15. Hukuk Dairesi 2019/3631 E. , 2020/2056 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl dava eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptâl, karşı dava ise sözleşmenin feshinden kaynaklanan iş bedelinin iadesi ve ihtarname giderlerinin tahsili istemine ilişkindir. Yerel mahkemece sadece asıl dava bakımından davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm kurulmuş, karşı dava bakımından olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış, davacı karşı davalının karşı davada hüküm kurulmasına ilişkin tavzih talebi yerel mahkemenin 23.07.2019 tarihli ek kararı ile reddedilmiştir. Yerel mahkemece verilen ek karar davacı karşı davalı tarafından, asıl karar ise davalı karşı davacı bakımından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Davacı karşı davalı vekili, müvekkili ile davalı arasında web sitesi yapılması konusunda sözleşme imzalandığını, kararlaştırılan web sitelerinin sözleşmeye göre hazırlanmış ve kullanıma açılmış olmasına karşın iş bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, ödeme için gönderilen ihtarnamelerden de bir sonuç alınamadığını, iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptâli ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili, davacının üstlendiği edimi usulüne uygun olarak yerine getirmediğini, işin eksik ve ayıplı olduğunu, müvekkilinin söz konusu internet sitesini kullanamadığını, davacının eksikleri gidermek yerine daha önce talep edilmeyen bir takım hizmetlerin ücretini talep ettiğini, ihtarnamelerde detaylı olarak yüklenici iddialarına cevap verildiğini, davacı yüklenicinin edimini yerine getirmediğinden iş bedeline hak kazanmadığını davanın reddini savunmuştur. Davalı karşı davacı, karşı davasında ise davacı yüklenicinin sunduğu hizmetin kullanılamaz durumda olduğunu, eksik ve ayıpların gideriminin istenmesine rağmen davacı yüklenici tarafından bunların giderilmediğini, hizmetin kabul edilemez nitelikte olduğu için ödenen bedellerin iade edilmesi gerektiğini, buna rağmen davacının halen bedel istediğini, sözleşmeyi feshederek ödenen iş bedellerinin iadesini ve ayrıca ihtarname giderlerinin tahsilini talep etmiştir.
Yerel mahkemece dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve asıl davanın kısmen kabulü ile 7.340,00 TL asıl alacak ve 1.468,00 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar vermiş ancak karşı dava bakımından olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurmamıştır. Davacı karşı davalının karşı davada hüküm kurulmasına ilişkin tavzih talebi yerel
mahkemenin 23.07.2019 tarihli ek kararı ile reddedilmiştir. Yerel mahkemece verilen ek karar davacı karşı davalı tarafından, asıl karar ise davalı karşı davacı bakımından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacı karşı davalının tavzih talebinin reddine ilişkin verilen ek karara karşı yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
2-Davalı karşı davacının asıl davaya yönelik temyiz talebi bakımından yapılan incelemede; asıl davanın 7.340,00 TL bedel üzerinden açıldığı, asıl davada itirazın iptâl ve icra inkâr tazminatı yönünden dava 7.340,00 TL üzerinden tam olarak kabul edilmesine rağmen hükmün davanın kısmen kabulü şeklinde kurulması doğru olmadığı gibi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 67/II. maddesi uyarınca itirazın iptâl davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için takip borçlusunun takibe itirazında haksız olması gerekir. Şayet alacak likit değilse borçlunun takibe itirazında haksız olduğundan söz edilemez. Somut olayda açılan itirazın iptâl davasında asıl davacının alacağı yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ile belirlenmiş ve bu doğrultuda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu durum karşısında alacağın likit olduğundan ve asıl davalının takibe itirazında haksız olduğundan söz edilemez Bu sebeple icra inkâr tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır.
Davalı karşı davacının, karşı dava bakımından temyizine gelince, HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu nedenle yerel mahkemece davalı karşı davacının karşı davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken hiçbir hüküm kurulmaması doğru olmamış, kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı karşı davalının tüm temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkemece tavzih talebinin reddine dair verilen 23.07.2019 tarihli ek kararın ONANMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı karşı davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı karşı davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 107,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı-karşı davalıdan alınmasına, 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken bakiye 52,80 TL Yargıtay başvurma harcının temyiz eden davalı-karşı davacıdan alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.