Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 1985 yılında kesinleşen kadastro sonucu, Y. Köyü çalışma alanında bulunan 619 ve 620 parsel sayılı 394.250,00 ve 232.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar mera vasfıyla orta malı niteliğinde sınırlandırılıp özel siciline kaydedilmiştir. Davacılar R.. A.. ve arkadaşları irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak mera kaydının iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı R.. A.. ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 619 ve 620 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin 1985 yılında kesinleşmiş ve davacının kadastrodan önceki zilyetliğe dayanarak 2013 yılında dava açmış olmasına göre dava 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3 maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup bu süre geçmiştir. Mahkemece dava açmak için zorunlu olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken farklı bir gerekçe ile davanın reddi kararı verilmiş olması hatalı ise de; kararın sonucu itibariyle doğru olması karşısında, kararın gerekçesinin " dava 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3 maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup bu süre geçtiğinden dolayı davanın reddine" şeklinde değiştirilerek hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 01.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.