22. Hukuk Dairesi 2016/7632 E. , 2016/12104 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacılar vekili, davalının 16.10.2015 tarih ve temsilci konulu yazısı ile tesis ettiği işlemin iptaline ve müvekkillerinin temsilcilik/baştemsilcilik görevlerine iadelerine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacılar vekili, davalı tarafından tesis edilen ve dava konusu edilen 16.10.2015 tarihli işlemin yok hükmünde olduğunu, tüzüğe göre sendikanın temsilcilik kurmak konusundaki yetkisinin mutlak yetki olduğu ancak atama ve değiştirme yetkisinin bağlı yetki olduğunu, dava konusu işlem ile tüzüğün ilgili maddelerinin yok sayıldığını, .......şubesinin, istifa ve emeklilik durumları olmaksızın hiçbir temsilciyi görevden almadığını ve görev yerini değiştirmediğini, bu gibi durumlarda da değişiklik gerekçesini belgelendirerek davalı sendikaya sunduğu ve teklifte bulunduğunu, temsilci atama ve değiştirme konusunda bağlı yetkinin söz konusu olduğunu ve şube yönetim kurullarının teklifi üzerine sendikanın temsilci atama ve değişikliği yaptığını, bu konuda tüzük maddelerinde öngörülen bağlı yetki gereğince şube yönetim kurullarının teklifi dışında bir atama yapılmasının da mümkün olmadığını, sendika tarafından şube yönetim kurulunun teklifi uygun görülmeyecek olursa yeni bir teklifte bulunulmasının isteneceğini ve bu teklif olmadan bir başka kişinin temsilci olarak atanmasının mümkün olmayacağını, bu konuda ilgili şubenin herhangi bir teklifi olmaksızın ve hiçbir gerekçe bulunmaksızın davalı tarafından tesis edilen işlem ile içlerinde müvekkillerin de bulunduğu on temsilci ve baştemsilcinin görevden alındığını, onbeş kişinin de temsilci- baştemsilci olarak atandığını ve beş temsilcinin de görevinin değiştirildiğini, dava konusu bu işlemin tüzüğe, yerleşik uygulamaya ve konuya dair mevzuata açıkça aykırı olduğunu, tesis edilen işlemin hiçbir gerekçesinin olmadığını, müvekkillerinin görevlerini büyük bir özveri ile uzun yıllar boyunca şube yönetim kuruluna karşı sorumlu olarak yürüttüklerini, uygulamanın anti demokratik bir uygulama olup sendikacılığın özü ile bağdaşmadığını, davalı sendikanın bütün mevzuatı, uygulamayı ve sendikacılığı bir kenara bırakarak acımasız bir biçimde, usule aykırı olarak, hiçbir gerekçe olmaksızın müvekkillerin görevlerine son verdiğini, sendika yönetiminin ayrımcılık yaptığını ileri sürerek davalı sendikanın 16.10.2015 tarihli yazı ile tesis ettiği işlemin müvekkilleri bakımından iptali ile müvekkillerinin görevlerine iadelerine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, somut olayda zorunlu yada ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığından dosyaların tefrik edilmesi gerektiğini, davanın hak düşürücü sürede açılmadığını, davanın esastan da reddi gerektiğini, müvekkili sendika tarafından işyeri sendika temsilcilerinin atama yoluyla belirlendiğini, bu yetkinin mutlak bir yetki olup bağlı yetki olmadığını, müvekkil sendikanın atadığı temsilcilerin işyeri sendika temsilcileri olduğunu, müvekkili sendikanın gerek atama yaparken gerekse görevden alma ve değiştirme işlemi için hiçbir sebep göstermek zorunda olmadığını, aksine bir denetim yapmaya çalışmanın hukukilik değil, yerindelik denetimi olacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun “İşyeri sendika temsilcisinin atanması ve görevleri” başlıklı 27. maddesinin birinci fıkrasına göre “Toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetkisi kesinleşen sendika; işyerinde işçi sayısı elliye kadar ise bir, elli bir ile yüz arasında ise en çok iki, yüz bir ile beş yüz arasında ise en çok üç, beş yüz bir ile bin arasında ise en çok dört, bin bir ile iki bin arasında ise en çok altı, iki binden fazla ise en çok sekiz işyeri sendika temsilcisini işyerinde çalışan üyeleri arasından atayarak on beş gün içinde kimliklerini işverene bildirir. Bunlardan biri baş temsilci olarak görevlendirilebilir. Temsilcilerin görevi, sendikanın yetkisi süresince devam eder.” Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de “Sendika tüzüğünde işyeri sendika temsilcisinin seçimle belirlenmesine ilişkin hüküm bulunması hâlinde, seçilen üye temsilci olarak atanır.”
Sendika tüzüğünün “Sendikanın Yetki ve Faaliyetleri” başlıklı dördüncü maddesinin (f) bendinde “6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 27. maddesi gereği, işyeri sendika temsilcilerini atamak ve görevden almak” düzenlemesi bulunmaktadır.
Tüzüğün “Sendika Yönetim Kurulunun Görev ve Yetkileri” başlıklı yirminci maddesinin otuzuncu bendinde ise “İşyeri Temsilci ve baştemsilcilerini atamak ve değiştirmek” düzenlemesi yer almaktadır. Yine tüzüğün “Şube Yönetim Kurulunun Görev ve Yetkileri” başlıklı 31. maddesinin (g) bendinde de “İşyeri sendika temsilcilerinin atanması veya değiştirilmesi hususunda Tüzüğün 4. Maddesinin (f) fıkrası uyarınca sendikaya teklifte bulunmak” düzenlemesi yer almaktadır.
İnceleme konusu davada 12.10.2015 tarih ve 501 sayılı genel yönetim kurulu kararı ile işyeri sendika temsilci ve baştemsilcisi olan davacılar görevden alınmışlar ve 16.10.2015 tarihli genel merkez yazısı ile de karar İstanbul Avrupa Yakası şubesine bildirilmiştir.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen tüzük hükümleri karşısında, işyeri sendika temsilci ve baştemsilcisi atama ve görevden alma yetkisinin genel yönetim kurulunda olduğu tartışmasızdır. Nitekim, tüzüğün yirminci maddesinin otuzuncu bendinde bu husus açık olarak ifade edildiği gibi, söz konusu düzenlemede şube yönetim kuruluna işlemin kurucu unsuru olacak nitelikte bir yetki verilmemiştir. Tüzüğün 31. maddesinin (g) bendinde yer alan ve bu hususta şube yönetim kuruluna teklifte bulunma yetkisi veren düzenlemenin ise, genel yönetim kurulunu bağlayıcı nitelikte olmadığı da ortadadır. Diğer taraftan, daha önceki uygulamada şube tarafından teklif edilen isimlerin atanması şeklindeki fiili durum da, hukuki düzenlemeleri akim kılmayacağından sonuca etkili değildir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.04.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.