Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/6338
Karar No: 2007/7196
Karar Tarihi: 21.6.2007

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/6338 Esas 2007/7196 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, davacılar, bir mirasın muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğunu iddia ederek davalı adına olan kaydın iptali ve payları oranında adlarına tescilini istemiştir. Mahkeme, işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davayı kabul etmiştir. Ancak, davalı temyiz etmiş ve Tetkik Hakimi raporu okunarak dosya incelenmiştir. Dosya içeriğinden, taşınmazın davalıya miras bırakan tarafından satış suretiyle temlik edildiği ve davacıların bunu mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Yargıtay içtihatlarına ve İnançları Birleştirme Kararı'na göre, miras bırakanın gerçek iradesinin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Bu nedenle, miras bırakanın diğer mirasçılara bir taşınmaz verip vermediği araştırılmamıştır. Bu yönde bir araştırmanın yapılması gerektiği ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek, hüküm bozulmuştur.
Kanun maddeleri:
- Medeni Kanunun 706. maddesi (saklı pay)
- Borçlar Kanunun 213. maddesi (şekil koşulları)
- Tapu Kanunun 26. maddesi (şekil koşulları)
- HUMK'nun 428. maddesi (dava bozma)
1. Hukuk Dairesi         2007/6338 E.  ,  2007/7196 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 02/04/2007
    NUMARASI : 2006/731-300

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacılar, ortak miras bırakanları M....S..."in adına kayıtlı ..parseldeki .. nolu bağımsız bölümü, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak ... eşi olan davalıya satış göstermek suretiyle temlik ettiğini ileri sürüp, davalı adına olan kaydın iptali ile payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
    Davalı, dava konusu taşınmazın muris tarafından kendisine evlilik hediyesi olarak verildiğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ,,, raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı Mehmet Sait"in maliki olduğu ..parsel sayılı taşınmazdaki ..nolu bağımsız bölümü satış suretiyle 21.7.2000 tarihinde davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Davacılar, yapılan bu işlemin kendilerinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürmüş, davalı ise miras bırakanın davacılar dahil tüm mirasçılarına sağlığında başka taşınmazlarını devrettiğini bildirerek, gerçek amacının sağlığında mallarını paylaştırmak olduğunu savunmuştur.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler
    Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamıyacağıda kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca, miras bırakandan tüm mirascılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve begeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirascıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kasdının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Somut olaya gelince; miras bırakanın diğer mirasçıların bir taşınmaz verip vermediği araştırılmış değildir.
    Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilke ve olgular doğrultusunda bir araştırmanın yapılması, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.6.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi