Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2020/384
Karar No: 2021/446

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/384 Esas 2021/446 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2020/384 E.  ,  2021/446 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    1. Taraflar arasındaki “İmar uygulaması sırasında, bedelsiz olarak yola terk edilen bölümlerin bedelinin tahsili ile bedele dönüştürülen davacılar payına takdir edilen karşılığın arttırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davacılar ... mirasçıları ... ve arkadaşları vekili, davacılar ... ve arkadaşları vekili ve davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları vekilinin karar düzeltme istemleri üzerine aynı dairece yeniden bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı ... vekili ve davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davacıların, muris ..."ın çocukları olduğunu, ... ilçesindeki bir kısım taşınmazların davacılar ..., ... ve ..."a, bir kısmının da babaları ..."a ait iken, 1988 yılında ... tarafından 2981/3290 sayılı Kanunlara istinaden re’sen ifraz edilerek imar uygulamasına tabi tutulduğunu, imar uygulaması sonucu, muris ..."a ait ... 325 parselde DOP kesintisinden sonra 289,60 m2 yerin bedele dönüştürüldüğünü, bu parselde ayrıca, murisin 2110 m2 hissesinden 801 m2’lik yerin önce bedelsiz yola terk edilerek imar uygulaması yapıldığını, yine ... 183 parseldeki 633/5940 hisseye tekabül eden 633 m2 hissenin tamamının Kamulaştırma Kanunu’nun 35. maddesine göre Belediye tarafından re’sen bedelsiz olarak yola terk edildiğini, davacılardan ..., ... ve ..."a ait ... 410 parselin DOP kesintisinden sonra 15,40 m2’lik kısmının bedele dönüştürüldüğünü, mülkiyeti bir kısım davacılara ait 511 m2’lik 97 ada 1 parsele ve mülkiyeti davacılara ait 98 ada 1 parsele çocuk bahçesi ve yol olarak kamulaştırmasız el atıldığını, İmar Kanunu’na göre imar uygulaması ile, DOP kesintisi dışında re’sen bedelsiz terk yapılamayacağı gibi, bedele dönüştürmede de, bedel takdirlerinin 2942 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılması ve maliklerine noter tebligatı yapılması gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000TL kamulaştırmasız el atma bedelinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    5. Davacılar ... mirasçıları (... ve ... hariç) vekili; 04.11.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 2.769.309,96TL olarak ıslah ettiklerini belirterek dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 03.07.2012 tarihli dilekçesi ile birinci rapor ile aynı mahiyette olan ve yola terkin edilen hisselerden DOP kesintisi yapılması yünündeki mütalaa yönünden aleyhlerine ancak doğru ve adil olan ikinci bilirkişi raporuna itiraz etmediklerini, buna göre toplam 2.516.141,70TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
    6. Davacı ... mirasçıları vekili 20.06.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava değerini 465.401,66TL ıslah ettiklerini belirtip dava tarihinden itibaren en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteminde bulunmuştur.
    Davalı Cevabı:
    7. Davalı ... vekili cevap dilekçesi ile; davanın ilk el atan belediyeye değil, hâlen taşınmazı elinde bulunduran idareye yöneltilmesi gerektiğini belirterek davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini savumuştur.
    8. Davalı ... vekili cevap dilekçesi ile; Belediyenin 2981/3290 sayılı Kanunlara istinaden yaptığı imar uygulamasında hukuka aykırılık bulunmadığını, 410 parselde bedele dönüştürülen 15,40 m2 yerin takdir edilen bedelinin ödenmesi için makbuz düzenlendiğini ve ödemesinin yapıldığını, 325 parselde imar uygulamasından sonra eksik tescil edilen 289,60 m2 yerin bedele dönüştürüldüğünü, takdir edilen bedelin ilgilisine ödenmek üzere makbuz düzenlendiğini, murisin ayrıca 183 parseldeki 633 m2 hissesini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 35. maddesine göre bedelsiz olarak rızası ile Belediye lehine terk ettiğini, bu sebeple herhangi bir el atma bulunmadığını, hak düşürücü sürenin ve on yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, ifraz işlemlerinde de hukuka aykırı bir durum bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemenin Kararı:
    9. ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.07.2012 tarihli ve 2010/405 E. 2012/320 K. sayılı kararı ile; 410 parselde 15,40 m2 imar hissesine, 325 parselde 289,60 m2 imar hissesine, tebligat yapılmadan ve bedeli ödenmeden bedele dönüştürülerek, ayrıca 325 parselde 801 m2 kadastral hisseye, 183 parselde 663 m2 kadastral hisseye bedelsiz yola terk edilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı gerekçesiyle (dava konusu taşınmazların yer aldığı mahaldeki tüm hak ve mükellefiyetler, imar uygulamasından sonra kurulan ... Belediyesine geçtiğinden) davalı ... hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı ..."ın davasının açılmamış sayılmasına, davacılar ... ve ... ile ..., ..., ... ve ...’nın davalı ... hakkında açtığı davalarının kısmen kabulüne, ... ve ... için ayrı ayrı 423.206.95’er TL, ..., ..., ... ve ... için ayrı ayrı 417.431.95’er TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ...’ndan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacılar ..., ..., ... ve ...’ın davalı ... hakkında açtığı davalarının kısmen kabulüne, her bir davacı (..., ..., ... ve ...) için ayrı ayrı 105.801.70’er TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ... Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    Özel Dairenin Bozma Kararı:
    10. Mahkemenin bu kararı süresi içinde davacılar ... ve arkadaşları vekili, davacılar ... ve arkadaşları vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    11. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 09.04.2013 tarihli ve 2012/23641 E. 2013/6773 K. sayılı kararı ile; “…Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalı ... vekillerince temyiz edilmiştir.
    Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve 410 parselin bedele dönüştürülen 15,4 m²"lik bölümün bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre davacılar vekillerinin temyiz itirazları yerinde değildir.
    Davalı ... vekilinin temyizine gelince;
    Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, davacıların murisi ..."ın dava konusu 325 ve 183 parsel sayılı taşınmazlardaki yerini daha önce muhtelif tarihlerde 3. kişilere sattığı ve bu satışlar sırasında hissesinin bir kısmının yol olarak terkedildiği ve imar uygulaması sırasında 325 parsel sayılı taşınmazda 801 m²"nin; 183 parselde ise 633 m²"nin yol olarak terkedildiğinden bedelsiz terk olarak ayrıldığı anlaşıldığından;
    1) 325 parselde davacıların murisine isabet eden 1309 m²"lik bölümden ikinci kez DOP kesildiğinden, DOP olarak kesilen 144,44 m²"lik bölüm ile bedele dönüştürülen 289,60 m²"lik kısmın bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle fazla bedel tesbiti,
    2) Dava konusu 183 parselde ise davacıların murisinin hissesinin tamamı bedelsiz olarak yola terkedildiğinden bu parsele ilişkin bedel verilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi,
    Doğru görülmemiştir…”gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Karar Düzeltme Talebi Üzerine Özel Dairenin Kararı:
    12. Davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları vekilinin karar düzeltme talebi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesince 17.06.2014 tarihli ve 2014/8679 E. 2014/17343 K. sayılı kararı ile;“…İmar uygulaması sırasında, bedelsiz olarak yola terk edilen bölümlerin bedelinin tahsili ile bedele dönüştürülen davacılar payına takdir edilen karşılığın arttırılması istemlerine ilişkin davanın kısmen kabulüne dair mahkemece verilen karar, davacılar vekili ile davalılardan ... Belediye Başkanlığı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş, bu karara karşı davacılar vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
    Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, Yargıtay ilamında yazılı gerekçelere göre; davacılar vekillerinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istekleri HUMK.nun 440. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından yerinde görülmemekle birlikte;
    11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca,
    Davacılar vekillerinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 09.04.2013 Tarih 2013/23641-2014/6773 sayılı Bozma ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
    Dava, imar uygulaması sırasında, bedelsiz olarak yola terk edilen bölümlerin bedelinin tahsili ile bedele dönüştürülen davacılar payına takdir edilen karşılığın arttırılması istemlerine ilişkindir.
    Mahkemece ... hakkındaki davanın husumetten reddine, ... Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
    Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Bu nedenle davacılar vekillerinin tüm, davalı idare vekilinin ise aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
    1-Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, davacıların murisi ..."ın dava konusu 183 ve 325 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını dosya içerisindeki özel parselasyon krokisine göre, muhtelif tarihlerde 3. kişilere sattığı ve bu satışlar sırasında 325 parsel sayılı taşınmazın 801 m²"sini; 183 parsel sayılı taşınmazın ise 633 m²"sini rızasıyla yola terk etmesi nedeniyle, imar uygulaması sırasında bu bölümlerin bedelsiz olarak yola terk edildikleri anlaşılmakla, bu bölümlere ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi,
    2) Dava konusu 325 parsel sayılı taşınmazda bedelsiz yola terk yapıldıktan sonra ikinci kez DOP kesilemeyeceğinden, bu parselde davacılar murisine isabet eden 1309 m²"lik bölümden DOP olarak kesilen 144,44 m²"lik bölümün bedeline hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle fazla bedel tesbiti,
    Doğru olmadığı gibi,
    3) 410 parsel sayılı taşınmazın bedele dönüştürülen 15,40 m²’lik bölümü ile, 325 parsel sayılı taşınmazın bedele dönüştürülen 289,60 m²"lik kısmına gelince;
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile; “24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlar da dâhil olmak üzere her türlü alacak ve bedeller, borçlu idarelerce, ipotek veya uygulama tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödenir. Bu hüküm devam eden davalarda da uygulanır” hükmü getirilmiş olup,
    Bu değişiklik uyarınca taşınmazın ipotek veya uygulama tarihindeki niteliği esas alınmak suretiyle bedele dönüştürülen davacılar payının o tarihteki karşılığı tespit edildikten sonra, bu bedele 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle dava tarihine güncellenerek bedel tespiti için bilirkişi kurulundan ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gibi,
    Aynı düzenleme ile; "bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir. ... açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır." hükmünün getirilmiş olduğu gözetildiğinde, harç ve vekalet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiğinden;
    Mahkeme kararının açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazı doğrultusunda BOZULMASINA,…” karar verilmiştir.
    Direnme Kararı:
    13. ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.07.2015 tarihli ve 2014/448 E. 2015/254 K. sayılı kararı ile; parsellerde imar uygulamasının 06.12.1988 tarihli ve 9140 yevmiye no ile tapuda işlem gördüğü, parsellerin 1988 tarihli imar uygulaması sırasında tapuda 1979 yılında vefat eden muris ... adına kayıtlı olduğu, 325 ve 183 parsellerde özel parselasyona ve bedelsiz terke dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, noter tasdikli 1986 tarihli özel parselasyon krokisinin diğer dava konusu 410 parsele ait olduğu, 410 sayılı parselin imar uygulaması sırasında muris ..."ın çocukları ..., Osman, Talip ve Hüsnü adlarına intikalen tescil edilmiş olduğu, bu nedenle özel parselasyona konu olabileceği, (410 sayılı parselde davacılardan, diğer hissedarlar kadar DOP kesildiği), 325 ve 183 parsellerde özel parselasyon yapılmış olsa dahi, özel parselasyon planı bulunan 410 parselde olduğu gibi, tüm hissedarlardan aynı oranda DOP kesilmesi gerekeceği, 49.040 m2 yüzölçümü ile en büyük alana sahip 410 parselden bedelsiz yola terk yapılmadığı ve diğer hissedarlar kadar DOP kesintisi yapıldığı hâlde, bu parselden çok daha küçük yüzölçümlü olan 5940 m2 alanlı 183 parselde kalan 633 m2 hisse ile, 7470 m2 alanlı 325 parselde 801 m2 hissenin özel parselasyon planı olmadığı hâlde ve diğer hissedarlardan farklı işleme tabi tutulup, bedelsiz yola terki hususunun yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle 325 parsel sayılı taşınmazın 801 m2’si ile 183 parsel sayılı taşınmazın 633 m2’sine yönelik olarak direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    14. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili ve davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    15. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;
    a- Somut olay bakımından 1988 tarihli imar uygulaması sırasında tapuda muris adına kayıtlı bulunan direnme kararına konu 183 ve 325 parsel sayılı taşınmazların özel parselasyona konu olup olmadığı veya bedelsiz olarak yola terk edildiğinin kabul edilip edilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre bu kısımlar yönünden davanın reddinin gerekip gerekmediği,
    b- Direnme kararına konu 325 parsel sayılı taşınmazın bedelsiz olarak yola terk edildiğinin kabulü hâlinde davacılar murisine isabet eden 1309 m2’lik bölümden DOP olarak kesilen 144,44 m2’lik bölümün bedeline hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    A- Davacılar ... mirasçıları ... ve arkadaşları vekilinin direnme kararına karşı temyiz talepleri yönünden yapılan incelemede;
    16. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce mahkemece verilen ilk kararın davacılar ... ve arkadaşları vekili, davacılar ... ve arkadaşları vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edildiği, Özel Dairece davacılar vekilinin temyiz itirazları reddedilerek davalı ... lehine bozma kararı verildiği, direnme kararının ise davacılar ... ve arkadaşları vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edildiği dikkate alındığında, bozma öncesi kararı temyiz eden ve temyiz itirazları reddedilen davacılar ... ve arkadaşları vekilinin, direnme kararını temyizinde hukukî yararının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda temyiz isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
    17. Bilindiği üzere hukukî yarar, dava şartı olduğu gibi temyiz istemi için de gereken bir şarttır.
    18. Mahkemenin ilk hükmünü temyiz edip, bu istemi Özel Dairece reddedilen taraf yönünden karar kesinleşmiş olmakla, artık bu tarafın direnme kararını temyizde de hukukî yararı bulunmamaktadır.
    19. O hâlde davacılar ... ve arkadaşları vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
    B- Davalı ... vekilinin direnme kararına karşı temyiz talepleri yönünden yapılan incelemede;
    20. 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un 3290 sayılı Kanun ile değişik 10. maddesinin b bendi; “Üzerinde imar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde, kişilerin hisse miktarları ve fiili kullanma durumları dikkate alınarak valilik veya belediyelerin talebi üzerine:
    1. Henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde, kadastro müdürlüklerince bu Kanunda belirtilen mülkiyet tespitine dair hükümler de uygulanarak,
    2. Kadastrosu veya tapulaması tamamlanmış yerlerde ise bu Kanunla verilen yetkiler kadastro müdürlüklerince kullanılarak,
    Islah imar planlarının yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın: onayların alınmasına ve ilanların yapılmasına (askı ilanları hariç), komisyonların kurulmasına lüzum kalmaksızın 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri veya 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre hak sahipleri tespit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil edilir.
    Bu tespit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak resen tapudan terkin; okul, ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise, bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir.
    Hazine, belediye veya il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya arazileri üzerinde yapıldığı tespit edilen gecekondular hakkında da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
    (EKLENMİŞ FIKRA RGT: 26.05.1987 RG NO: 19471 KANUN NO: 3366/4)
    Belediye, hazine, özel idare veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa ve araziler üzerine gecekondu yapıldıktan sonra tespit edilerek kira kontratı düzenlenmiş gecekondu hak sahiplerine tapu tahsis belgesi ve tapuları verilir.
    Hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapuları resen iptal edilir…” düzenlemesini içermektedir.
    21. Aynı Kanunun 10. maddesinin c bendi ise “İmar mevzuatına aykırı bina yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapılara yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler resen yetkilidir. Belediye veya valiliklerin talebi halinde bu yetkiler kadastro müdürlüklerince de kullanılır.
    Bu gibi arazilerde hisse sahiplerinin malik olduğu hisse üzerindeki temliki tasurruflar ve bunlarla ilgili takyitler 11/06/1945 tarih ve 4753, 19/07/1943 tarih ve 4486 sayılı Kanunlar, 775 sayılı Gecekondu Kanunundaki hükümler dahil, uygulamayı durdurmaz. Bu gibi işlemlerde takyitler hisse sahibine isabet edecek müstakil parsele aynen nakledilir ve yapılan işlem Medeni Kanunun 927 nci maddesine göre hak sahibine bildirilir. Islah imar planı ile düzenlemeye tabi tutulan arsa ve arazilerin yeni sahiplerine verilmesinde valilik veya belediyelerce arsa ve arazilerin durumuna göre düzenleme ortaklık payı alınabilir.
    Bu gibi yerlere ait yapılmış olan özel parselasyon planı, ıslah imar planı olabilecek nitelikte olduğu belediye veya valiliklerce uygun görüldüğü takdirde aynen kabul edilerek tescil edilir.
    Üzerinde yapılanma bulunan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler valiliğin talebi üzerine, belediye veya özel idareler adına resen tapuya tescil edilir. Islah imar planlarında genel bütçeye dahil dairelerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere ayrılan veya ayrılacak olan veya bir kamu hizmeti için lüzumlu görülen arsa veya araziler eski sahibi kamu idarelerine veya o işe tahsil edilmek üzere hazineye aynı şartlarla geri verilir.
    Islah imar planı yapılmış ve yapılacak bölgelerde bu Kanun kapsamına giren ve tapu tahsis belgesi verilen hazine arsa ve arazileri, iktisap tarihine bakılmaksızın aynı amaçta kullanılmak üzere ilgili belediyelere devredilir…” şeklinde düzenlenmiştir.
    22. 07.06.1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3290 sayılı “ 24.2.1984 Tarih ve 2981 Sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun” ile 2981 sayılı Kanuna eklenen ek 1. madde ile “İmar planı olan yerlerde, 9.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanununun 18 inci maddesi gereğince arsa ve arazi düzenlemelerinde, binalı veya binasız arsa ve arazilere bu Kanundan önce özel parselasyona dayalı veya hisse karşılığı satın alınan yerler dikkate alınarak müstakil, hisseli parselleri veya üzerinde yapılacak binaların daire miktarları gözönünde bulundurularak kat mülkiyeti esasına göre arsa paylarını sahipleri adlarına resen tescil ettirmeye valilik veya belediyeler yetkilidir” hükmü getirilerek 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18"inci maddesi uyarınca yapılan imar uygulamalarında hisse çözümü (ferdileşme) yapılamadığından 2981 sayılı Kanun’un Ek-1"inci maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 09.11.1985 tarihinden önce özel parselasyona dayalı veya hisse karşılığı satın alınan yerlerin imar uygulamalarında hissedarlara müstakil olarak verilmesi imkânı sağlanmıştır.
    23. Yine 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde de “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re"sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.
    Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme alanındaki nüfusun kentsel faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gerekli olan umumi hizmet alanlarının tesis edilmesi ve düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırk beşini geçemez ((1). Bu fıkrada yer alan “otuzbeşini” ibaresi, 3/12/2003 tarihli ve 5006 sayılı Kanunun 1"inci madddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir (2). 4/7/2019 tarihli ve 7181 sayılı Kanunun 9"uncu maddesiyle bu fıkraya “saha,” ibaresinden sonra gelmek üzere “düzenleme alanındaki nüfusun kentsel faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gerekli olan umumi hizmet alanlarının tesis edilmesi ve” ibaresi eklenmiş, fıkrada yer alan “kırkını” ibaresi “kırk beşini” şeklinde değiştirilmiştir).
    Değişik fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan yerler ile bölgenin ihtiyacı olan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı öğretime yönelik eğitim tesis alanları, Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık tesis alanları, pazar yeri, semt spor alanı, toplu taşıma istasyonları ve durakları, otoyol hariç erişme kontrolünün uygulandığı yol, su yolu, resmî kurum alanı, mezarlık alanı, belediye hizmet alanı, sosyal ve kültürel tesis alanı, özel tesis yapılmasına konu olmayan ağaçlandırılacak alan, rekreasyonalanı olarak ayrılan parseller ve mesire alanları gibi umumi hizmet alanlarından oluşur ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz. Düzenlemeye tabi tutulan alan içerisinde bulunan taşkın kontrol tesisi alanlarının, bu fıkrada belirtilen kullanımlar için düzenleme ortaklık payı düşülmesini müteakip kalan Hazine mülkiyetindeki alanlardan karşılanması esastır. Ancak taşkın kontrol tesisi için yeterli alanın ayrılamaması durumunda, düzenleme ortaklık payının ikinci fıkrada belirtilen oranı aşmaması şartıyla, düzenlemeye tabi diğer arazi ve arsaların yüz ölçümlerinden bu fıkradaki kullanımlar için öncelikle düzenleme ortaklık payı ayrıldıktan sonra ikinci fıkrada belirtilen orana kadar taşkın kontrol tesisi için de ayrıca pay ayrılır. Kapanan imar ve kadastro yollarının öncelikle düzenleme ortaklık payına ayrılan toplam alandan düşülmesi esastır.
    (Ek fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Üçüncü fıkrada belirtilen, bölgenin ihtiyacına ayrılan alanlardan belediye hizmetleri ile ilgili olanlar bu amaçlarla kullanılmak kaydıyla ilgili belediyesi adına, diğer alanlar ise imar planındaki kullanım amacı doğrultusunda bu amacı gerçekleştirecek olan idareye tahsis edilmek üzere Hazine adına tescil edilir.
    (Değişik fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, üçüncü fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar, tescil harici alanlardan veya muvafakat alınmak kaydıyla; kamuya ait taşınmazlardan ya da Hazine mülkiyetindeki alanlardan karşılanır. Bu yöntemlerle karşılanamaması hâlinde belediye veya valilikçe kamulaştırma yoluyla tamamlanır.
    Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.
    (Değişik fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Bu madde hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaması esastır. Ancak, her türlü imar planı kararı ile yapılaşma koşulunda ve nüfusta artış olması hâlinde, artış olan parsellerden, uygulama sonucunda oluşan değerinin önceki değerinden az olmaması kaydıyla, ilk uygulamadaki düzenleme ortaklık payı oranını % 45’e kadar tamamlamak üzere ilave düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılabilir. (Ek fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Parselasyon planı yapılmadan ifraz ve tevhit edilerek tescil edilen parsellerden, imar planında umumi hizmet alanlarına rastladığı için terk edilen veya bağışlanan alanların toplam parsel alanına oranı, yeni yapılacak parselasyon planındaki düzenleme ortaklık payı oranına tamamlayan farkı kadar düzenleme ortaklık payı alınabilir.
    (Ek fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Belediye veya valiliğin; parselasyon planlarını, imar planlarının kesinleşme tarihinden itibaren beş yıl içinde yapması ve onaylaması esastır. Parselasyon planı yapmamaları sebebiyle doğacak her türlü kamulaştırma iş ve işlemlerinden belediyeler veya valilikler sorumludur.
    (Ek fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Mevcut yapılar nedeniyle parsellerden düzenleme ortaklık payı alınamadığı hâllerde bu payın miktarı, düzenlemenin gerçekleştirilebilmesi için yapılacak kamulaştırmada kullanılmak üzere bedele dönüştürülebilir.
    (Ek fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Bedel takdiri 2942 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen bedel tespiti esasları da gözetilerek 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre lisans almış gayrimenkul değerleme uzmanları veya ilgili idare takdir komisyonlarınca raporlandırılarak tespit edilir. Tespit edilen bedel tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilir ve bu bedelin tamamı ödeme tarihinde, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında güncellenmek suretiyle ödenmedikçe devir yapılamaz, yapı ruhsatı verilemez. Bedelin tamamen ödenmesi hâlinde taşınmaz maliki ya da idarenin talebi üzerine terkin edilir.
    (Ek fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Düzenleme sonucu taşınmaz maliklerine verilecek parseller; öncelikle düzenlemeye alınan taşınmazın bulunduğu yerden, mümkün olmuyor ise en yakınındaki eşdeğer alandan verilir.
    (Ek fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Düzenleme alanında bulunan imar adalarında, asgari parsel büyüklüğünü karşılamak kaydıyla, imar uygulama alanında kalan hisseli arsa ve araziler; hisse sahiplerinin muvafakati hâlinde veya fiilî kullanım esasına göre müstakil hâle getirilebilir.
    (Ek fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Uygulama imar planında hüküm bulunmaması hâlinde yönetmelikte belirlenen asgari parsel büyüklüklerinin altında parsel oluşturulamaz.
    (Değişik fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan alanlardaki ağaçlar/yapılar, belediye veya valilikçe bedeli/enkaz bedeli ödenerek sökülür ve yıkılır.
    Düzenlenmiş arsalarda bulunan yapılara, ilgili parsel sahiplerinin muvafakatları olmadığı veya plan ve mevzuat hükümlerine göre mahzur bulunduğu takdirde, küçük ölçüdeki zaruri tamirler dışında ilave, değişiklik ve esaslı tamir izni verilemez. Düzenlemeye tabi tutulması gerektiği halde, bu madde hükümlerinin tatbiki mümkün olmayan hallerde imar planı ve yönetmelik hükümlerine göre müstakil inşaata elverişli olan kadastral parsellere plana göre inşaat ruhsatı verilebilir.
    Bu maddenin tatbikinde belediye veya valilik, ödeyecekleri kamulaştırma bedeli yerine ilgililerin muvafakatı halinde kamulaştırılması gereken yerlerine karşılık, plan ve mevzuat hükümlerine göre yapı yapılması mümkün olan belediye veya valiliğe ait sahalardan yer verebilirler.
    Veraset yolu ile intikal eden, bu Kanun hükümlerine göre şüyulandırılan Kat Mülkiyeti Kanunu uygulaması, tarım ve hayvancılık, turizm, sanayi ve depolama amacı için yapılan hisselendirmeler ile cebri icra yolu ile satılanlar hariç imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz.
    (Ek fıkra:14/2/2020-7221/7 md.) Bu madde kapsamında yapılmış olan imar uygulamalarının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle; davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti halinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edilir veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değeri ödenir.
    (Ek fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir” şeklinde parselasyon planlarının hazırlanması düzenlenmiştir.
    24. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 35. maddesinde ise “İmar mevzuatı uygulanan veya özel parselasyon yapılan yerler” başlığı altında “İmar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle, özel parselasyon sonunda malikinin muvafakatı ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez” düzenlemesi mevcuttur.
    25. Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıdaki yasal düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re’sen gözetilmelidir. Başka bir ifadeyle, imar düzenlemeleri kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece her aşamada kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Yine bilindiği gibi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 33. maddesi ve ayrıca 4.6.1958 tarih ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davanın dayandığı maddi vakıaları bildirmek ve izah etmek davacıya, hukukî nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak hâkime aittir.
    26. Gerek “2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/c maddesi ve 3290 sayılı Yasa ile eklenen ek-1. maddesi” gerekse “3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi” uyarınca yapılan işlemler, “parselasyon” “şuyulandırma” “imar uygulaması” şeklinde adlandırılan idari işlemlerdir. İmar parsellerinin dayanağı olan bu idari işlemler idari yargı yerinde iptal edilmediği sürece geçerlidir. 2981 sayılı Yasanın 10/b maddesi uyarınca yapılan işlem ise, Kadastro Kanunu hükümlerinin uygulandığı bir kadastro işlemidir. Nitekim 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22. maddesinde (Değişik: 22/2/2005 – 5304/6 md.) önce 1.fıkrada “Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tâbi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medenî Kanununun 1026 ncı maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re’sen iptal edilir” hükmü ile ikinci kadastronun hükümsüz olduğu kural olarak belirtilmiş, fakat sonraki fıkrada istisnalara yer verilmiş olup, 2. fıkranın b bendinde “…2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tâbi yerlerde, Birinci fıkra hükmü uygulanmaz” şeklindeki düzenlemeyle 2981 sayılı Yasanın 10/b maddesi uyarınca yapılan kadastro işlemine ikinci kadastro işlemi olması hâlinde dahi geçerlilik tanınmıştır.
    27. Somut olayda; davacıların miras bırakanı ...’ın 22.10.1979 tarihinde vefat ettiği, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.11.1990 tarihli ve 1979/1808 E. 1990/1460 K. sayılı veraset ilamı ile, mirası 12 pay kabul edilerek 3 payı eşi Gülgün Dalyan, 1’er payından 9 payı çocukları ..., ..., Hüsnü, Nuriye, Rabiye Filiz, Müjgan, Safiye ve Abdullatif’e ait olduğu belirlenmiştir.
    28. ... Belediye Başkanlığının 19.10.2010 tarihli yazısıyla, dava konusu kadastral ve hisseli parsellerin ... Belediye Başkanlığınca yaklaşık 23-24 yıl önce ...Harita A.Ş’ye ihale edilerek 2981/3290 sayılı Kanunlara istinaden re’sen ifraz edildiği, ifrazın 06.12.1988 tarihinde tapuya tescil edildiği bildirilerek şuyulandırma cetvelleri gönderilmiştir.
    29. Şuyulandırma cetvellerinde direnme kararına konu 325 parsel sayılı 7470,00 m2’lik kadastral taşınmazda davacıların murisi ...’ın hissesinin (2110-801)/7470 olarak belirtildiği ve açıklamalar kısmına “801 m2 yola terk” yazıldığı ve anılan hisseye 1309,00 m2 isabet ettiğinden bahisle bu hisseden %11,03429 oranında DOP kesintisi olarak 144,44 m2 kesildikten sonra kalan 1164,56 m2’nin 289,6 m2’si bedele dönüştürülerek 875 m2’lik 97 ada 2 sayılı imar parselinin davacıların murisi Latif adına tapuya tescilinin öngörüldüğü; direnme kararına konu 183 parsel sayılı 5940,00 m2’lik kadastral taşınmazda ise muris ...’ın 633/5940 hisseye malik olduğu ve 633,00 m2’ye isabet eden bu hissenin tamamının bedelsiz olarak yola terk edildiğinin belirtildiği görülmüştür. ... Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 12.10.2010 tarihli yazısıyla da “183 parsel sayılı taşınmazda toplam 633/5940 hisse ... adına kayıtlı iken, 6.12.1988 tarih ve 9140 yevmiye ile imar uygulaması görerek bedelsiz olarak yola terk edildiği, 325 parsel sayılı taşınmazda 2110/7470 hisse ... adına kayıtlı iken 6.12.1988 tarih ve 9140 yevmiye ile ifraz görerek 801m2’lik kısmının yola terk edildiği ve 97 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise 15.5.1991 tarihinde ...’ın mirasçıları adına intikali ve satışının yapıldığı” bildirilmekle, şuyulandırma cetvellerindeki dağıtımın sicile yansıdığı anlaşılmıştır.
    30. 11.06.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporuyla; Eyüp 2. Noterliği tarafından 22.09.1986 tarihli ve 60638 yevmiye numaralı özel parselasyon paftasının 410 parsel sayılı taşınmaza ait olduğu, noter kanalı ile bu tarihte yapılan ve örnek gösterilen satışında 410 parseldeki özel parselasyon satışına ilişkin olduğu, 183 ve 325 parsel sayılı taşınmazların özel parselasyon paftalarının bulunmadığı, tapuda malik olan muris ...’ın 22.10.1979 tarihinde vefat etmesi karşısında 1986 yılına ait olduğu iddia edilen özel parselasyon planlarının 183 ve 325 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olamayacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
    31. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ile somut olay birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar ... Belediye Başkanlığının 19.10.2010 tarihli yazısında “2981/3290 Sayılı Yasanın 10.b maddesine istinaden eski özel parselasyon krokileri esas alınarak imar planlarına bakılmaksızın ifraz yapıldığı” bildirilmiş ise de; 2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/b maddesi uyarınca direnmeye konu taşınmazlar hakkında Kadastro Müdürlüğü tarafından Kadastro Kanunu hükümlerine göre hak sahipleri tespit veya yeniden tayin edildiğine ilişkin kadastro tutanaklarının düzenlenmediği, aksine anılan Belediye Başkanlığı yazısında 2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/c maddesinde belirtilen “…Bu gibi yerlere ait yapılmış olan özel parselasyon planı, ıslah imar planı olabilecek nitelikte olduğu belediye veya valiliklerce uygun görüldüğü takdirde aynen kabul edilerek tescil edilir…” hükmünün açıklandığı anlaşılmaktadır. Yine, direnme kararına konu 183 ve 325 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak Kamulaştırma Kanununun 35. maddesi uyarınca işlem yapıldığına ilişkin -kayıt maliklerinin kamu hizmet ve tesisleri için ayrılan kısımlar hakkında muvafakatlarının olduğuna (yola terke muvafakata) dair- herhangi bir bilgi ve belge dosyada yer almadığına göre anılan yasal düzenlemenin somut olayda uygulanamayacağı da açıktır. Bu durumda dosya kapsamına göre, direnme kararına konu 183 ve 325 parsel sayılı taşınmazlarda 2981 sayılı Yasanın 10/b maddesine göre kadastro tespiti değil, aynı Yasanın 10/c maddesi uyarınca Belediye tarafından şuyulandırma işlemi yapıldığı ve bu idari işlem sırasında da düzenleme sahasında kalan taşınmazlardan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri, vb umumi hizmet alanlarında kullanılmak üzere düzenleme ortaklık payı (DOP) kesildiği sonucuna varılmaktadır. Ne var ki yapılan imar düzenlemesi sırasında davacıların miras bırakanı ...’ın paydaşı olduğu 183 ve 325 parsel sayılı taşınmazlarda ...’ın payından DOP kesintisi haricinde “yola terk” açıklamasıyla yapılan kesinti mülkiyet hakkına kamulaştırmasız elatma niteliğindedir.
    32. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında davacılar murisi ...’ın paydaşı olduğu 183 ve 325 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını özel parselasyon krokisine göre üçüncü kişilere sattığı, satışlar sırasında fiili yollar oluştuğu, 2981/3290 sayılı Kanun’un 10/b maddesi, 3194 sayılı Kanun’un 18. maddesi ve 2942 sayılı Kanun’un 35. maddesi dikkate alındığında imar uygulaması sırasında 325 ve 183 parsellerin bu bölümlerinin bedelsiz yola terk edilmesi nedeniyle bozma kararının yerinde olduğu ileri sürülmüş ise, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    33. Hâl böyle olunca, 2981/3290 sayılı Kanun’un 10/c maddesine dayanılarak yapılan imar uygulaması sırasında DOP haricinde yapılan fazla kesintinin yasal dayanağı bulunmadığından direnme kararı yerindedir.
    34. O hâlde, direnme uygun olup, diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
    C- Uyulan kısımlar yönünden yapılan incelemede;
    35. Öte yandan temyize konu bozma kararında yer alan ve “…3) 410 parsel sayılı taşınmazın bedele dönüştürülen 15,40 m²’lik bölümü ile, 325 parsel sayılı taşınmazın bedele dönüştürülen 289,60 m²"lik kısmına gelince;
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile; “24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlar da dâhil olmak üzere her türlü alacak ve bedeller, borçlu idarelerce, ipotek veya uygulama tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödenir. Bu hüküm devam eden davalarda da uygulanır” hükmü getirilmiş olup,
    Bu değişiklik uyarınca taşınmazın ipotek veya uygulama tarihindeki niteliği esas alınmak suretiyle bedele dönüştürülen davacılar payının o tarihteki karşılığı tespit edildikten sonra, bu bedele 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle dava tarihine güncellenerek bedel tespiti için bilirkişi kurulundan ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gibi,
    Aynı düzenleme ile; "bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir. ... açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır." hükmünün getirilmiş olduğu gözetildiğinde, harç ve vekalet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiği,…” gereğine işaret eden ve bedele dönüştürülen kısımlar yönünden bozma nedenlerine mahkemece uyularak bozma doğrultusunda işlem yapılmıştır.
    36. Bu durumda bozma kararına uyularak oluşturulan hüküm Özel Dairesince incelenmediğinden, bu hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    I- A bendinde (§16-19) gösterilen gerekçelerle davacılar ... ve arkadaşları vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan REDDİNE oy birliği ile,
    II- B bendinde (§20-34) gösterilen gerekçelerle direnme uygun olup, davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
    Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemece Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 5. Hukuk Dairesıne gönderilmesine oy çokluğu ile,
    III- C bendinde (§35-36) gösterilen gerekçelerle uyulan kısımlar yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE oybirliği ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.04.2021 tarihinde karar verildi.

    KARŞI OY

    Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık davacıların mirasbırakanı ..."ın paydaşı olduğu 183 ve 325 parsel sayılı taşınmazların özel parselasyon kapsamında olup olmadığı, bedelsiz olarak yola terk edilip edilmediği ve bedelsiz terkin kabul edilmesi hâlinde 325 numaralı parselden DOP kesintisi yapılan 144,44 m2"lik bölümün bedeline hükmedilmesinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.
    Konuyla ilgili yasal düzenlemelere baktığımızda:
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 35. maddesinde "imar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmeti ve tesislerine ayrılan yerlerle, özel parselasyon sonunda malikin muvafakati ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez" düzenlemesine yer verilmiştir.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 14. maddesinde dava hakkı düzenlenmiştir.
    3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi ile imar hududu içinde bulunan taşınmazlarda malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın imarla arazi ve arsaşların nasıl düzenleneceği, düzenleme ortaklık payı (dop kesintisi)"nin ne şekilde alınacağı, imar ve kadastro yollarının düzenlenmesi, bir parselde bir defadan fazla düzenleme ortaklık payının alınmaması, parselasyon planlarının ne şekilde yapılacağı, bedel takdirinin ne şekilde yapılacağı, parsellerin düzenlemesinin nasıl olacağı, düzenlenmiş olup; 18. maddenin 13. fıkrasında "düzenleme alanında bulunan imar adalarında asgari parsel büyüklüğünü karşılamak kaydıyla imar uygulama alanında kalan hisseli arsa ve araziler hisse sahiplerinin muvafakati halinde veya fiili kullanım esasına göre müstakil hale getirebilir" düzenlemesi olduğu görülmektedir.
    2981/3290 sayılı yasanın 10/b maddesi ile üzerinde imar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş paylı veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde kişilerin pay oranları ve fiilen kullanma durumları dikkate alınarak, kadastro yasası hükümlerine göre hak sahipleri tespit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil edileceği hükmü getirilmiştir.
    2981/3290 sayılı yasanın 10/b-2 maddesinin 3. fıkrasında tespit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs. hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak resen tapudan terkin; okul, ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir hükmünü öngörmüştür.
    2981 /3290 sayılı yasanın 10/b maddesi düzenlemesindeki amaç mülkiyet değişikliği olmayıp, fiili durumun hukukîleştirilmesine ilişkindir.
    2981/3290 sayılı yasanın ile değişik 10/b maddesine göre; ilgili belediyelerce üzerinde imar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa ve arazilerde, kişilerin hisse miktarı ve fiili kullanma durumları dikkate alınarak yapılan ve tespit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha ve hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak re"sen tapudan teskin, okul ve ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir.
    Bu düzenlemeler ışığında yapılması gereken, dava konusu 325, 183 numaralı parseller ile ve ihtilaf konusu olmayan ancak davacı taleplerinden olan 410 no"lu parselde özel parselasyon yada fiili taksim olup olmadığının, fiili kullanım durumunun oluşup oluşmadığının tespitidir.
    Yargıtay 5. Hukuk Dairesi buna ilişkin uygulamalarında verdiği emsal kararlarında "Dava konusu taşınmazda özel parselasyon olup olmadığının araştırılarak, dava konusu yerin bu özel parselasyonda yol olarak terk edilen yerlerden mi yoksa idare tarafından sonradan el atılan yerlerden mi olduğu konusunda araştırma yapılmasını, özel parselasyon yok ise paydaşlar arasında rızai taksim olup olmadığının araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi" yolunda tespitler yaptığı görülmektedir.
    Bilindiği üzere, 3194 sayılı kanunun 18. maddesi gereği düzenleme görmüş bir taşınmazda, daha sonra yapılacak uygulamalarda imar düzenleme ortaklık payı altında yeni bir kesinti yapılamayacağı ikinci kez yapılan kesintinin kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğu kabul edilmektedir.
    ... Belediyesinin 19.10. 2010 tarih, 3060 sayılı yazılarında, "Kadastral ve hisseli parseller (410-325-183) ... Belediyesince günümüzden yaklaşık 23-24 yıl önce 2981/3290 sayılı Yasanın 10,b maddesine istinaden eski özel parselasyon krokileri esas alınarak imar planlarına bakılmaksızın resen ifraz edilmiş olup, bu ifraz 06.12.1988 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
    Anlaşılacağı üzere, 97 ada 1 parsel, 288 ada, 1 parsel, 97 ada 2 parsel, 98 ada 1 parseller 2981/3290 sayılı yasanın 10. B maddesine istinaden eski özel parselasyon krokileri esas alınarak imar planlarına bakılmaksızın yapılan ifraz sonucu oluşan parseller olup; yol genişlemelerine karşılık olarak düzenleme ortaklık payı (DOP) kesilmiştir.
    Dava konusu zikredilen parsellerin hiç birinde 3194 sayılı İmar Kanunun 18 . Maddesine istinaden herhangi bir uygulanma yapılmamış olup, dolayısıyla yukarıda anılan kanunlara istinaden herhangi bir düzenleme ortaklık payı da kesilmemiştir." denilerek, 2981/3290 sayılı yasanın 10/b maddesine göre işlem yapıldığı belirtilmektedir.
    ... mirasçılarının ... Harita Müdürlüğüne verdikleri 05.05.1989 tarihli dilekçe ile, 6 pafta 325 parsel sayılı hisseli taşınmazın ifrazlı tapularının verilmesi talep edilmiştir.
    Dosyada bulunan şüyulandırmaya ilişkin belgelerden davacıların paydaşı oldukları 183,325 ve 410 parsel sayılı taşınmazların şüyulandırmasına ilişkin Belediye Encümen kararlarının olmadığı ancak şüyulandırma cetvelleri düzenlendiği ve 2981/3290 sayılı yasaya göre 10/b uygulamalarının yapıldığının belirtildiği görülmektedir.
    Yine dosyada bulunan özel parselasyon planı olduğu belirlenen 410 no"lu parsele ilişkin plan, hava fotoğrafları ve 6 paftaya ait krokide, 325 ve 183 no"lu parsellerin 410 no"lu parselle bitişik olduğu, yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi ile arada fiili yollar bulunduğu 183 no"lu parselin 5990 m2, 325 no"lu parselin 7470 m2 410 no"lu parselin 49090 m2 olarak oluşup, birçok imar adasına ayrıldığı görülmektedir.
    Gerek tapu kayıtları, gerekse belediye cevap yazılarında 6 paftada bulunan 410, 325 ve 183 no"lu parsellerin kadastral ve hisseli parseller olup re"sen ifraz edilerek 6.12.1988 tarihinde tescil edildiğini ve tüm hissedarların ifrazlı tapularını aldığının bildirildiği görülmektedir.
    Hava fotoğrafları ve kadastro teknisyeninin hazırladığı kroki ile pafta 6 da bulunan 410, 183 ve 325 no"lu parsellerin bitişik olup birçok adaya bölünüp, aralarında yolların bulunduğu hatta bu yolların 410 parsel ile ortak olduğu, 410 numaralı özel parselasyon planında da aynı durumun görüldüğü açıktır. Bu durumda bu özel parselasyon planının, tapu kayıtları ve öncesine gidildiğinde 183 ve 325 no"lu parselleri de kapsadığı yine dosyada bulunan satış akitleri ile kök murisin bu taşınmazlarda bulunan payını paylara bölerek sattığı buna bağlı oluşan fiili bir taksimde olabileceği anlaşılmaktadır.
    Özel daire tarafından 3 numaralı bentte kabul edilen bozmaya ilişkin düzenlemenin bedele dönüştürülen kısımlar için bunlara ilişkin 6484 sayılı yasanın 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununu geçici 6. maddesinde yapılacak değişiklik sonucu güncellenmiş değer ve faiz oranı ile harç ve vekalet ücretine ilişkin olduğu görülmektedir.
    13.3.2015 tarihinde 29294 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 13.11.2014 tarihli 2013/95 - 2014/176 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile "geçici 6. maddenin 13. maddesinin 1956-1983 tarihleri arasındaki mağduriyetlerin giderilmesi için düzenlendiğinden malikler aleyhine birtakım hükümler içerdiğinden 4.11.1983 den sonraki dönem için uygulanmasının hukukî güvenliği zedeleyeceğinden Anayasanın 2 ve 35 maddeleri gereğince iptaline" karar verilmiştir.
    Özel daire tarafından karar düzeltme isteminin kabulü ile bozma kararı verildiği tarihin 17.6.2014 olduğu henüz Anayasa Mahkemesinin iptal kararı mevcut olmadığından 6487 sayılı yasa ile değişik geçici 6. maddenin uygulanması yoluna gidilmiştir. Mahkeme tarafından verilen direnme karar tarihi itibariyle Anayasa Mahkemesi iptal kararı Resmî Gazetede yayınlanmış olduğundan mahkemenin bozmanın bu kısmına ilişkin gerekçe açıklamasının yerinde olduğu görülmektedir.
    Sonuç itibariyle; belirtilen yasal düzenlemeler, dosyadaki tüm belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacılar miras bırakanı ..."ın paydaşı olduğu 183 ve 325 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını özel parselasyon krokisine göre 3. kişilere sattığı ve bu satışlar sırasında fiili olarak yollar oluştuğu, bu yolları rızası ile terk etmesi nedeniyle 2981/3290 sayılı yasaya göre yapılan uygulama sırasında, 325 parsel sayılı taşınmazda 801 m2 sinin, 183 parsel sayılı taşınmazda ise 633 m2"sinin yola rıza ile terk edilmesi nedeniyle 298/3290 sayılı Kanunun 10/b maddesi, 3194 sayılı yasanın 18. maddesi ve 2942 sayılı yasanın 35. maddeleri, dikkate aldığımızda imar uygulaması sırasında 325 ve 183 no"lu parsellerin bu bölümlerinin bedelsiz yola terk edilmiş olması nedeniyle, özel dairenin bozma kararının yerinde olduğu görüşünde olduğumuzdan, sayın çogunluğun mahkeme kararının onanması görüşüne katılamıyoruz.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi