Esas No: 2021/37
Karar No: 2021/448
Karar Tarihi: 08.04.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/37 Esas 2021/448 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “iş kazasından kaynaklanan manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 4. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı ve davalılardan Arıntek İnş. Mad. Turz. Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı ve davalılardan Arıntek İnş. Mad. Turz. Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin murisinin baraj tüneli inşaatında çalışırken meydana gelen iş kazası sonucunda hayatını kaybettiğini, davalı işverenlerin gerekli iş güvenliği önlemlerini almadığını, kusurlarıyla sebebiyet verdikleri iş kazasından dolayı sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek manevi zarara uğrayan müvekkili için 10.000TL manevi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... İnş. Mad. Turz. Tic. Ltd. Şti. (Arıntek İnş. Şti.) vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin inşaat sahasında gerekli tüm önlemleri aldığını ve meydana gelen iş kazasında kusursuz olduğunu, olayla ilgili Karaisalı Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/52 Esas sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini, müvekkiline herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceğinin ceza dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiğini, müteveffa işçiye de iş sağlığı ve güvenliği konusunda her türlü eğitimin verildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ... Ürt. A.Ş. (Egenda A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde; davanın asıl tarafının santral inşaatı yapımı için müvekkili ile aralarında eser sözleşmesi imzalanan ... İnş. Gıda Tekstil Turz. Mad. Müh. End. Ürün Paz. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. (... Şti.) ve bu firma ile sözleşme imzalayan diğer davalı ... İnş. Şti. olduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin işi tamamen anahtar teslimi olarak dava dışı ... Şti.’ye devrettiğini, santral inşaatında müvekkilinin herhangi bir işçisinin çalışmadığını dolayısıyla asıl işveren olarak nitelendirilmesine imkân bulunmadığını, dava dışı ... Şti. ile Arıntek İnş. Şti."nin enerji üretim iş kolunda değil inşaat iş kolunda faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin iş kazasını önlemeye yönelik mevcut iş yerine ilişkin mevzuattan kaynaklanan herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığı gibi fiilen herhangi bir tedbir almasının da olanaklı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme Kararı:
7. Ankara 4. İş Mahkemesinin 16.12.2014 tarihli ve 2014/460 E., 2014/1269 K. sayılı kararı ile; tüm dosyanın incelenmesi neticesinde muris Şahin Akgün"ün vefatı üzerine anne ve babası ile kız kardeşinin davalı ... İnş. Şti. ile sulh sözleşmesi imzaladığı, murisin kardeşi davacının bu sözleşmeye katılmadığı ve kendisine herhangi bir ödemede bulunulmadığı, bilirkişi heyetinin 10.12.2014 tarihli raporunda davalı ... İnş. Şti.’nin olay nedeniyle %50, dava dışı ... İnşaatın %40, vefat eden Şahin Akgün"ün ise %10 oranında kusurlu olduklarının, diğer davalı ... Enerjiye atfedilecek bir kusurun ise bulunmadığının belirlendiği gerekçesiyle Arıntek İnş. Şti.’ye yönelik davanın kısmen kabulü ile takdiren 5.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, kaza nedeniyle herhangi bir kusuru bulunmayan davalı ... AŞ.’ye yönelik davanın ise reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
8. Ankara 4. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... İnş Şti. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 06.04.2015 tarihli ve 2015/4476 E., 2015/7315 K. sayılı kararı ile; “…Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı ...Ş"nin ihale ile aldığı elektrik santrali yapımı işini 12.04.2010 tarihli sözleşme ile dava dışı ... İnş. Gıd. Teks. Tur. End. Ür. Paz. San. Dış. Tic. Ltd. Şti"ne verdiği, bu davalının da Egenda Ege Enerji Üretim A.Ş" den aldığı işlerin bir kısmını oluşturan tünel yapım işini davalı ... İnş. Mad. Tur. Tic. Ltd. Şti"ye verdiği, davacı yakınının Arıntek İnş.Mad.Tur.Tic.Ltd.Şti. çalışanı iken kazalandığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar sonrasında; her ne kadar davalı ...Ş. ihale ile aldığı elektrik santrali yapımı işini bir sözleşme ile dava dışı ... İnş. Gıd. Teks. Tur. End. Ür. Paz. San. Dış. Tic. Ltd. Şti."ne vermişse de taraflar arasındaki bu sözleşme davalı ...Ş"nin kendi asıl işinin devri niteliğindedir. Davalı ... İnş. Mad. Tur. Tic. Ltd. Şti"nin de dava dışı ... İnş. Gıd. Teks. Tur. End. Ür. Paz. San. Dış. Tic. Ltd. Şti."nin taşeronu olduğu hususunda bir tartışma bulunmamakla davalı ...Ş ile davalı ... İnş. Mad. Tur. Tic. Ltd. Şti arasındaki ilişki de asıl işveren-alt işveren ilişkisidir. Hal böyle olunca, davalı ...Ş"nin asıl işveren olarak hüküm altına alınacak tazminattan kusursuz sorumluluğunun bulunduğu gözetmeden hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” gerekçesiyle hükmün oy çokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
10. Ankara 4. İş Mahkemesinin 29.09.2015 tarihli ve 2015/558 E., 2015/851 K. sayılı kararı ile; davalı ...Ş.’nin kaza olayının meydana geldiği elektrik santrali yapım işini aralarındaki sözleşmeye göre anahtar teslimi olarak dava dışı ... Şti."ye verdiği, ... Şti’nin de aynı işi yine aralarındaki sözleşmeye göre alt yüklenici diğer davalı ... İnş. Şti.’ye anahtar teslimi suretiyle verdiği böylece davalı ...Ş. ile kaza olayı arasındaki illiyet bağının kesildiği, yine aldırılan bilirkişi heyet raporunda Egenda A.Ş.’nin kusursuz olduğunun belirlendiği dolayısıyla davacının talep ettiği tazminattan sorumluluğu cihetine gidilmesinin hakkaniyete ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 65 ve devamı maddelerinde düzenlenen kusursuz sorumluluk hallerine uymayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davacı ve davalı ... İnş. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK:
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemli eldeki davada davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı, davalı ...Ş.’nin asıl işveren sıfatıyla müteselsilen sorumluluğu cihetine gidilip gidilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Uyuşmazlığın çözümü noktasında ilk olarak işverenin iş kazasından kaynaklanan sorumluluğunun niteliği üzerinde durulacak, asıl işveren-alt işveren konusuna ilişkin yasal mevzuat değerlendirildikten sonra davalılar arasında müteselsil sorumluluğu gerektiren asıl-alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı incelenecektir.
14. 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun/İş Kanunu) 8. maddesinde, “İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
15. Denilebilir ki iş sözleşmesi bir yandan işçinin iş görme borcunu, öte yanda işverenin ücret ödeme borcunu ihtiva eden, taraflardan her birinin öteki tarafın edimine karşı borç yüklendiği bir sözleşme olarak tanımlanabilir. Bu sözleşmeden kaynaklanan iş ilişkisi ise işçi yönünden işverene içten bağlılık (sadakat borcu), işveren yönünden işçiyi korumak ve gözetmek borcu şeklinde ortaya çıkar. Gerçekten işçi, işverenin işi ve işyeri ile ilgili çıkarlarını korumak, çıkarlarına zarar verebilecek davranışlardan kaçınmak, buna karşı işveren de işçinin kişiliğine saygı göstermek, işçiyi korumak, işyeri tehlikelerinden zarar görmemesi için iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak, işçinin özlük hakları ve diğer maddi çıkarlarının gerektirdiği uygun bildirimlerde ve davranışlarda bulunmak, işçinin çıkarına aykırı davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür. İşveren gözetme borcu gereği çalıştırdığı işçileri işyerinde meydana gelen tehlikelerden korumak, onların yaşam, bedensel ve ruhsal sağlık bütünlüklerini korumak için işyerinde teknik ve tıbbi önlemler dâhil olmak üzere bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı tüm önlemleri almak zorundadır.
16. Somut olayda iş kazasının vuku bulduğu tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun (818 sayılı BK) 332. maddesinde;
"İş sahibi, aktin özel hâlleri ve işin mahiyeti noktasından hakkaniyet dairesinde kendisinden istenebileceği derecede çalışmak dolayısıyla maruz kaldığı tehlikelere karşı icap eden tedbirleri ittihaza ve münasip ve sıhhi çalışma mahalleri ile işçi ile birlikte ikamet etmekte ise sıhhi yatacak bir yer tedarikine mecburdur.
İş sahibinin yukarıdaki fıkra hükmüne aykırı hareketi neticesinde işçinin ölmesi hâlinde onun yardımından mahrum kalanların bu yüzden uğradıkları zararlara karşı isteyebilecekleri tazminat dahi akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabi olur." düzenlemesine yer verilmiştir.
17. 4857 sayılı İş Kanunu’nun "İşverenlerin ve İşçilerin Yükümlülükleri" kenar başlıklı 77. maddesinin 1. fıkrasında da benzer bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu fıkraya göre işverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.
18. Nitekim mevzuatta bulunan bir kısım boşluklar bu kez kanun koyucu tarafından 30.06.2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (6331 sayılı Kanun) ile doldurulmaya çalışılmıştır. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 37. maddesiyle 4857 sayılı Kanun"un 77 ve devamı bir kısım maddeler yürürlükten kaldırılarak, iş sağlığı ve güvenliği konusunda yeni düzenlemeler getirilmiştir. 6331 sayılı Kanun ile işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerinin düzenlemesi amaçlanmıştır.
19. Bunun yanında 6331 sayılı Kanun’a paralel olarak, 818 sayılı BK"nın 332. maddesi gelişen teknoloji ve diğer veriler gözetilerek revize edilmiş ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 417. maddesi düzenlemiştir.
İlgili madde;
“İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.
İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.” şeklinde düzenlenmiştir.
20. Bilindiği üzere, İş Kanunundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden dolayı asıl işverenin alt işveren ile birlikte sorumlu olacağı 4857 sayılı Kanunun 2/6. maddesi gereğidir.
21. “Alt işveren” olarak nitelenen üçüncü kişi, gerek mevzuatta, gerekse öğreti ve yargı kararlarında; aracı, taşeron, tali işveren, alt müteahhit, alt ısmarlanan gibi adlarla da anılmaktadır.
22. Konunun düzenlendiği ilk mevzuat mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun (1475 sayılı Kanun) “Tarifler” başlıklı 1/son maddesidir. Anılan maddede bir işverenden belirli bir işin bir bölümünde veya eklentilerinde iş alan ve işçilerini münhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştıran diğer bir işverenin kendi işçilerine karşı o işyeri ile ilgili ve bu Kanundan ve iş akdinden doğan yükümlülüklerinden asıl işverenin de sorumlu olacağı düzenlemesi yer almaktadır. 1475 sayılı Kanunda alt işverene verilen işin mutlaka işyerindeki üretim veya faaliyet süreci içerisinde bir iş olacağına ilişkin bir açıklık bulunmamaktadır.
23. 10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu ile 1475 sayılı İş Kanunu 14. maddesi dışında yürürlükten kaldırılmıştır.
24. 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin 6. fıkrasında ise asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” şeklinde tanımlanmış; aynı maddenin 7. fıkrasında: “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.” hükmüne yer verilmiştir. Böylece, salt işyerinde üretilen mal ve hizmet üretimine ilişkin bir işin verilmesi hâlinde asıl işveren alt işveren ilişkisinin ortaya çıkacağı kabul edilmiş; ayrıca asıl işi tamamlayıcı nitelikteki yardımcı işler de işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretiminin bir parçası sayılmıştır.
25. Diğer taraftan, mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun (506 sayılı Kanun) “Üçüncü Kişinin Aracılığı” başlıklı 87. maddesi “Sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur.
Bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı denir.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 506 sayılı Kanunun 87. maddesinde verilecek işin yapılan asıl işle ilgili olacağına ilişkin bir belirleme yapılmamıştır.
26. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve 506 sayılı Kanunun 87. maddesini yürürlükten kaldıran 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 12. maddesinin son fıkrasında (5510 sayılı Kanun md. 12/6); alt işveren, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişi olarak tarif edilmiştir. Maddeye göre; sigortalılar üçüncü kişiler aracılığıyla işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu olacaktır.
27. Dolayısıyla 4857 sayılı Kanunun 2/6. maddesi ile işçilerin İş Kanunu, sözleşme ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları, 5510 sayılı Kanunun 12/6. maddesi ile de Kurumun alacakları ve işçinin sosyal güvenlik hakkı daha geniş koruma-güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi hâlde, 4857 veya 5510 sayılı Kanundan kaynaklanan yükümlülüklerinden kaçmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün olurdu.
28. Denilebilir ki, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesi aracının yanında asıl işvereni de sorumlu tutan bir içerik taşımakta olup amaç, işçinin sosyal güvenlik hakkı yanında, iş sözleşmesi ve İş Kanunundan kaynaklanan bir kısım haklarının daha geniş koruma ve güvence altına alınmasını sağlamaktır.
29. 4857 sayılı Kanunun anılan hükmüne göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin doğabilmesi için, işyerinde işçi çalıştıran bir asıl işverenin bulunması, bu işverenin işyerine ait bir işin yine ona ait işyerinde görülüyor olması gerekir.
30. Burada önemli olan asıl işverene ait "iş" kavramının hangi iş olduğudur. Asıl işverene ait olan ve alt işverenin yapacağı iş, asıl işverenin ürettiği mal ve hizmet süreci içinde veya tamamlayıcı olmalıdır. Örnek olarak; dokuma iş kolunda faaliyet gösteren bir işverenin ek bir bina yapımını bir başkasına vermesi o kişiyi alt işveren konumuna getirmez. Ancak, yine dokuma ile ilgili bir bölümün boyama vs. işinin verilmesi halinde asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulmuş olur. Temizlik, yemek, taşıma ilişkisi asıl işin (dokuma işinin) tamamlayıcısı niteliğinde olduğundan anılan ilişki kapsamında değerlendirilmelidir (Şahlanan, F: Türk Hukukunda Alt İşveren, MESS Sicil İş Hukuku Dergisi Yayını, Temmuz 1995, s. 45-46).
31. Önemle vurgulanmalıdır ki; asıl işverenin asıl ya da yardımcı işi ya da teknolojik nedenle veya işin gereği uzmanlık gerektiren işle hiç ilgisi olmayan, görülen işe tamamen yabancı bir eser, yapı inşası, çatı tamiri, iş yerinin badana boyası gibi geçici işler yönünden elbette ki, asıl işveren-alt işveren ilişkisinden bahsedilemez ve asıl işveren işi anahtar teslimi üstlenen işverenin kusurundan sorumlu tutulamaz.
32. Alt işverenin, asıl işverenden bir bölüm iş alması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırması, aracı kavramının belirleyici özelliğini oluşturmaktadır. Aracı her şeyden önce bir “asıl işveren”in varlığını zorunlu kılmaktadır.
33. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde “…Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir….” şeklinde tanımlanmakta olup, işveren niteliği işçi çalıştırmanın doğal sonucudur. Yasanın tanımından hareketle, “asıl işveren-alt işveren” ilişkisi için, işyerinde iş sahibinin de işçi çalıştırıyor olması koşulu aranır. Sigortalı çalıştırmayan “işveren” sıfatını kazanamayacağı için, bu durumdaki kişilerden iş alanlarda aracı sayılmayacak ve anılan madde kapsamında dayanışmalı sorumluluk doğmayacaktır.
34. İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte ise, iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır. İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, gerek Sosyal Sigortalar Kanunu, gerekse İş Kanunu açısından bir alt işverenlik, dolayısıyla dayanışmalı sorumluluk hâli söz konusu olmayacaktır. Benzer şekilde, işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek, ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir asıl-alt işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
35. Aynı şekilde, işi alan kişinin de işverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Alınan işte sigortalı çalıştırmayıp, tek başına ya da ortakları ile işi yürüten kişi alt işveren olarak nitelendirilemeyecektir. Bu kişinin diğer işyerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının ise sonuca etkisi bulunmamaktadır.
36. Bir işverene ait işyerindeki üretim sürecine, başka bir işverenin dahil olması durumunda alt işverenden söz edebilmek için aranan bağlantının tespitinde işyerinde üretilen mal ya da hizmetin niteliğine bakılması gerekir. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İşyerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi hâlinde, aracıdan söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır.
37. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2012 tarihli 2012/21-135 E., 2012/-346 K. ve 18.11.2015 tarihli 2015/9-3132 E., 2015/2652 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
38. Somut olayın incelenmesinde, davacının murisinin davalı ... İnş. Şti. çalışanı iken kazalanarak vefat etmesi üzerine talep ettiği manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilini talep ettiği eldeki davada, davalı ...Ş.’nin elektrik santrali yapım işini 12.04.2010 tarihli sözleşme ile dava dışı ... Şti.’ye, bu şirketin de davalı ...Ş.’den aldığı işlerin bir kısmını oluşturan tünel yapım işini davalı ... İnş. Şti’ye verdiği, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve dosya içeriğine göre dava dışı ... Şti. ile davalı ... İnş. Şti. arasında asıl-alt işveren ilişkisi bulunduğu, bu konuda ihtilafın olmadığı anlaşılmaktadır.
39. Davalı ... AŞ. ile dava dışı ... İnşaat Gıda Tekstil Mad. Müh. End. Ür. Paz. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti arasında Adana İli Karaisalı İlçesi sınırları içerisinde Eğlence Çayı üzerinde yer alan Eğlence I ve Eğlence II Hidroelektrik Santrallerinin inşaası konusunda sözleşme yapıldığı, dosyaya sunulan 12.04.2010 tarihli inşaat işleri sözleşmesinin “sözleşmenin konusu ile yapılacak işlerin” açıklandığı 3. maddesine göre Egenda AŞ. tarafından; hidroelektrik santraline ait servis yolları, regülatür ve su alma yapısı, iletim tüneli ve kanalı, yükleme havuzu, cebri boru güzergahı kazısı ve mesnet betonları, santral binası ve kuyruk suyu kanalı, santral binası çevre yolu ve çevre düzenlemesi işleri ... Şti.’ye bırakılmıştır.
40. Davalılardan Egenda Ege Enerji Üretim AŞ.’nin faaliyet alanını açıklayan Türkiye Ticaret Sicili kayıtlarının “Şirketin Amaç ve Faaliyet Konuları” başlıklı 3. maddesinde; şirketin elektrik enerjisi üretim tesisi kurulması, işletmeye alınması, kiralanması, elektrik enerjisi üretimi, üretilen elektrik enerjisinin ve/veya kapasitesinin müşterilere satışı ile iştigal ettiği belirtilmiştir.
41. Görüldüğü üzere davalı ...Ş.’nin faaliyet konusu sadece elektrik enerjisi üretim, dağıtım ve satışı ile sınırlı değildir enerjinin üretimi için gerekli olan santralin yapım işi de asıl işleri arasında yer almakta olup; asıl işinin bir bölümünü teşkil eden elektrik enerjisi santralinin yapımı ve santral inşaatı ile ilgili sözleşmenin 3. maddesinde sayılan bir kısım işlerini bölerek dava dışı ... Şti.’ye verdiği açıktır.
42. Öyle ise, Egenda A.Ş. ile ... Şti. arasında düzenlenen sözleşme içeriğine göre Egenda A.Ş.’nin organizasyonun bütün aşamalarında gözetim ve denetim yetkisinin bulunduğu, bu anlamda işe müdahale yetkisini de elinde tutuğu gözetildiğinde; gerek 4857 sayılı Kanun gerekse 5510 sayılı Kanun kapsamında davalı ...Ş. asıl işveren, dava dışı ... İnşaat Gıda Tekstil Mad. Müh. End. Ür. Paz. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. ise alt işveren konumundadır.
43. 4857 sayılı Kanunun yüklediği ödevlerden dolayı, alt işveren ile birlikte asıl işverenin de sorumlu olduğu belirtildiğine göre, davalı ...Ş. (asıl işveren), iş kazasından doğan zararlardan işçiye karşı diğer davalı ile birlikte müteselsilen sorumludur.
44. O hâlde, mahkemece aynı yöne işaret eden bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
45. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalı ... İnş. Mad. Turz. Tic. Ltd. Şti vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 08.04.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.