Esas No: 2008/5224
Karar No: 2008/9598
Karar Tarihi: 30.06.2008
Kadastro Çalışma Alanı - Kadastro Tespitine İtiraz - Kamu Malları - Mülkiyet Hakkının Tespiti - Orman İçinde Ve Dışındaki Taşınmaz Mallarda İktisap - Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2008/5224 Esas 2008/9598 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2008/5224 E., 2008/9598 K.
20. Hukuk Dairesi 2008/5224 E., 2008/9598 K.
- KADASTRO ÇALIŞMA ALANI
- KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
- KAMU MALLARI
- MÜLKİYET HAKKININ TESPİTİ
- ORMAN İÇİNDE VE DIŞINDAKİ TAŞINMAZ MALLARDA İKTİSAP
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 14 ]
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 16 ]
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 3 ]
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 45 ]
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 4 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Çambaşı Köyü 123 ada 2 parsel sayılı 766.86 m2 ve 4 parsel sayılı 1010.22 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera vasfındaki yerlerden olduğu iddiası ila dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine ve dava konusu parsellerin tespit gibi davalı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede orman kadastrosu 5304 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış ve taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Çambaşı Köyünde mera tahsis komisyonunca mera tespit çalışmaları yapılıp, işlemin tamamlandığı, ancak ilan aşamasında iken yörede genel arazi kadastrosu yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yörede 4342 Sayılı Yasa hükümlerine göre mera sınırlandırılması 06.06.2005 ve 27.06.2005 tarihleri arasında yapılmış, ancak henüz askıya çıkarılmamıştır.
Mahkemece, Hazinenin tutunduğu mera kayıtlarının çekişmeli taşınmazlara uymadığı ve taşınmazların davalıların özel çayırlığı olduğu gerekçesiyle hüküm kurulmuşsa da yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir.
Şöyle ki, yörede kesinleşmeyen mera sınırlandırma ve orman sınırlandırma çalışması bulunmaktadır. Bu durumda, çekişmeli taşınmazların mera ya da orman olup olmadıkları konusunda uzman bilirkişiler tarafından usulünce araştırma yapılması gerekir. Mera sınırlandırmasına ait tutanak ve krokiler dosyaya getirtilmişse de kesinleşmeyen orman sınırlandırmasına ait tutanak ve haritalar getirtilmemiş, sadece fen elemanı tarafından düzenlenen krokide, mera sınırları kırmızı; orman sınırları yeşil hatla gösterilmiştir.
Aynı gün temyiz incelemesi yapılan mahkemenin 2006/100 - 111 - 94 - 179 - 167 - 163 - 161 - 176 - 174 - 180 ve 153 esas numaralı dosyalarının tümünde aynı türden inceleme yapılarak taşınmazların mera ya da orman olmadığı, özel çayırlık olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Sözü edilen dava dosyalarında fen elemanının düzenlediği krokiler incelendiğinde sınırda mera ve orman olarak tutanak düzenlenen kadastro parsellerinin bulunduğu, mera ve orman sınırlarının bazı yerlerde iç içe geçtiği, kimi dosyalarda taşınmazın memleket haritasındaki konumunun da gösterildiği, ancak haritanın tarihinin belirtilmediği, ziraat uzmanı tarafından da geleneksel anlamda mera olmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Sınırda kesinleşmeyen orman parselleri bulunduğu halde uzman orman bilirkişiden rapor alınmadan yetersiz ve denetlenemeyen bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
Dava konusu taşınmaza ait kadastro tutanağından, taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak çayır niteliği ile davalı adına tespit edildiği, yerel bilirkişiler taşınmazın ırsen ve paylaşım sonucu davalıya intikal ettiğini, 20 yıldan fazla zamandır davacı tarafından çayırlık olarak kullanıldığını, ziraatçı uzman bilirkişi de dava konusu taşınmazın % 25 - 35 eğimli organik maddeci zengin çayır toprağı niteliğinde olduğunu, yaz aylarında (Haziran –
– Temmuz - Ağustos) hayvan otlatmak amacı ile kullanıldığını ve çayır otunun her yıl düzenli olarak biçildiğini bildirmiştir. Bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilebilmesi için, taşınmazın niteliği itibariyle kazanılmaya elverişli yerlerden olması gerekir. Orman, mera ve yaylaklar kazandırıcı zamanaşımı zillyekliği ile kazanılamaz. Yerel bilirkişiler, taşınmazın yaz aylarında yayla evi ve hayvanların otlatılması için çayırlık olarak tasarruf edilen yerlerden olduğunu bildirmişlerdir. Mera komisyonu da taşınmazı mera olarak belirlemiştir. Bu açıklamalar karşısında dava konusu taşınmazın 4342 Sayıla Mera Kanununda düzenlenen yaylak niteliğinde yerlerden bulunup bulunmadığının belirlenmesi, bu tür bir yer ise yaz aylarında belli dönemlerde bu yerden yararlanmanın mülkiyet hakkı sağlamayacağının düşünülmesi gerekir.
Anılan yasanın tanımlar başlığını taşıyan 3. maddesinin (e) bendinde yaylak çiftçilerin hayvanlarıyla birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerler olarak tanımlanmıştır. Yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarından dava konusu yerin bu tür bir yer olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki, mahkemece bu husus gereği gibi araştırılıp belirlenmemiştir. Tüm bu açıklamalar gözönünde tutularak dava konusu taşınmazın 3402 Sayılı Kadastro Yasanın 16/b ve 4342 sayılı Mera Yasasının kapsamında kalan yaylak yerlerden olup olmadığının yöntemine uygun bir biçimde araştırılıp belirlenmesi, bu tür bir yer ise yılın belli aylarındaki yararlanmanın kazanma sağlamayacağı ve böyle bir yerde oluşturulan tapunun taşınmazın yaylak niteliğini değiştirmeyeceğinin düşünülmesi, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların da ayni şekilde Kadastro Mahkemesinde dava konusu olduğu anlaşıldığından bu taşınmazların tümünün birlikte değerlendirilip davanın karara bağlanması gerekir.
Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendisi, bir harita mühendisi ve ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; teknik aletler ve münhaniler yardımıyla eğim belirlenmeli; taşınmaz üzerindeki bitki örtüsü, ağaç cinsi ve sayısı, kapalılık oranı, hakim bitki örtüsü detaylı şekilde tesbit edilmeli; kesinleşmemiş tahdit söz konusu olduğuna göre, uzman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren, ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler uzman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılmalı; memleket haritası orijinalinden renkli fotokopisi 1/5000 ölçeğe dönüştürülüp, kadastro paftası ölçeği ile eşitlenerek birbiri üzerine aplike edilmeli, çekişmeli ve komşu taşınmazların memleket haritasına göre konumu saptanmalı; bu harita ile irtibatını duraksamaya yer vermeyecek biçimde gösteren, memleket haritasındaki renkleri ve işaretleri aynen içeren, yalnız büro orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte (özellikle komşu veya yakınındaki orman parselleri) haritalar üzerinde gösterecekleri, hem mera hem de orman sınırlarını ayrı ayrı renklerle gösteren, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmelidir. Bu şekilde yapılan araştırma ve inceleme sonucu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği taktirde; 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/b ve 4342 sayılı Mera Yasasının kapsamında kalan yaylak yerlerden olup olmadığı araştırılmalıdır. Bu durumda, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişilere taşınmazın niteliği ve ne şekilde kullanıldığı konusunda bilgileri sorulmalı, taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davalı adına tespit tutanağı düzenlenmediğinden ve zilyetlik maddi bir olgu olup, bunun tanık dahil her türlü delille kanıtlanması gerektiğinden, mahkemece, taraflardan tanıkları sorulup, H.Y.U.Y.’nın 259. ve 265. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyedliğin ekonomik amaca uygun olup olmadığı, sırf çayır biçmek ya da hayvan otlatmak şeklinde sürdürülen zilyedliğin kazanma koşullarını sağlamayacağı düşünülerek, 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davalı ve muris bırakanı yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 30/06/2008 günü oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.