![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2008/1006
Karar No: 2008/2301
Karar Tarihi: 14.02.2008
Kadastro Tespitine İtiraz - Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2008/1006 Esas 2008/2301 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2008/1006 E., 2008/2301 K.
20. Hukuk Dairesi 2008/1006 E., 2008/2301 K.
- KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 14 ]
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 45 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Ö.. Beldesi, Y.. Mahallesi 394 ada 1 parsel sayılı 25.643,05 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı gerçek kişi çekişmeli taşınmazın bir bölümünün kendi zilyetliğinde ve kendisine ait olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu parselin 1350.17 m2"lik bölümünün davacı adına, 24.292,88 m2"lik kısmının orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan uzman orman bilirkişi raporunda davacının talep ettiği (A) harfli 1350.17 m2 yüzölçümündeki bölümün üzerinde orman ağacının ve bitki örtüsünün bulunmadığını, 1 ev ile birkaç meyva ağacının bulunduğunu,resmi belgelerde sarı renkli açık alanda kaldığını, orman sayılmayan yerlerden olduğunu,dava konusu olmayan (B) harfli bölümün ise üzerinde 15-80 yaşında kestane kayın gürgen ağaçlarının bulunduğunu, eğiminin % 40-60 olduğunu ve resmi belgelerde yeşil renkli ormanlık alanda kaldığını orman sayılan yerlerden olduğunu açıklayarak fenni bilirkişi ile çekişmeli taşınmazın resmi belgelerdeki konumunu işaretlemişlerdir. Ancak, Dairemizin 10.10.2007 tarih 2007/13478-12247 sayılı iade kararı üzerine gönderilen ek raporda çekişmeli taşınmazın dava konusu olan ve çekişmeli taşınmazın kuzeyinde yer alan (A) harfli bölümünün ve dava konusu olmayan (B) harfli bölümlerinin memleket haritasında üzerinde asıl raporda belirtildiği şekilden farklı olarak işaretlendiği, çekişmeli parsel sınırları göz önüne alındığında çekişmeli (A) harfli bölümün raporda belirtildiği gibi sarı alanda değil, yeşile boyalı alanda kaldığı ve memleket haritasında işaretlendiği yerde çekişmeli taşınmazın içerisinden dere geçtiği; ancak, kadastro paftasında derenin nerede yer aldığının tesbit edilemediği, (A) harfli bölüm üzerinde olduğu belirtilen evin memleket haritasında gözükmediği anlaşılmakla uzman bilirkişiler tarafından çekişmeli taşınmazın resmi belgelerdeki konumunun tam ve doğru olarak belirlendiği hususunda tereddüte düşülmüştür. Ayrıca, davacı gerçek kişi kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetliğe dayanarak bu davayı açtığına göre bu hususun davacı tarafından ispatlanması gerektiğinden davacı tanıklarının mahallinde yapılan keşifte dinlenmesi, 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesindeki koşulların araştırılması gerekirken eksik inceleme yapılması da doğru görülmemiştir.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, ,ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü, varsa taşınmazın üzerinde bulunan ağaçların yaşları cinsleri dağılımları ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Sonuç:Yukarıda açıklanan nedenler ile davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 14.02.2008 günü oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.