16. Hukuk Dairesi 2014/20157 E. , 2015/11021 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 111 ada 60 parsel sayılı 12425,94 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz köyde bulunmayan ..."a ait olduğu belirtilmiş; ancak malik tespiti için gerekli nüfus bilgilerinin ibraz edilmemesi sebebiyle hak kaybına sebebiyet verilmemesi amacıyla Hazine adına tarla vasfıyla tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., irsen intikal, bağış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın davalı ... olan tapu kaydının iptali ile ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm,davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı yararına zilyetlikle edinme koşulları oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Ne var ki, keşifte dinlenilen yerel bilirkişiler ve tanıklar ile tespit bilirkişileri taşınmazın öncesinin davacının babası tarafından satın alındığını, babası yatalak olunca kullanamadığını söylemişler, ziraat, orman ve teknik bilirkişinin müşterek raporları içeriğinde de taşınmazın 10-12 yıldır kullanılmadığı, üzerinde meşe ve çam fidanlarının bulunduğu ayrıca 1, 1.5 metre boy yapan eğrelti ve böğürtlen çalılarının bulunduğu bildirilmiştir. Böyle olduğu halde taşınmazın öncesinin ne olduğu, ne kadar süre ile kullanıldığı, ne şekilde intikal ettiği yönünden hava fotoğrafı incelemesi yapılmamış, davacıya babasından ne şekilde intikal ettiği davacının aktif dava ehliyeti olup olmadığı taşınmazın ne süredir kullanılmadığı üzerinde durulmamış, zilyetliğin terk edilmiş olup olmadığının tartışılmamış olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulamaz. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; kadastro tespit tarihi olan 2008 yılından önceki zilyetlik durumunun tespiti amacıyla bu tarihten 20 yıl öncesini 5"er yıllık periyotlar halinde (15 – 20 – 25 yıl öncesine ait) tespit gününe kadar gösterecek şekilde 3 farklı tarihe ait hava fotoğrafları getirtildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, 3 kişiden oluşan ziraat mühendisi, fotogrametri ve harita mühendisi bilirkişiden oluşacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, davacı tarafça taşınmaz üzerinde sürdürüldüğü iddia olunan zilyetliğe ara verilmesinin sebebi ve süresi, hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, taşınmazın öncesinin davacının babasına ait olması halinde davacının aktif dava ehliyetinin ne şekilde oluştuğu üzerinde durmalı, çekişme konusu taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, dava konusu edilen bu yerin 2008 tarihinden 20 yıl önceki ve hali hazırdaki niteliğinin, konumunun, bitki örtüsünün, taşınmaz üzerinde tespit gününe kadar tarım arazisi niteliği ile ekonomik amaca uygun zilyetliğin var olup olmadığının, var ise ne zaman başlayıp ne süre devam ettiğinin belirlenmesi yönünden fotogrametri uzmanı bilirkişilerden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafı üzerinde stereskop aleti ile inceleme yapılmak suretiyle düzenleyecekleri raporlar alınmalı; davacının aktif dava ehliyeti olması halinde taşınmazın 5- 10 yıldır kullanılmadığına ilişkin beyanlar tartışılıp, kadastro tespit tarihinde zilyetliğin iradi olarak edilmiş olup olmadığı, başka bir ifade ile davacı yararına 3402 sayılı Kanun"nun 14. maddesinde de öngörülen zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 01.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.