Esas No: 2007/5728
Karar No: 2007/6860
Karar Tarihi: 13.6.2007
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/5728 Esas 2007/6860 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2006
NUMARASI : 2001/1204-541
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı maliki olduğu ..parsel sayılı taşınmazdaki ..nolu bağımsız bölümü dava dışı ablası N....ile yakın dostları G..."in borcuna karşılık teminat olarak davalı R..a tapuda yapılan satış işlemi ile temlik ettiğini, R...ın taşınmazı davalı F...ye muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalı R...; iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı F..davanın reddini savunmuş, karşı davasında, davacı K...in çekişme konusu taşınmaza elatmasının önlenmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davada; davacı K...vekilinin 20.12.2005 tarihli dilekçesi ile vekillikten çekildiği davacı asile yapılan tebligatın bila ikmal döndüğü ve davacı vekilinin duruşmaları takip etmediği, davanın muracaata kaldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde yenilenmediği karşı davada; karşı davacı F...."nin kayden maliki olduğu çekişme konusu taşınmazı davacı karşı davalı Kemal"in haksız olarak tasarruf ve zilyetliği altında bulundurduğu gerekçesiyle asıl davanın açılmamış sayılmasına, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı karşı davalı K...Y..tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Asıl dava, 14 nolu parseldeki 68/792 arsa paylı ..nolu meskenin tapusunun iptali ve tescil isteğiyle R... K.. ve F..K..aleyhine açılmış,davalı F...K..davacı aleyhine açtığı karşılık davasında 4 nolu meskene elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davacı vekilinin vekillikten çekildiği, vekilin çekildiğinin asile tebliğ edilmediği, vekilin davayı takip etmediği davanın 4.4.2006 günlü oturumda başvuruya bırakıldığı gerekçesiyle asıl davanın açılmamış sayılmasına, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir. Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden, asıl davanın davacısının avukatı tarafından açıldığı, davacı vekilinin 20.12.2005 günlü dilekçesi ile vekillikten istifa ettiği ve vekilin yatırdığı tebligat giderinin kullanıldığı ancak durumun davacıya ,"askere gittiğinden ve sevk adresi belirlenemediğinden tebliğ edilmediği, davacı vekilinin sonraki oturumlara katılmadığı, davalı ve karşı davacı vekillerinin davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri, bunun üzerine 4.4.2006 günlü oturumda asıl davanın başvuruya bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere vekilin , vekillikten istifa etmesi (çekilmesi) ile davadaki vekalet görevi son bulur.Ancak avukatlık yasasının 41.maddesine göre, belli bir işi takipten yada savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumun müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam eder.Bu onbeş günlük süre içinde mahkeme, istifa eden vekilin huzuru ile yargılama yapamaz.Mahkemenin her halde istifa eden vekilin müvekkiline tebligat yaparak onu duruşmaya çağırması gerekir ve tebligatta asile vekilin istifa ettiği bu nedenle duruşmaya çağrıldığının açıkça bildirilmesi icabeder (HUMY 67/III) Bu tebligat üzerine asıl yada yetkili kıldığı başka bir vekil duruşmaya gelirse yargılamaya devam olunur, gelmezse yargılama asilin yokluğunda sürdürülür.
Bu hüküm vekil ile müvekkil arasındaki iç ilişkiyi düzenlemiştir.
Bir tarafın vekili ile karşı taraf ve mahkeme arasındaki dış ilişki ise HUMY"nın 68.maddesinde düzenlenmiştir.
Buna göre vekil duruşmada vekaletten istifa ettiğini bildirirse mahkeme oturumu (duruşmayı) başka bir güne bırakamaz; bilakis yargılamaya devam eder.Mahkeme, istifa eden vekilin müvekkilini ancak bundan sonraki duruşmaya çağırır.Bu çağrıda(tebligatta) müvekkile, vekilin istifa ettiği, bu nedenle duruşmaya çağrıldığının açıkça bildirilmesi gerekir.
Vekil duruşmadan önce vekaletten istifa ettiğini mahkemeye yazılı olarak bildirirse, bu istifa nedeniyle yargılama başka bir güne bırakılamaz.(HUMY 67/III istifa eden vekilin müvekilinin duruşmaya gelmesi gerekir.
Müvekkil duruşmaya (oturuma) gelmezse mahkeme karşı tarafın isteği üzerine tahkikata yada yargılamaya gelmeyen tarafın (müvekkilin) yokluğunda devam eder veya dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verir; yoksa duruşmayı başka bir güne bırakamaz.
Ancak, her halükarda bir tarafın vekilinin istifa ettiğinin mahkemeye ve karşı tarafa bildirilmesi zorunludur.Aksi halde karşı taraf (ve mahkeme) hakkında hüküm ifade etmez.Bu halde, (vekilin istifası mahkemeye ulaşıncaya ve karşı tarafa bildirilinceye kadar) mahkeme ve diğer taraf (istifa etmiş olan) vekile karşı usul işlemleri yapmaya devam ederler.
Somut olayda davacının vekili 20.12.2005 günlü dilekçesi ile vekillikten istifa ettiğini bildirmiş, istifa asile bildirilmemiş, 4.4.2006 günlü oturumda davalı R...ve karşı davacı vekilleri hazır bulunmuşlar, davacının davasını takip etmeyeceklerini bildirmeleri üzerine davacı K.. Y..ın davası HUMY:"nın409.maddesi uyarınca müracaata bırakılmış, ancak tebligat yapılamadığı halde davacı asıl bir biçimde vekilinin istifa ettiğini öğrenip 27.7.2006 günlü mazeret dilekçesi vermiş, davanın müracaata bırakıldığı 4.4.2006 günlü oturumda davacı asilin mazereti kabul edilmiş, bir sonraki 1.12.2006 günlü oturumda da dava karara bağlanmıştır.
HUMY"nun 409.maddesine göre "usulüne uygun biçimde çağrıldıkları halde davanın taraflarından hiçbiri duruşmaya gelmezse (yada bir taraf gelip de takip etmeyeceğini bildirirse) Dava yenileninceye kadar, dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verilir.
Olaya yukardaki ilkeler ışığında bakıldığında, vekilin istifa ettiği, davacıya tebliğ edilmediği halde, durumu öğrenen ve mazereti kabul edilen davacının davasının 1.12.2006 günlü oturumda müracaata bırakılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile bu tarih itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMY428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine görei öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına 13.6.2007 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI Davacı K..Y.. tarafından davalı R.. aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasında davacı vekili Av. K.. D.. 20.12.2005 havale tarihli dilekçesinde vekil edeni ile temas kuramadığından vekaletten çekildiğini belirtmiş ve tebligat masrafını da mahkemeye vermiştir.Mahkemece dosyada mevcut davacı adresine çıkartılan tebligatta hem vekilinin çekildiği hem de 4.4.2006 olan duruşma günü belirtilmiş,ancak asilin adresinden ayrılmış olması nedeni ile tebligat yapılamamış ve tebliğ zarfı bila tebliğ geri gelmiştir.4.4.2006 günlü celsede davalı vekilleri davacı tarafın açtığı davayı takip etmeyeceklerini,müracaata bırakılmasını talep etmişler davacı ve vekili duruşmada bulunmadığından takip edilmeyen davanın müracaata bırakılmasına karar verilmiş,1.12.2006 günlü celsede de üç aylık süre içerisinde yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılması yolunda hüküm kurulmuştur.Davacının temyizi üzerine karar davacı asile vekilinin çekildiği tebliğ edilmeden açılmamış sayılma kararı verilemeyeceğinden bozulmuştur.Aşağıdaki nedenlerle bozma gerekçesine katılamıyoruz :
Konuyu iki açıdan incelemek gerekmektedir;birincisi mahkemenin,çekilen vekilin istifasını asile bildirme zorunluluğunun bulunup bulunmadığı,ikincisi de tebligat yapılamadığı taktirde mahkemenin araştırmaya devam edip muhakkak surette tebliği sağlama görevinin olup olmadığıdır.Avukatlık yasasının 41. maddesine göre belli bir işi takipten veya savunmadan kendi isteği ile çekilen avukatın ,o işe ait vekalet görevi ,durumun müvekkiline tebliğinden itibaren on beş gün süre ile devam eder.Bu kural vekil ile müvekkil arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirmekte olup bu madde mahkemeye, asile tebligat görevi yüklememiştir.Maddede belirtilen on beş günlük süre ise duruşma dışındaki işler için olup istifa eden vekilin istifa ettiği anda duruşma ile ilgili vekalet görevi sona ermektedir.Bu nedenle bu maddenin buradaki olaya uygulanma olanağı yoktur.Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 68. maddesi ise istifa eden vekilin bu istifasının mahkeme ve karşı taraf için hüküm ifade etmesinin koşullarını açıklamaktadır,buna göre vekilin istifası mahkemeye bildirilip karşı tarafa ulaşmadıkça mahkeme ve karşı taraf için hüküm ifade etmeyecek ve vekil istifa etmemiş gibi ona yapılan tebligatlar geçerli sayılacaktır.Görüldüğü gibi buradaki tebligat zorunluluğu tebligatın diğer taraf ve mahkeme yönünden hüküm ifada edip etmemesi ile ilgili olup çözümlenmesi gereken sorunla da ilgili değildir ve ayrıca bu maddede de mahkemeye bir tebligat yükümlülüğü getirilmemiştir.H.U.M.Y nın 67/3 maddesinde de vekilin istifası nedeni ile duruşmanın başka bir güne bırakılamayacağı hükmü getirilmiş ancak çekilmenin asile bildirilmesi yükümlülüğü mahkemeye verilmemiştir.
Tüm bu maddeler birlikte incelendiğinde vekilin istifası ile birlikte duruşmaları takip yetkisinin istifa dilekçesinin verildiği anda sona erdiği sonucu doğmaktadır.Usul hukukunda istifanın mahkeme tarafından asile bildirileceği yolunda hiçbir hüküm bulunmamaktadır.Gerçi bazı Yargıtay kararlarında taraf teşkilinin dava şartlarından olduğu, mahkemece kendiliğinden göz önüne alınması gerektiği bu nedenle asile mahkemece tebligat yapılması gerektiği kabul edilmekte ise de burada taraf teşkili değil dava takip yetkisi söz konusudur,bunlar ayrı ayrı kavramlardır.Davada usulüne uygun taraf teşkili mevcuttur,sadece tarafın davayı takip durumu tartışma konusudur,bu nedenle usulüne uygun taraf sıfatını kazanan kişinin davayı kendisinin veya vekilinin takibi dava şartlarından olmadığından( örneğin davacının hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığının incelenmesi dava şartlarındandır.) mahkemece resen takip edilip sonuçlandırılacak bir konu değildir.Bunun sonucu olarak da çekilen vekilin istifasının asile bildirilmesi mahkemenin görevleri arasında bulunmamaktadır.
Olayın çözümüne bir de Borçlar Yasasının 396. maddesi yönünden bakıldığında yine aynı sonuca varılmaktadır.Buna göre vekaletten azil ve ondan istifa her zaman mümkündür,ancak münasip olmayan bir zamanda vekaletten azil veya ondan istifa eden kimse diğerinin zararını karşılamak zorundadır.Vekilin istifasını asile haber vermemesi halinde de buna göre doğacak zarardan sorumlu olacağı şüphesizdir.Bu taraflar arasında bir iç ilişki olup vekilin istifasını asile bildirmemekle doğabilecek zararlardan ve asilin taleplerinden kurtarmak için mahkemeye istifanın tebliğ zorunluluğunu yüklemenin yasal hiç bir dayanağı mevcut değildir.Kaldı ki vekilin asile çekildiğini bildirmesini engelleyen hiçbir yasal engel de bulunmamaktadır,vekil B.Y. 396. maddedeki sorumluluktan kurtulmak için asile gerekli tebligatı kendisi yapmak zorundadır.Bu nedenle asile vekilinin çekildiğinin bildirilmemesinin asil yönünden hak kaybına neden olacağı yolundaki görüşe de katılmak mümkün değildir.Bu konunun aydınlanmasında bize ışık tutacak olan kararlardan birisi de Hukuk Genel Kurulunun 14.5.1997 gün ve 1997/14-273 E. 1997/431 K. Sayılı ilamıdır.Genel Kurul kararına konu olan olayda dava daha önce iki defa müracaata bırakılmış ve usulüne uygun olarak yenilenmiştir.Son yenilemeden sonra dava devam ederken vekil vekaletten istifa ettiğini bildiren dilekçeyi vermiş mahkeme de bunun asile tebliğ zorunluluğu bulunmadığından ve dava karşı tarafça da takip edilmediğinden davayı üçüncü defa aynı celsede müracaata bırakmış ve davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.Davacının temyizi üzerine ilgili özel daire vekilin çekildiğinin asile tebliğ edilmesi gerektiğini bu tebliğ olmadan dosyanın müracaata bırakılmayacağını belirterek yerel mahkeme kararını bozmuş,direnme üzerine Hukuk Genel Kurulu yerel mahkemenin gerekçesini esas alarak mahkemenin vekilin istifasının asile tebliğinin mahkemenin görevi olmadığını.bu nedenle aynı celsede müracaata bırakmanın ve bunun sonucu olarak verilen açılmamış sayılma kararının doğru olduğunu belirterek mahkeme kararını oy birliği ile onamıştır.Bu karardan da anlaşılacağı gibi mahkemenin istifayı vekile bildirme gibi bir görevi bulunmamaktadır.
Bütün bu açıklamalardan sonra mahkemenin bir iç ilişki olan vekilin istifasını asile bildirme zorunluluğu bulunmadığı sonucuna varılmakta ise de bir an için aksi düşünülse bile somut olay incelendiğinde şöyle bir durum söz konusudur : Mahkeme davacı vekilinin talebi üzerine verilen masrafla davacı asile (görevi olmamasına rağmen ) vekilinin çekildiğini ve duruşma gününü bildiren tebligatı çıkarmış ancak o adresten ayrıldığı için davacı asile tebligat yapılamadan geri dönmüş karşı tarafda takip etmeyeceğini bildirdiğinden dosya müracaata bırakılmıştır.Bozma doğrultusunda görüş bildiren Sayın Daire çoğunluğu her şeye rağmen mahkemenin tebligatı sağlaması gerektiğini belirtmektedirler.Ancak bunun mahkemece yapılması mümkün değildir,çünkü davacı vekili dilekçeyi ve masrafı verdikten sonra bir daha duruşmalara gelmemiştir,karşı taraf da davayı takip etmeyeceğini belirterek tebligat gideri vermeyeceğini belirtmiş bulunmaktadır,diğer taraftan H.Y.U.Y. nın 415. maddesine göre Devlet Hazinesinden yapılacak yargılama giderleri sadece resen araştırma ilkesinin egemen olduğu davalarda söz konusu olup ( H.G.K. 15.5.1974 gün 2/605-528 ve 25.4.1986 gün 13-67/457 sayılı kararları ) asil ile vekil arasında iç ilişki olan istifanın resen araştırma kapsamında kalmayacağı göz önüne alındığında eylemli olarak zaten mahkemenin tebligat masrafını karşılama imkanı bulunmamaktadır.Delillerin taraflarca hazırlanması ilkesi de dikkate alındığında da yine aynı sonuca varılacaktır.Kaldı ki vekili asile karşı olası bir sorumluluktan kurtarmak için Hazineden masraf karşılanarak işlem yapılmasını gerektiren yasal bir zorunluluktan bahsetmek de mümkün değildir.
Kaldı ki dosya arasında bulunan ve davacı asil tarafından verilip duruşma tutanağına da geçmiş olan 27.7.2006 tarihli mazeret dilekçesinden de davacının dosyanın gidişinden haberdar olduğu anlaşılmaktadır.Bu mazeret dilekçesinin karşı dava yönünden verilmiş olduğu,kendi davasının yenileme dilekçesi olarak kabul edilemeyeceği,zaten müracaata bırakma tarihinden itibaren üç aylık süre geçtikten sonra verildiği de dosya kapsamından anlaşılmaktadır,yani davacı asilin vekilinin çekildiğinden haberdar olmadığını söylemek de mümkün değildir.
Sonuç olarak tüm yukarıda açıklanan nedenlerle davacının davasının takip edilmemesi sonucu işlemden kaldırılıp,süresinde yenilenmediğinden açılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından yerel mahkemenin bu yöne ilişkin kararının onanması gerektiği düşüncesindeyiz.25.6.2007
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.