17. Hukuk Dairesi 2016/4221 E. , 2016/6760 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı sigorta şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan, müvekkiline ait aracın 11.02.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında park halindeki araçlara çarparak hasar gördüğünü, ekspertiz raporuna göre araçta meydana gelen toplam hasar ve onarım bedelinin KDV dahil hasar tutarı 20.469,36-TL olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL"nin davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacıya ait aracın davalı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu ve araçtaki hasarın poliçe yürürlük süresi içinde meydana geldiği tarafların kabulündedir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir. Mal sigortaları türünden olan Kasko Sigortası Genel Şartlarının teminat kapsamını belirleyen A.1. maddesine göre, gerek hareket, gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında aracı ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsadamesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötü niyet ve müziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüsü sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK"nun 1282. (6102 Sayılı Kanunun 1410; 1421) maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı yasanın 1281. (6102 Sayılı Kanunun 1409) maddesi hükmü uyarınca da, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşme halinde ise, bu oluş şeklinin KSGŞ"nın A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Görüldüğü gibi, ihbar yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda, müeyyidesi genel şartlarda düzenlenmediği gibi, bu husus rizikonun teminat dışında kaldığı haller arasında da sayılmamıştır. Bu halde, konunun TTK"nun 1290 (6102 Sayılı Kanunun 1435 ve devamı md.) 1292/son (6102 Sayılı Kanunun 1446) madde hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Buna göre, sigorta ettiren kimse kasten ihbarda bulunmamış ise, sigorta haklarını zayi edeceği, kusurunun bulunması halinde ağırlığına göre sigortacının ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigortalı aracın sürücüsünün kim olduğu, olay anında alkollü olup olmadığı dolayısıyla hasarın teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İspat yükü sigortacıda olmakla birlikte, dosya kapsamında sürücünün alkollü olduğuna ilişkin bir delil bulunmamaktadır. Buna göre; mahkemece, poliçe teminatı kapsamında gerçekleşen riziko nedeniyle sigortalı araçta meydana gelen gerçek zarar miktarı alınacak bilirkişi raporuyla belirlendikten sonra,
hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.