16. Hukuk Dairesi 2014/19848 E. , 2015/10877 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : YUSUFELİ KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2012
NUMARASI : 2011/113-2012/71
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Y. İlçesi Merkez Mahallesi D. mevkiinde kain 457 ada 1 parsel sayılı 2.954.16 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 3402 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, tapu kaydına, satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 457 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 14.06.2012 tarihli fen bilirkişileri raporuna ekli krokide (B) ve (C) harfleri ile gösterilen 2.411,38 metrekare yüzölçümündeki kısmın bahçe vasfı ile davacı F.. G.. adına, taşınmazın geriye kalan ve bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın 542,78 metrekare yüzölçümündeki bölümün ise tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın bütün olarak davacı tarafın tutunduğu tapu kaydı kapsamında kaldığı, ayrıca taşınmazın fen bilirkişi rapor ve eki haritada (B) harfiyle gösterilen bölümünün davacı ile öncesinde davacı murisi babası tarafından kullanıldığı, taşınmazın aynı rapor ve eki haritada (C) harfiyle gösterilen bölümünün ise davacı tarafından satın alındığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Davacı tarafın tutunduğu Mart 1299 yoklama 14 sayı sicilden gelen 26.3.1935 tarih ve 6 sayılı tapu kaydının uygulanması yetersiz olduğu gibi tapu kapsamı dışında kalan bölüm ve dere yatağı yönünden yapılan araştırma da hüküm kurmaya yeterli değildir. Doğru sonuca ulaşmak için; öncelikle tespit tarihinden geriye doğru en az 15, 20 ve 25 yıl öncesine ait ve yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı"ndan, getirtilerek dosya arasına konulmalı, ardından taşınmaz başında jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, 3 kişilik jeoloji mühendisi ve 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte davacı tarafın tutunduğu Mart 1299 yoklama 14 sayı sicilden gelen 26.3.1935 tarih ve 6 sıra sayılı tapu kaydı yöntemince uygulanmalı, fen bilirkişisinden tapu kaydının kapsamını, miktarını ve kapsam dışını gösterir ölçülü krokili rapor alınmalı, tapu kaydı kapsamı dışında kalan bölüm yönünden ise; keşif sırasında dinlenilecek yansız yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, kadim dere yatağı olup olmadığı, bu bölüm üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, hava fotoğrafları üzerinde fotogrametri ve jeodezi mühendisinden belirtilen hava fotoğraflarının stereoskop aleti ile incelenmesi suretiyle hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre dava konusu taşınmaz bölümünün kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, ziraatçi ve jeolog bilirkişilerden taşınmazın doğu hududu Barhal Çayı, kuzey ve güney hududu Kuru Dere olup taşınmazın niteliği, dere yatağı niteliğinde olup olmadığı, evveliyatının çay veya dere yatağı niteliğinde olup olmadığı ve 15.6.2012 tarihli jeolog bilirkişi raporuna ekli uydu fotoğrafı altındaki açıklamada dava konusu taşınmazın da bulunduğu alanın kuru derenin delta sahası içinde kaldığının belirtilmiş olmasına göre taşınmazın bulunduğu alanın dere veya çay yatağı olup olmadığı konularında ayrıntılı rapor alınmalı, önceki keşifte hazır bulunan dışındaki ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenerek gerekçeli, denetime açık, karşılaştırmalı rapor istenmeli, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK"nın 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılık giderilmeli, HMK"nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 29.9.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.