(Kapatılan)15. Ceza Dairesi 2017/37103 E. , 2021/6069 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı sahte olduğunu bilerek tedavüle koyma
HÜKÜM : 1-Parada sahtecilik suçundan; TCK"nın 197/3, 53/1-2-3, 58/2-b-6. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2-Dolandırıcılık suçundan; 157/1, 53/1-2-3, 58/2-b-6. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Dolandırıcılık ve sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı sahte olduğunu bilerek tedavüle koyma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, suç tarihinde müşteki ..."ün çalıştırdığı ... Oto isimli işyerine giderek 50 TL değerinde oto yağı aldığı, karşılığında da 100 USD sahte para verdiği müştekinin de sanığa 150 TL para üstü verdiği, müştekinin sonradan paranın sahte olduğunu anlayıp çağırmasına rağmen geleceğim diyen sanığın müştekinin yanına gelmediği ve parasını iade etmediği, düzenlenen ekspertiz raporunda ele geçen paranın sahte ve aldatma kabiliyetine haiz olduğunun belirlendiği, sanığın sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı sahteliğini bilerek tedavüle koyduğu ve sahte para ile alışveriş yapmak suretiyle bu şekildeki hileli davranışlarla müştekiyi aldatarak kendisine yarar sağladığı ve bu eylemleri ile atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda;
a-Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Sanığın eyleminin bir bütün halinde TCK"nın 197/3. maddesinde düzenlenen parada sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden sanık hakkında dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
b-Sanık hakkında sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı sahteliğini bilerek tedavüle koyma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 197/3. maddesi kapsamında yer alan "parada sahtecilik" suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının "üç aydan bir yıla kadar hapis cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nın 251/1. maddesine göre, "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile "01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan "...basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece "kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı" verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’da yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nın 251/3. maddesinde "Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir" şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan TCK"nın 7. ve CMK’nın 251. maddeleri uyarınca dosyanın "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA,
26/05/2021 tarihinde suç vasfı yönünden oy çokluğu ile sonuç bakımından oy birliğiyle karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Sanığın, 01/07/2014 tarihinde müşteki ..."ün çalıştırdığı Tarık Oto isimli işyerine giderek satın aldığı 50 TL değerindeki oto yağı karşılığında sahte 100 USD parayı vererek 150 TL"yi para üstü olarak geri aldığı, müştekinin sonradan paranın sahte olduğunu anlayıp çağırmasına rağmen geleceğim diyen sanığın gelmediği ve parasını iade etmediği, düzenlenen ekspertiz raporunda ele geçen paranın sahte ve aldatma kabiliyetine haiz olduğunun belirlendiği, sanığın sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı sahteliğini bilerek tedavüle koyduğu ve sahte para ile alışveriş yapmak suretiyle bu şekildeki hileli davranışlarla müştekiyi aldatarak kendisine yarar sağladığı ve bu eylemleri ile atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda, yerel mahkemece sanığın eylemi sabit kabul edilerek parada sahtecilik suçu ve basit dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine hükmedilmiştir.
Temyiz incelemesi sonucu Dairemizin sayın çoğunluğu tarafından sanığın eyleminin bir bütün halinde sadece parada sahtecilik suçunu oluşturduğu kanaatiyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Ademi kanaatle sayın çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.
Yukarıda anlatılan ve sübut noktasında anlaşmazlık bulunmayan eylemler sonucu sanığın sahteliğini bilmeden aldığı parayı bu özelliğini bilerek müştekinin iş yerinden alış veriş yapar gibi ürün alarak karşılığında sahte ABD dolarını vererek ayrıca Türk lirası cinsinden para üstünü alarak parayı tedavüle koymanın yanı sıra sahte para ile haksız menfaat temin ederek bir eylemle birden fazla suçun oluşmasına sebebiyet verdiği sabittir.
Sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı bu niteliğini bilerek tedavüle koymak eylemi için TCK"nın 197/3 maddesince 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası yaptırımı ön görülmektedir.
Basit dolandırıcılık suçu için ise TCK"nın 157. Maddesinde 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve adli para cezası yaptırımı yer almaktadır.
TCK "nın 44. Maddesi ; İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişinin en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılması hükmünü amirdir.
Buna göre sanığın sahteliğini bilmeden aldığı sahte paranın bu niteliğini bildiği halde alış veriş yapar gibi müştekiden aldığı ürün karşılığında kullanarak haksız menfaat temin ederek birden fazla farklı suçun oluşumuna sebebiyet verdiğinden fikri içtima kuralı uyarınca en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılması gerektiği, kanun metnindeki ceza miktarlarına göre basit dolandırıcılık suçunun diğerine nazaran daha ağır cezayı müstelzim olduğu, yerel mahkeme hükmünün bu gerekçe gözetilerek ve CMK"nın 253 ve 254 maddelerince uzlaştırma işlemleri yapılması gerektiği belirtilerek bozulması düşüncesiyle sayın çoğunluğun kararına katılmamaktayım.