Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu ..ada .. parsel sayılı taşınmazdaki ..nolu bağımsız bölümün 1/2 payını ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya temlik ettiğini, davalının eşi olup tapu devri yapıldıktan sonra tutum ve davranışlarının değiştiğini, kötü muamelede bulunarak kendisine hakaret ettiğini, iki yıl önce eşyalarını toplayarak evi terk edip o günden sonra hiç aramadığını ve bakım koşullarını yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, davacı ile iki yıl evli kaldıklarını, davacının evden giderken müşterek konutun anahtarını geri aldığını, bakım koşullarını yerine getirdiğini, bağıştan rücu şartlarının oluşmayıp bir yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığı gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın hakdüşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, kayden davacıya ait ..ada ...parsel sayılı taşınmazdaki ..nolu bağımsız bölümün 1/2 payının 14.1.2002 tarihinde ölünceye kadar bakma aktiyle davalıya temlik edildiği görülmektedir.
Davacı, davalının bakım borcunu yerine getirmediğinden sözederek eldeki davayı açmıştır.
Ancak, mahkemece hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek iddianın bağıştan rücu olarak değerlendirilmek suretiyle Borçlar Kanununun 246.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği gibi vakıaları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir.
Dilekçe içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre davacı taşınmazı Borçlar Kanununun 511. ve devamı maddelerinde açıkladığı şekilde ölünceye kadar bakma akti ile devretmiş ancak davalının bakım koşulunu yerine getirmediğini ileri sürerek iptal ve tescil istemiştir.
Bilindiği gibi; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekirki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 5l7. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir. O halde mahkemenin bakım aktinden kaynaklanan davanın yukarda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma yapılarak sonuçlandırılması gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir..
Öyle ise, davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.