Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar,miras bırakanın .adet taşınmazdaki 1/3 paylarını ikinci eşinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak “satış” şeklinde davalı kardeşlerine temlik ettiğini ileri sürüp;tapu iptali ve miras payları oranında tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Müdahil;miras bırakanın ikinci eşi olduğunu ve iddialar katıldığını belirtip,müdahale talebinin kabulüyle,tapu iptali ve miras payı oranında tescil istemiştir.
Davalılar(birleştirilen dosyaların davacıları);çekişmeli taşınmazları, kendilerinin de 1/3’er payları bulunması nedeniyle bedelini ödemek suretiyle satın aldıklarını beyan ederek,davanın reddini savunmuşlar;birleştirilen davalarında,....ve ...parsel sayılı taşınmazlarına davalı(davacı)F..’un ekip sürmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek,elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemişlerdir.
Bir.d.davalısı Ferruh,birleştirilen davaların konusu olan parselleri babasından gelen miras payı nedeniyle kullandığını belirterek,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece verilen ilk kararın Dairece “kısa karar çelişkili olarak gerekçeli karar yazılmasının doğru olmadığına” değinilerek bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davacıların ve müdahilin davalarının kabulüne, birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Karar,davalılar(birleştirilen dosyalar davacıları) vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.6.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs.vekili Avukat K... T..A..ile temyiz edilen F.. D..vekili Av.M... Y...geldiler davetiye tebliğe rağmen diğer temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Asıl dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil birleştirilen davalar ise elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, muvazaa davasının kabulüne birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu ....ve .. parsel sayılı taşınmazlarda asıl davanın davacılarına ve müdahelin miras bırakanı olan İ...D..in kayden malik olduğu 1/3 paylarını davalılara 28.12.1995 tarihinde ve satış suretiyle ...parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını ise 13.11.1997 tarihinde aynı sebeple davalı Ş.."e temlik ettiği anlaşılmaktadır
Davacılar ve müdahil davacı, yapılan temliklerin kendilerinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme sonucu, gerçekten de miras bırakanın davalılara yapmış olduğu pay temliklerinin muvazaa ile iletli olduğu belirlenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ancak dava konusu edilen davacıların ve müdahilin miras bırakanın davalılara yapmış olduğu 1/3 pay temliki gözetilmeksizin, davalıların önceden malik oldukları kendi paylarını da kapsar şekilde istek dışına çıkılarak davanın kabul edilmiş olması doğru değildir.
Öte yandan; miras bırakanınyapmış olduğu temliklerin muvazaa ile iletli olduğu belirlendiğine göre; muvazaalı işlemlerin hiçbir hukuki sonucu doğrumayacağı, işlemin baştan beri geçersiz olduğu gözetildiğinde esasen terekeden malın çıktığı da söylenemez.
O halde,kendisi aleyhine elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açılan davalı F...un taşınmazlarda paydaş olarak kabul edilmesi zorunludur.
Buna göre, elatmanın önlenmesi isteği bakımından taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 688. ve devam eden maddeleri hükümlerinde öngörülen paylı mülkiyet hükümleri gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulacağı açıktır.
Bilindiği üzere;paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Hal böyle olunca; öncelikledee, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı dava bakımından, miras bırakanın temlik ettiği paylar üzerinden davacıların ve müdahilin miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesi; birleştirilen davalar yönünden ise, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde bir araştırma yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davalılar (birleştirilen davacıları) vekilinin temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına,
alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.6.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.