husumet, zamanaşımı, hak düşürücü süre, görev, yetki ve derdestlik yönlerinden reddini, dava konusu kazanın gerçekleştiği yolun ..."nin değil, ... İlçe Belediyesinin yetki ve sorumluluğunda olduğunu, İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2. Maddesi hükmü uyarınca idare aleyhine tam yargı davası olarak açılması gerektiğini, idare mahkemesinde açılması gerekirken Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın öncelikle görev yönünden reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ..., davada taraf sıfatlarının olmadığını, davanın idare mahkemelerinde sorumlu idareye karşı açılması gerekirken kendilerinin taraf gösterilerek asliye hukuk mahkemesinde açılmasının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., davada taraf sıfatının olmadığını, bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, davalılar ..., ..., ..."a yönelik açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, davalı ... "na yönelik açılan dava yönünden yargı yolu bakımından görevli mahkemenin idari yargı mahkemeleri olduğundan H.M.K"nun 114 ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davacının davasının yargı yeri yönünden usulden reddine, davacının İdari Yargı yerinde dava açmakta muhtariyetine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yaralanmalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir .
1)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 106. maddesinde “Genel ve katma bütçeli kuruluşlara, il özel idareleri ve belediyelere ve kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır” denilmektedir. Anılan Yasanın sekizinci kısmının “İşletenin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde yer alan 85-90. maddelerinde, motorlu araçların trafik kurallarına ve gereklerine aykırı davranışları sonunda meydana gelen zararlar nedeniyle gerçek ve özel kişilerle, kamu tüzel kişilerinin ayrım yapılmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olmaları ön görülmüştür. Bu düzenleme itibariyle yasa, kamu idare ve kurumlarına ait ve bu arada kamu hizmetine tahsis edilen motorlu araçların verdikleri zararlardan dolayı, trafik olaylarından doğan zararların özelliği gözönünde tutularak, kamu idare ve kurumlarının özel kişilerle eşit şartlarda aynı esaslara göre sorumlu tutulması gereğini ifade etmiştir. Aynı şekilde anılan yasanın görev ve yetkiye ilişkin 11/01/2011 tarihinde değişikliğe uğrayan 110. maddesinde "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." şeklinde ifade edilmiştir. Yasanın anılan bu hükümleri karşısında, kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı idare, kamu hukuku kurallarına göre değil, “işleten” sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumlu tutulabilecektir. Bu durumda, davalının işleteni olduğu aracın neden olduğu zararın tazmini isteği ile açılan davanın, bu kuralları uygulamakla görevli adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. Yerel mahkemece, açıklanan yasal düzenlemeler gözetilmeksizin yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
2)Mahkemece her ne kadar davalı araç sürücüsü ..., ve diğer davalı idare çalışanları ... ve ... hakkında davalıların olay tarihinde davalı ... "nin yaptığı yol çalışması esnasında çalışan ve "kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi" olarak tanımlanan kamu görevlisi sıfatına haiz oldukları, Anayasa"nın 129/5 maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası"nın 13/1 maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabileceği gerekçesi ile husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş ise de; davalı ..., ... ve ... gerek Borçlar Kanunu gerekse Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre müteselsil sorumlu olarak olayın meydana gelmesindeki kusurlarının değerlendirilmesi için aleyhinde dava açılabileceğinden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.