15. Ceza Dairesi 2014/25751 E. , 2017/15770 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, sahtecilik
HÜKÜM : 1-İş Bankasından alınan krediler ile ilgili;
a)Sahtecilik suçundan; TCK’nın 204/1 ve 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet
b)Dolandırıcılık suçundan; TCK’nın 158/1-j-son, 52 ve 53. maddeleri uyarınca mahkûmiyet
2-Akbank’tan alınan kredilerle ilgili;
a)Sahtecilik suçundan; TCK’nın 204/1, 43 ve 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet
b)Dolandırıcılık suçundan; TCK’nın 158/1-j-son, 43, 52 ve 53. maddeleri uyarınca mahkûmiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Sanığın, kendisine ait şirket adına İş bankası Çanakkale şubesinden kullandığı kredi karşılığında borçlusu ... olarak görünen 03.11.2008 düzenleme tarihli 4 adet sahte bonoyu 04.11.2008 günü verdiği ve karşılığında kredi kullandığı; ayrıca Akbank Çanakkale şubesinden aldığı kredi tutarı için şikâyetçi Şerife’nin kimlik bilgilerini kullanarak 21.07.2008 düzenleme tarihli 3 adet sahte senedi katılan ... şube müdürlüğüne 06.08.2008 günü vererek kredi çektiği; yine Akbank’ın aynı şubesinden 07.08.2008 tarihinde çektiği krediye karşılık şikâyetçiler ... ve ....’e ait senetleri aynı gün verdiği, aynı şekilde adı geçen banka şubesine şikayetçisi ... olan 15.08.2008 günlü sahte senedi vererek kredi kullandığı, bu şekilde sanığın sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 tarih ve 6/8-69 sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı ve sanık ile müdafisinin aşamalardaki savunmalarında, kredilerin genel kredi sözleşmeleri kapsamında kullanıldığını, senetler karşılığında kredi verilmediğini belirtmeleri yanı sıra sanık hakkında ilgili bankalara vermiş olduğu sahte senetlerle ilgili açılmış başka dosyaların da bulunduğunun UYAP kayıtlarından anlaşılması karşısında; her bir bankayla yapmış olduğu kredi sözleşmesi kapsamında farklı gerçek kişiler adına düzenlenmiş senetleri kullanması nedeniyle mağdur banka sayısınca sahtecilik ve dolandırıcılık suçunun işlendiği hususunda tereddüt bulunmamakta ise de; aynı borç ilişkisi çerçevesinde hukuki kesinti (Suç tarihleri arasında iddianame düzenlenmesi) bulunmadan verilmiş olan senetlerle ilgili olarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekeceğinden, mükerrer yargılamanın önüne geçilmesi maksadıyla sanık hakkında ilgili bankalarla yapmış olduğu her bir kredi sözleşmesine ilişkin olarak vermiş olduğu senetlerle ilgili eylemleri nedeniyle açılan davalar belirlenip, derdest olmaları halinde birleştirilmeleri, aksi takdirde ilgili dosyalardan bu davayı ilgilendiren kısımlarının onaylı örneklerinin dosya içerisine konulup, söz konusu dosyalardaki senetlerin farklı tarihlerde düzenlenip düzenlenmediklerinin açıklığa kavuşturulması, düzenlenmiş ise eylemlerin, bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenip işlenmediğinin değerlendirilmesi; yine, İş Bankasına yönelik eylem bakımından, çekilen kredi karşılığında çek ve senet yanında sanığın eşi olan ...’e ait gayrimenkulün ipotek gösterilmiş olması da dikkate alınarak, ipotek gösterilen evin gerçek değerinin ne kadar olduğu araştırılıp, gerçekte verilen çek ve senetlerle birlikte çekilen krediyi karşılayıp karşılamadığı, dolayısıyla dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığı ile sanığın kastının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi; öte yandan, her ne kadar Akbank’ın 03.05.2012 tarihli müzekkeresinde, senetler verilmeden kredi kullandırılmayacağı belirtilmiş ise de; ilgili bankalardan (Akbank’ın borçlarını Girişim Varlık Yönetim A.Ş’ye devretmesi nedeniyle ayrıca adı geçen şirketten) ayrıntılı hesap özetleri ile ilgili ticari belgeler (makbuz vs) getirtilerek, sanığın ne tür krediler kullandığı ve kredi türüne göre teminatların ne şekilde alınması gerektiği ile işlek (rotatif) kredi kullanmış ise, belirlenen limit çerçevesinde, her zaman kredi kullandırılmasının mümkün olması da dikkate alınarak, teminatların tümünün sözleşmenin yapıldığı anda alınıp alınmadığı, alınmamışsa neden başlangıçta alınmayarak sonradan istenildiği, limit artırımı sırasında sahte senet verilip verilmediği, hesap özetlerine göre, suça konu senetlerin verilmesinden sonra belirlenen limit dışında para akışı olup olmadığı ve başlangıçta gösterilen teminatların çekilen parayı karşılayıp karşılamadığı hususlarında inceleme yapılması maksadıyla dosyanın alanında uzman bir bankacı, hukukçu bilirkişi ile mali müşavirden oluşacak bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi neticesinde menfaat temininden sonra başka bir deyişle önceden doğan borç karşılığında sahte senetlerin verilip verilmediğinin her bir banka yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi, ayrıca Akbank’a yönelik olarak dolandırıcılık suçunun oluştuğunun kabulü halinde, Akbank’ın 20.09.2012 tarihli yazılarında, 9.000,00 ve 2.500,00 TL tutarlarındaki kredilerin senetlerin ödenmemesi nedeniyle takibe intikal ettiğini, takip anapara bakiyesinin teminattaki diğer çek ve senetlerin tahsilatlarıyla ödendiğini, 10.000,00 TL’nin de takibe konu olduktan sonra 15.09.2009 tarihinde sanık tarafından ödendiğinin belirtilmiş olması ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması bakımından munzam zarar niteliğindeki faiz ödemesinin şart olmadığı da dikkate alınarak, sanık hakkında ne şekilde takip yapıldığı sorulup buna ilişkin dosyaların getirtilmesi ve 10.000,00 TL’lik krediye ilişkin ödemenin ne zaman yapıldığı ile diğer senetlerin anapara bakiyesinin ödenmesine ilişkin olarak teminattaki diğer çek ve senetlerin bankaya ne zaman verildiği, bu senetlerin hangi tarihte tahsil edilerek suça konu kredilerin anapara bakiyesinin ödendiği, tüm ödemelerin icra takibinden önce mi sonra mı olduğu, bankanın elinde başka teminat kalıp kalmadığının belirlenmesi sonucunda sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 19.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.