8. Hukuk Dairesi 2011/2608 E. , 2012/166 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım
... ve müşterekleri ile davalı-karşı davacı ..., davalılar ..., ...... Genel Müdürlüğü ... ve ...... aralarındaki tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.12.2009 gün ve 79/769 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı karşı davacı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuş; birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/324 Esas sayılı davada ise ..., davacı-birleşen davalı ... ile ......’ün dava konusu taşınmaza haksız elatmalarının önlenilmesi ile yıkım kararı verilmesini ve ... adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişinin 13.11.2007 tarihli rapor ve krokisinde B harfi ile gösterilen 4287,65 m2 taşınmaz bölümünün davacılar adına tesciline, C harfiyle gösterilen 289,81 m2 taşınmaz bölümüne ilişkin davanın kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle reddine; birleşen Hazinenin açtığı davanın reddine karar verilmesi üzerine; hükmün asıl davanın kabulüne ve birleşen davaya ilişkin bölümü davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin önceki hüküm davalı ... vekilinin temyizi ile Dairemizin 24.2.2005 tarih, 490 Esas ve 1333 Karar sayılı ilamıyla özet olarak “……Dava konusu taşınmaz bölümlerinin 1956 yılında yapılın kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakıldığı, tespit dışı bırakılma sebebi bildirilmemiş ise de nizalı taşınmazın güneyinin Akdeniz olarak gösterildiği, davalı taşınmaz bölümlerinin kıyı kenar çizgisi dışında olduğu belirlenmiş ise de jeolog bilirkişi raporunda sahil şeridi bakımından açıklamada bulunulmadığı, sahil şeritlerinin denizin ayrılmaz parçası olup, 3621 sayılı Kıyı Kanununun 4. ve devamı maddelerinde düzenlendiği, nizalı taşınmazların sahil şeridi yönünden jeolog bilirkişi raporunda değerlendirilmediği, sahil şeridi içinde kalan yerlerden ise özel mülkiyet şeklinde tescilinin mümkün olup olmadığı hususlarının tartışılmadığı….” gerekçesiyle bozma sevk edilmişti. Bozma sonrası mahallinde yeniden keşif yapılmış, teknik bilirkişi ......12.2.2008 tarihli ek raporunda uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümlerinin kısmen sahil şeridi, kısmen kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında yer aldığını, sahil şeridi içinde bulunan kısmın da kısmen ilk ve kısmen ikinci elli metrelik sahil şeridi içinde bulunduğunu ve krokisine işaretlediğini açıklamıştır. ...... mühendisi bilirkişi......... 09.04.2007 tarihli müşterek rapor ve 09.06.2008 tarihli ek raporlarında temyize konu taşınmaz bölümlerinin sahil şeridi içinde yer aldıklarını, kıyı kenar çizgisinden itibaren ilk elli metrelik alanın park, ikinci elli metrelik alanın günübirlik tesis alanı olarak düzenlenmesi gerektiğini, ancak bu hususun özel mülkiyet konusu olmalarına engel teşkil etmediğini açıklamış, mahkemece bilirkişi raporunda belirtilen hususlar benimsenmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiştir.
Sahil şeritleri denizin ayrılmaz parçasıdır. 3621 sayılı Kıyı Kanununun 4.maddesinde sahil şeridinin “…..Kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünden yatay olarak en az 100 metre genişliğinde alanı…” ifade edeceği açıklanmış, 5.maddede ise kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında herkesin eşit ve serbest yararlanmasına açık olduğu vurgulandıktan sonra kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetileceği bildirilmiş, 1.7.1992 tarihinde 3830 sayılı Kanunun 2.maddesi ile 5.maddeye eklenen 6 ila 10.fıkralarda da ayrıntılı olarak sahil şeridinin durumu belirtilmiştir. Bu kanunun 8.maddesinde de, uygulama imar planı bulunmayan alanlardaki sahil şeritlerinde 4.maddede belirtilen mesafeler içinde hiçbir yapı ve tesis yapılamayacağı belirtilmiştir. Kıyı kenar çizgisinin devamı olan bu tür yerler üzerinde kanun koyucu kamunun yararlanmasına öncelik tanımıştır. Kaldı ki, uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümünün kuzeyinde yer alan ve davacıların miras bırakanlarından intikalen paydaş bulundukları 327 ( yenileme ile 132 ada 1) parsele revizyon gören ...... 1935 tarih ve 1 sayılı tapu kaydı nizalı yönü “deniz kumluğu” olarak göstermiştir. Temyize konu taşınmaz bölümlerinin onaylanan kıyı kenar çizgisinin dışında-kara tarafında ancak 100 metrelik sahil şeridi içinde kaldıkları belirlendiğine ve kıyı kenar çizgisinin devamı olan bu tür yerlerde kamunun yararlanmasına öncelik tanındığına göre davanın kabulüne hükmedilmesi isabetli değildir. Her ne kadar davalı taşınmaz bölümüne sınır teşkil etmemekle birlikte batı yönünde yer alan 216 ada 1 parsel ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/608 Esas, 2001/1044 Karar sayılı ilamı ile hükmen dava dışı gerçek kişiler adına tescil edilmiş ise de, buna ilişkin hükmün ... tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle esası bakımından Yargıtay incelemesinden geçmemiş olması karşısında emsal teşkil etmediği anlaşılmıştır.
Öte yandan hükmü temyiz eden davalı-birleşen davacı ... vekili, davacı-karşı davalı ... ile ......’ün dava konusu taşınmaza yaptığı müdahalenin önlenmesi, kal ve ... adına tescil isteğinde bulunmuştur. Dava konusu taşınmazın 4721 sayılı TMK.nun 715. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi uyarınca Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, aynı kanunun 999.maddesi gereğince tescile tabi yerlerden olmadığı dosya kapsamı ile anlaşıldığından bu yöndeki isteğin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak yukarıda açıklanan bozma ilamı uyarınca davalı-birleşen davacı Hazinenin müdahalenin önlenilmesi ve kal isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-birleşen davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.