16. Hukuk Dairesi 2014/19380 E. , 2015/10943 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda sırası ile davacı ... ve müşterekleri, ... ve müşterekleri ile ... adlarına kayıtlı bulunan eski 501, 151 ada 3, 150 ada 5 parsel sayılı 12.360.00, 3.368.71 ve 4.151,98 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, 264 ada 1, 151 ada 3, 150 ada 5 parsel numaraları ve 12.307.18, 3.371.64 ve 4.151,81 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı ... uygulama kadastrosu sırasında tapuda müştereken adına kayıtlı bulunan eski 501 parsel sayılı taşınmazın, eski 502 sayılı parsel (ifrazla 150 ada 5 ve 151 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar oluşmuş) ile olan ortak sınırının tesis kadastrosu sırasında yanlış belirlendiğini, uygulama kadastrosu sırasında da tesis kadastrosu sınırına itibar edildiğini oysa iki taşınmaz sınırının sabit sınır olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişme konusu 151 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline, 150 ada 5 ve 264 ada 1 parsel sayılı taşınmazların uygulama kadastrosu tespitinin iptali ile 15.05.2014 tarihli fen bilirkişisi raporunda mavi renkli sınır esas alınarak, 264 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 13.330,88 metrekare, 150 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 3.753,91 metrekare yüzölçümü ile tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
22.02.2005 tarih 5304 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi ve bu madde uyarınca 29.11.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilindeki Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik” hükümlerine göre yapılan uygulama kadastrosunun amacı, teknik açıdan yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği anlaşılan kadastro haritalarının yenilenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesidir. Uygulama kadastrosunun amacı, mülkiyet ihtilaflarını canlandırmak ve çözmek değil; tesis kadastrosu sırasında yapılan teknik hataları belirleyerek gidermek ve kadastro paftalarını zeminle uyumlu, uygulanabilir, teknik ihtiyaçlara cevap verir ve güvenli hale getirmektir. Uygulama kadastrosu yapılırken, tesis kadastro sırasında da zeminde mevcut olduğu anlaşılan sabit noktalar ile aynı döneme ya da öncesine ait farklı amaçlarla üretilmiş harita ve benzeri verilerden yararlanılmakta, tesis kadastrosu haritaları ortofoto üzerine işlenmekte, düzenlenecek ada raporunda, haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden kaynaklandığı gösterilerek, varsa hataların nasıl giderildiği açıklanmakta ve bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılıp, her bir parsel hakkında uygulama tutanağı düzenlenerek uygulama kadastrosu paftaları üretilmektedir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, özü itibariyle uygulama faaliyetinin yukarıda açıklanan ilke ve yöntemlere göre yapılıp yapılmadığının denetlenmesini zorunlu kılan davalardır. Yöntemine uygun yapılmayan uygulama kadastrosu, mülkiyete ilişkin kazanılmış hakların ihlali sonucunu doğurur.
Somut olaya gelince; Mahkemece, keşifte dinlenilen yerel bilirkişi beyanları ve uzman teknik bilirkişi raporuna göre taşınmazlar arasındaki sınırın su kanalı ve sınır taşları ile sabit sınır niteliğinde olduğu gerekçesi ile fen bilirkişi raporunda mavi renk ile gösterilen sınır esas alınmak suretiyle aynı raporda 150 ada 5 parsel sayılı taşınmaz içerisindeki (B) harfi ile gösterilen bölüm ile haritasında yol olarak gösterilen (C) harfli bölümün 264 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilavesine karar verilmiştir. Dosya kapsamından, tesis kadastrosunda eski 501 yeni 264 ada 1 numaralı parselin ilk tesis takeometrik ölçülerinin orijinal pafta ile bire bir aynı olduğu ve uygulama kadastrosu sırasında da bu sınırın esas alındığı, dolayısıyla tesis kadastrosu sınırı ile uygulama kadastrosu sınırlarının örtüştüğü, çalışmanın usule uygun olduğu anlaşılmaktadır. Ancak tarafların fiilen zeminde kullandıkları sınırlar farklı olup uyuşmazlık da bu noktada toplanmaktadır. Uzman teknik bilirkişinin raporuna ekli fotoğraflar ve krokiye göre, taşınmazlar arasında bulunan su kanalı ve sınır taşlarının sabit sınır olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. Bu durumda taraflar arasındaki ihtilafın mülkiyete ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Az yukarıda da açıklandığı üzere uygulama kadastro tespitinin iptalini gerektirir bir durum bulunmadığına, uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıkları uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, taraflar arasındaki mülkiyet durumunu değiştirecek şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 01.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.