10. Hukuk Dairesi 2016/8981 E. , 2016/12668 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalı işverenlere ait işyerinde, 01.11.2011-25.03.2012 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitini istemiş, mahkemece davanın, davalı ... yönünden husumetten reddine, diğer davalılar yönünden ise esastan reddine karar verilmiştir
1-506 sayılı Kanun"un 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltilmesi gerekir.
Husumet konusu kamu düzeni ile ilgili olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 116. (mülga HUMK 187.) maddesinde yer alan ilk itirazdan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur.
Davaya konu somut olayda; husumet davalı ..."ne ait olup, işveren sıfatı bulunmayan davalı ... yönünden davanın husumetten reddi kararı isabetlidir.
2-Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi kapsamında uygulama alanı bulan 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir. 506 sayılı Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir
duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Mahkemece, davacının 11.08.2011 tarihinde başlayan ve dava dönemini de kapsayacak şekilde, 17.12.2011 tarihine kadar devam eden dava dışı işyerinden bildirilen sigortalı hizmetlerinin araştırılmaması, 2011 yılına ait dönem bordroları getirtilerek bordro tanıklarının dinlenmemesi karşısında, açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen tespitler nazarında yapılacak iş; davacının, dava konusu dönemin bir kısmı ile çakışır şekilde, az yukarıda belirtilen tarihler arasında, davalı işveren şirketle ilişkisi tespit edilemeyen işyerinden bildirimleri bulunduğundan; çakışan çalışmalarının geçtiği işyerinin, Kurum nezdindeki işyeri sicil dosyası getirtilmeli, bu işyerinde yapılan işin niteliği araştırılmalı, davalı şirket ile tespit edilen işyerinin işverenleri arasındaki varsa hukuki ilişkinin niteliği ticaret sicil ya da vergi kayıtlarından da yararlanılarak belirlenmeli, tespiti istenilen sürede hizmet bildiriminde bulunulan dava dışı işyerindeki çalışmalar ile davalı işyerindeki çalışmaların bağdaşıp bağdaşmadığı, davalı işyerindeki çalışmanın sürekli olup olmadığı araştırılmalı, davalı işyeri 2011 yılı Kasım ve Aralık ayları dönem bordroları getirtilerek, kayden çalışması görünen ve uyuşmazlığa konu dönemi kapsar şekilde çalışması bulunan tanıklardan kanaat edinmeye yetecek kadarı re’sen belirlenip beyanlarına başvurulmalı, böylece, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.