Taraflar arasında görülen davada;
Birleşen davalar ile davacılar miras bırakanları R....ayrı taşınmazın gayri resmi birlikte olduğu davalıya mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek tapuların iptali ile muris adına tescili isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, çekişmeli taşınmazların bir kısmının halen muris adına kayıtlı bulunduğunu, bir kısım taşınmazlarıda bedelini ödeyerek satın aldığını, muvazaalı olmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Dava dışı, mirasçılar davaya dahil edilmişler, bir kısım dahili davalılar, davanın kabulünü istemişlerdir.
Mahkemece; davacılar iddiası sabit görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..aporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi duruşma isteği dava değeri yönünden reddedildi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve muris adına tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden miras bırakanın malik ve paydaş olduğu ...parsel sayılı taşınmazları vekil Y..A..aracılığıyla 18.6.1998 tarihinde toplam 100 milyon lira bedelle davalı adına F.. A..a satış suretiyle temlik ettiği, yine dava konusu olan ..ve ..parsel sayılı taşınmazlardaki payların halen miras bırakan üzerinde olduğu, çekişmeli ..parsel sayılı taşınmazı davalı F.."nın 3.kişiden satın almak suretiyle edindiği,..parsel sayılı taşınmazdaki davalı adına kayıtlı 3/4 payın senetsizden tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar; çekişmeli taşınmazların davalıya mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı temlik edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Mahkemece, ..parsel sayılı taşınmazı davalının 3.kişiden satın aldığı,..parsel sayılı taşınmazdaki 3/4 payın ise senetsizden davalı adına kadostroca tespit ve tescil edildiği, anılan taşınmazlar yönünden 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, ...ve ..parsel sayılı taşınmazların ise halen miras bırakan adına kayıtlı olup davalıya temlik edilmediği belirlenmek ve gözetilmek suretiyle anılan taşınmazlar yönünden davanın reddedilmiş olması doğrudur.Davacıların bu taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yerinde değildir,reddine.18.6.1998 tarihli akitle, davalıya satış suretiyle temlik edilen ...... ve ..parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacıların temyizine gelince;
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; dosya kapsamından özellikle dinlenen tanık beyanlarından ve bilirkişi raporlarından miras bırakan Ramazan"ın davalı ile ortak çocukları olup, gayresmi birlikte yaşadıkları, satmaya ihtiyacı bulunmadığı murisin taşınmazları 18.6.1996 tarihinde temlik ettiği 2.7.1998 tarihinde öldüğü, terekesinden para çıkmadığı gibi, davacıların miras bırakanın resmi nikahlı eşi ve çocuk bir olduğu dikkate alındığında, yapılan temlikin gerçek satış işlemi olmadığı, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca; satış suretiyle muris tarafından temlik edilen taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile anılan taşınmazlar yönünden de davanın reddedilmiş olması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.6.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.
.