Asıl dava, Kurum işleminin iptali, birleşen dava ise hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre birleşen davada hizmet tespitine dair verilen hüküm isabetli olup, davacı vekilinin sair, davalı kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Asıl davada verilen karar bakımından yapılan temyiz incelemesinde;
Asıl davada, davacıya ait işyeri ile ilgili davalı Kurum tarafından yapılan denetim sonucu düzenlenen raporu kabul etmediklerini, davalı ...’in davacının işyerinde 15 gün kadar çalıştığını, bu sürenin de kuruma bildirildiğini, kurum müfettişlerince düzenlenen raporda ise, davalının 08.11.2010-07.07.2012 tarihleri arasında davacının işyerinde asgari ücretle çalıştığının tespitine varıldığını, kurumca tespit edilen davalının sigortalılığının iptalini ve 6916,47 TL cezasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dava da ise, birleşen dava davacısı ... 08.11.2010-15.06.2012 tarihleri arasında davalı ... yanında çalıştığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece, ..."in ilaçlama işçisi olarak 08/11/2010 tarihinde işyerinde çalışmaya başladığı özel bir nedenle yurt dışında bulunduğu 12/03/2012 - 03/04/2012 tarihleri arası hariç olmak üzere 07/07/2012 tarihine kadar ...’ya ait işyerinde ilaçlama işçisi olarak çalıştığı işyerinde başka bir çalışanın olmadığı ve ayrıca ..."in kendi adına ilaçlama yaptığı yönünde denetim raporunun aksini kanıtlayacak şekilde delil ve belge bulunmadığı kanaatine varılarak, asıl davanın ispatlamadığından reddine ve buna bağlı olarak birleştirilen davada davacı ..."in ..."ya ait işyerinde 08/11/2010-11/03/2012 ve 03/04/2012-07/07/2012 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak günün asgari ücreti ile çalıştığı kanaati ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Asıl davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinde de, "...İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ
./..


tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir." hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal çerçeve gereğince, asıl dava yönünden idari para cezasının iptali için idare mahkemesine başvurulması gerekmekte olup, bu konuda iş mahkemesinin görevli olmadığı gözetilerek, idari para cezası ve ferilerinin iptali istemine ilişkin olarak eldeki davanın tefrik edilerek, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması; usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenleridir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.