Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1389
Karar No: 2021/456
Karar Tarihi: 08.04.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1389 Esas 2021/456 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1389 E.  ,  2021/456 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen mahkemenin yetkisizliğine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının Belediye Başkanı olduğu ... Belediyesi’nde memur olarak çalıştığını, işe başladıktan birkaç ay sonra davalının müvekkiline yönelik cinsel saldırı ve taciz eylemlerinde bulunduğunu, cinsel taciz eylemleri nedeniyle açılan kamu davasında da davalının cezalandırıldığını, yaşanan olaylar sebebiyle müvekkilinin manevi üzüntü ve sıkıntılar çektiğini, bu olayların müvekkilinin kişilik haklarına ağır saldırı oluşturduğunu ileri sürerek 150.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin ikametgâhı ve haksız fiilin gerçekleştiği yer olan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu, ayrıca davacının iddialarının doğru olmayıp gerçeği yansıtmadığını, istenilen tazminat miktarının da fahiş olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.03.2015 tarihli ve 2014/211 E., 2015/106 K. sayılı kararı ile; haksız fiillerin ... Kasabasında ve ... İlinde gerçekleştiği, davacının dava tarihinde ... İlçe Tarım Müdürlüğünde çalıştığı, davacının Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminden (UYAP) alınan nüfus kaydına göre de yerleşim yerinin Konak/... olduğu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK/6100 sayılı Kanun) 16. maddesi uyarınca haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinin veya zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle davalının yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde yetkili ve görevli ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 24.06.2015 tarihli ve 2015/7632 E., 2015/8509 K. sayılı kararı ile; “…Dosya içeriğinden, davanın dayanağının haksız fiil olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK"nun 16. maddesi “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü ile dava açılacak yer mahkemesi konusunda davacıya seçimlik hak tanımıştır. Dava tarihinde nüfus kayıt sistemine göre davacı-zarar görenin yerleşim yerinin ... olduğu, 16. madde gereğince davacı-zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu ve davacının seçimlik hakkını yerleşim yeri olarak kullandığının anlaşılması karşısında, davanın yetkili mahkemede açıldığının kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2015 tarihli ve 2015/267 E., 2015/353 K. sayılı kararı ile; davalının süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 19. maddesi uyarınca yerleşim yerinin bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer olduğu, haksız fiillerin ... Kasabasında ve ... İlinde gerçekleştiği, davacının dava tarihinde ... İlçe Tarım Müdürlüğünde çalıştığı, 04.08.2014 tarihinde ikametgâhını ..."ye taşıdığı ve aynı gün bu davayı açtığı, yaptırılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasına göre ikametgâhını taşıdığı adresin babasının oturduğu adres olduğu, babasının yanında kalarak çalıştığı ... İlçesine gidiş geliş yaptığı, yaklaşık 4 ay sonra ..."e tayininin çıkması nedeniyle ikametgâhını ..."e taşıdığı, bu hususun da davacının ..."de sürekli kalma niyetiyle oturmadığını gösterdiği, TMK’nın 2. maddesi uyarınca herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, davacının ikametgâhını ..."ye alarak aynı gün bu davayı açmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, ayrıca böyle bir durumun kabul edilmesinin nüfus müdürlüğüne yapılacak bir beyanla yetkili mahkemenin değiştirilmesi sonucunu doğuracağı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haksız fiil nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemine yönelik eldeki davada davacının dava açılış tarihi ile aynı tarihte ikametgâhını ... iline taşıması karşısında yerleşim yerinin ... ili olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece davalının yetkisizlik itirazının kabulünün doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Dava, kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
    13. Uyuşmazlığın niteliğine göre kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi zararın tazmini davalarında yetkili mahkeme konusu değerlendirilmelidir.
    14. Yetki, bir davaya hangi yerdeki görevli mahkeme tarafından bakılacağını belirler. Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir mahkeme önüne çıkarılamaz (2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Anayasa), m. 37). Mahkemelerin yetkisi kanunla düzenlenir (Anayasa, m. 142) ve hukuk mahkemelerinin yetkisi, diğer kanunlarda yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, medeni usul kanunlarındaki hükümlere tâbidir.
    15. Yetkiye ilişkin genel düzenlemeler HMK’nın 5-19. maddelerinde (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 9-27. maddeleri) hüküm altına alınmıştır. Bunun yanında bazı özel kanunlarda da yetkili mahkemeye ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Bunlardan biri de kişilik haklarının korunmasında açılabilecek davaları düzenleyen TMK’nın 25. maddesidir.
    16. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 25. maddesinin son fıkrası;
    “Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.” hükmünü içermektedir.
    17. Söz konusu hüküm gereğince kişilik hakları saldırıya uğrayan kişi kendi yerleşim yerinde dava açabilecektir. Bununla birlikte davacının yerleşim yeri mahkemesi yanında davalının yerleşim yeri mahkemesinde de dava açılabileceği belirtilerek genel yetki kurallarına paralel bir düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu düzenleme HMK’daki yetkili mahkemeleri bertaraf eden kesin bir yetki kuralı niteliğinde değildir.
    18. Bu nedenle davacı; haksız fiil niteliğindeki kişilik hakkı ihlallerinde davasını HMK 16. maddesi (HUMK m. 21) gereğince haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinde açabileceği gibi genel kural niteliğindeki HMK’nın 6. maddesine (HUMK m. 9) uygun olarak davalının oturduğu yer mahkemesinde de açabilir.
    19. Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkı davalıya geçer.
    20. Kişilik hakları saldırıya uğrayan kişinin kendi yerleşim yerinde de dava açabileceğinin Türk Medeni Kanunu’nda öngörülmesi karşısında “yerleşim yeri” olgusunun açıklanmasında yarar vardır.
    21. TMK’nın 19. maddesinde “Yerleşim yeri” üst başlığında yer alan düzenlemeye göre;
    “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.
    Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz.
    Bu kural ticari ve sınai kuruluşlar hakkında uygulanmaz”.
    22. Ayrıca TMK’nın 20. maddesinin 1. fıkrasında da; “Bir yerleşim yerinin değiştirilmesi yenisinin edinilmesine bağlıdır.” hükmü yer almaktadır.
    23. Bir kişinin bir yere bağlılığını ifade eden yerleşim yerinin belirlenmesinde kişinin yaşamında ağırlık merkezini oluşturan iş ve aile ilişkilerinin toplandığı yerin belirlenmesi önem kazanır. Kişinin sürekli de olsa belirli bir yerde olan her ilişkisini, yerleşim yerine delil olarak kabul etmek doğru olmaz. Açıktır ki, bir yerde bulunmak bu süre neye ulaşırsa ulaşsın o yerin yerleşim yeri olduğunu göstermez. O yerde oturmanın yanında sürekli kalma amacının da eklenmesi ve bunun ispatlanması gerekir (Oğuzman, K./Seliçi, Ö./ Oktay Özdemir, S: Kişiler Hukuku (Gerçek ve Tüzel Kişiler), 2018, s. 143-146).
    24. Öte yandan 15.08.2007 yürürlük tarihli Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğinin 13. maddesinin birinci fıkrasında "Yerleşim yeri ve diğer adreslerin tutulmasında kişilerin adres beyan formundaki yazılı beyanı esas alınır. Bildirim nüfus müdürlüklerine, kurumlara ve dış temsilciliklere şahsen yapılır. Adres beyan formundaki bildirimler aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir." düzenlemesi yer almaktadır. Şu hâlde, aksi kanıtlanıncaya kadar merkezi adres kayıt sisteminde kayıtlı olan yerleşim yerine ilişkin beyana geçerlilik tanınmalıdır.
    25. Somut olayda, dava 04.08.2014 tarihinde açılmış olup, dosya içerisinde bulunan 24.04.2015 düzenleme tarihli nüfus kaydından davacının dava tarihinde yerleşim yerinin “... Mahallesi ... Sokak No:4 İç Kapı No:5 .../...” olduğu anlaşılmaktadır.
    26. Davacı her ne kadar dava tarihi ile aynı gün olan 04.08.2014 tarihinde adres kayıt sistemi üzerinden yerleşim yerini “.../...” adresi olarak değiştirmiş ise de, dosya içerisinde bulunan ... Ağır Ceza Mahkemesinin 16.05.2012 tarih, 2010/114 E., 2012/57 K. sayılı kararının temyizi üzerine dosyanın öncelikli olarak incelenmesi talebini içeren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği 16.09.2013 tarihli dilekçesinde de adresini “.../...” olarak belirtmesi karşısında davacının adres kayıt sisteminde belirtilen adreste daha önceden ikamet etmeye başladığını söylemek mümkündür.
    27. Öte yandan, davacının sosyal ve ekonomik durum araştırmasının yapıldığı 14.08.2014 tarihli raporda da davacının babasına ait evde oturduğu, iş adresinin “...”, ev adresinin “...” olduğu belirtilmiş olmakla davacının ailesi ile birlikte ... ilinde yaşadığı görülmektedir.
    28. Bu itibarla, davacının yerleşim yerini adres kayıt sistemi üzerinden dava tarihinde fiili olarak yaşadığı yer olan ... iline taşımasının kötü niyetli olduğunu göstermediği ve davalının da bu durumun aksini ispatlayamadığı açıktır.
    29. O hâlde, davacının ... ilini yerleşim yeri olarak belirlediği ve davanın yetkili yerde açıldığının kabulü gerekmektedir.
    30. Hâl böyle olunca Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    31. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440/ III- 3 maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 08.04.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi