Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1228
Karar No: 2021/443
Karar Tarihi: 08.04.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1228 Esas 2021/443 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1228 E.  ,  2021/443 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından vekâlet ücreti bakımından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bu yöne ilişkin olarak bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacılar vekili 16.10.2012 tarihli dava dilekçesinde; müvekkillerinin ... Vakfından mukataalı olan 738 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların maliki olan ...’in mirasçıları olduklarını, ancak davalı ... Bölge Müdürlüğünün malikin mirasçısının bulunmadığı iddiası ile 17.12.1997 tarihinde hasımsız olarak dava açtığını ve yapılan yargılama sonucunda malikin mirasçı bırakmadan öldüğü gerekçesiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.1998 tarihli ve 1997/964 E., 1998/274 K. sayılı kararı ile taşınmazın vakfı adına tesciline karar verildiğini, oysa ki mirasçılardan ...’in taşınmazların maliki ile kendi murislerinin aynı kişi olduğunun tespiti için 14.04.1997 tarihinde ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığını, davanın 10.11.1997 tarihli duruşmada Vakıflar Bölge Müdürlüğüne ihbarına karar verildiğini, ihbar sonrasında davalının kötüniyetli hareket ettiğini ve malikin mirasçısının bulunmadığı gerekçesiyle taşınmazın vakıf adına tesciline sessiz kaldığını, bu şekilde verilen kararın dayanaktan yoksun olduğu gibi ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tespit davasının da 30.06.1999 tarihli ve 1997/273 E., 1999/564 K. sayılı karar ile kabul edilip kesinleştiğini, yine ... 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.11.1984 tarihli ve 1984/550 E., 1984/950 K. sayılı veraset ilamına göre davacıların ...’in mirasçıları olduğu belirlenmiş olmasına karşın tekrar davalıya karşı hasımlı dava açmak zorunda kaldıklarını, davanın ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.09.2006 tarihli ve 2006/489 E., 2006/614 K. sayılı ilamı ile kabul edildiğini ve düzenlenen veraset ilamının temyiz incelemesinden geçmek suretiyle kesinleştiğini, ayrıca bir kısım mirasçıların bu davadan önce davalı aleyhine üç ayrı tapu iptali ve tescil davası açarak miras payları oranında dava konusu taşınmazların kendi adlarına tescilini talep ettikleri, açtıkları davaların kabul edilerek kesinleştiğini, bunun üzerine kendi müvekkillerinin de 10.07.2012 ve 09.10.2012 tarihli dilekçelerle idareye başvurarak dava açmadan tapuda ferağ talebinde bulunduklarını, ancak davalıdan bir cevap alamadıklarını ileri sürerek, davacıların miras payları oranında tapu iptali ve tescil ile anlatılan tüm bu süreç karşısında kötüniyetli olan davalıdan HMK’nın 329. maddesi uyarınca akdi vekâlet ücretinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesince düzenlenen veraset ilamında sadece davacılardan ... ile ...’nun isimlerinin yer aldığını, diğer davacıların ise mirasçı olarak gözükmediğini, bu nedenle öncelikle mirasçı olduklarının kanıtlanması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    6. ... Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.02.2014 tarihli ve 2012/381 E., 2014/69 K. sayılı kararı ile; davacıların murisi Şerif Ağa"nın Medeni Kanun’un yürürlüğünden önce vefat ettiği, bu sebeple terekesinin paylı mülkiyete tabi olduğu, bir kısım mirasçıları tarafından hasımlı veraset ilamına dayalı olarak aynı taşınmazlarla ilgili açılan davaların kabul edilip kesinleştiği, daha önce açılıp kesinleşen bu davalarda gerekli araştırmaların yapıldığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne, HMK’nın 329. maddesi kapsamında talep edilen avukatlık ücretinin ise davacıların mirasçılığının ve pay hesaplarının yargılama yapılmasını gerektirdiği, böyle olunca şartların oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili süresi içinde HMK’nın 329. maddesi kapsamında talep edilen vekâlet ücreti bakımından temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 30.04.2015 tarihli ve 2014/8332 E., 2015/6433 K. sayılı kararı ile
    “...Hemen belirtmek gerekir ki; aynı hukuksal nedenle, bir kısım mirasçılar tarafından açılan ve kesinleşen mahkeme ilamları gözetilerek çekişme konusu 738 ada, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın kabulü ile davacıların miras payları oranında tapu iptal ve tescile, kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar yararına, keşfen belirlenen dava değeri üzerinden harcın tamamlanmadığı ve maktu harçtan da az olamayacağı gözetilerek, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden nispi avukatlık ücretine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Nitekim davalı ... Müdürlüğünün de aleyhe verilen hüküm bakımından temyiz itirazları bulunmamaktadır.
    Ne var ki; mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 329. maddesi uyarınca yapılan değerlendirmede de aynı isabetin sağlandığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Bilindiği üzere; 6100 sayılı, HMK"nin 329. maddesinde “Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir. Vekalet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması halinde, bu miktar doğrudan mahkemece taktir olunur” hükmüne yer verilmiştir.
    Yukarıda açıklanan düzenleme karşısında somut olay değerlendirildiğinde; davacının ... mirasçılarından olduğunun mirasçılık belgeleri ile sabit olduğu, mirasçılardan dava dışı ... tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasından Vakıflar Genel Müdürlüğünün ihbar edilen olarak haberdar olduğu halde tapu iptal tescil davası devam ederken açtığı hasımsız dava ile taşınmazın adına tescilini sağladığı, daha sonra gerek mirasçılardan ... tarafından 19/06/2001 tarihli, gerekse bir kısım mirasçılardan ... ve arkadaşları tarafından aynı hukuksal nedene dayalı olarak açılan, kabulle sonuçlanan ve derecattan geçerek kesinleşen tapu iptal ve tescil davalarında davalı ... idaresinin taraf olduğu, eldeki davanın davacıları tarafından da 09/10/2012 tarih ve 33438 sayılı dilekçe ile davalı ... İdaresine yaptığı başvuruda diğer mirasçılar tarafında açılan ve lehe kesinleşen mahkeme ilamları dayanak gösterilerek talepte bulunulduğu halde talep hakkında olumlu yanıt vermeyerek dava açılmasına sebebiyet veren davalı ... İdaresinin iyiniyetli olduğundan söz edilemeyeceği açıktır.
    O halde; davalı idarenin kötüniyetli olduğu, dava açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek davacılar tarafından talep edilen akdi avukatlık parası bakımından HMK"nin 329. maddesi değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verilmiş olması doğru değildir,...” gerekçesi ile bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. ... Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.04.2016 tarihli ve 2016/90 E., 2016/135 K. sayılı kararı ile; davacıların mirasçılığı ve pay hesapları yargılama yapılmasını gerektirdiğinden mülkiyet hakkına yönelik davada davalının savunma hakkı kapsamında mahkemeden karar alınmasını istemesinin doğal olduğu, hak arama özgürlüğünün kötüniyet gibi subjektif bir kavramla kısıtlanamayacağı, bu kavramın çok kesin durumlarda bile kullanılması hâlinde hak kaybına sebep olabileceği, davayı kaybetmenin müeyyidesinin yeterli kabul edilmesi ve HMK’nın 329. maddesinin sırf dava açılmasına sebebiyet vermek şeklinde yorumlanmaması gerektiği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davalı ... Bölge Müdürlüğünün, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329. maddesi uyarınca “kötüniyetli davalı” olarak kabul edilip edilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre davalının karşı tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırdıkları vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmından sorumlu tutulmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Hukukun evrensel ve genel ilkelerinden biri olan “dürüstlük ilkesi” 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesinde düzenlenerek, aralarında sıkı bir bağ bulunan “dürüstlük kuralı” ve “hakkın kötüye kullanılması yasağı” ile hakların kullanılmasına genel bir sınırlama getirilmiştir. Bu maddeye göre herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Yasanın bu emredici hükmüne göre herkes haklarını dürüstçe kullanmalıdır. Dürüstlük kuralı, bir davranış kaidesi olarak sadece hakların kullanılmasında değil, borçların ifası sırasında da uyulması gerekli bir kuraldır.
    13. Maddi hukuk alanında genel bir hukuk normu (ilkesi) olan dürüstlük kuralı medeni usul hukukunda da geçerli olup, tarafların yargılama faaliyeti sırasında dürüstlük temel kuralına uygun davranması gerekir. Sırf başkasının haklarını zedeleme ve bozma amacı güden davranışların hukuk düzenince korunması mümkün değildir. Adil bir yargılama yapılarak maddi gerçeğe ulaşılabilmesi ancak yargılamada bu temel kuralın korunması ile mümkündür. Hukuk düzeninin tanıdığı bir hak veya yetkinin amacına aykırı olarak kullanılması dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı gibi yargının haksız, hileli, dürüstlüğe aykırı işlemler yapılarak bundan bir sonuç elde edilmesine aracı yapılması da düşünülemez. Bu kapsamda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 29. maddesinde dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü kanun hükmü hâline getirilerek; yargılama sırasında tarafların dürüstlük kuralına uygun davranmak zorunda oldukları ve davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlü bulundukları düzenleme altına alınmıştır.
    14. Tarafların gerek dava hakkını, gerekse iddia ve savunma hakkını ve yine bunlarla bağlantılı olarak sahip oldukları usule ilişkin yetkilerini dürüstlük kuralına uygun olarak kullanmaları gerekmektedir. Kanunda bu yükümlülüğe aykırı davranılması çeşitli yaptırımlara bağlanmış ve kötüniyetli kişileri caydırıcı olması bakımından bir takım hükümlere yer verilmiştir. HMK’nın kötüniyetle hâkimin reddine ilişkin 42/4. maddesi, kötüniyetli ıslaha ilişkin 182. maddesi, dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle yargılama giderinden sorumluluğu ilişkin 327. maddesi bu hükümlerden olduğu gibi kötüniyetle veya haksız dava açılmasının sonuçlarının düzenlendiği uyuşmazlık konusu 329. maddesi de bu düzenlemelerden biridir. Bu hükümde kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı bulunmamasına rağmen dava açan taraf için yaptırım öngörülmüştür.
    15. HMK’nın 329. maddesi; “(1) Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunur.
    (2) Kötüniyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebilir. Bu hâllere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır” hükmünü taşımaktadır.
    16. Ayrıca bu maddenin kötüniyetle istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesince (m. 351); temyiz talebinin kötüniyetle yapıldığının anlaşılması hâlinde Yargıtay’ca uygulanacağı (m. 368) hüküm altına alınmış, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 23. maddesinde de aynı hükme yer verilerek anılan madde Tarifeye yansıtılmıştır.
    17. HMK’nın 329. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kötüniyetli olan davalı ya da hiçbir hakkı olmamasına rağmen dava açan taraf, yargılama giderleri dışında diğer tarafın vekili ile aralarında kararlaştırılmış olan vekâlet ücretinin tamamı ya da bir kısmını ödemekle sorumlu tutulabilir. Burada hiçbir hakkı olmadığını bilerek dava açmak suretiyle aleyhine dava açtığı kişinin avukat tutmasına ve vekâlet ücreti ödemesine sebebiyet verme hâli söz konusudur. Ancak bu maddenin uygulanabilmesi için Hukuk Genel Kurulunun 23.03.1974 tarihli ve 1971/8-143 E., 1974/262 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere dava açan kişinin kötüniyetli olması, yani hiçbir hakkı olmadığını bilmesi ya da durumu icabı bilmesi gerektiği hâlde sırf aleyhine dava açtığı kişiyi ızrar kastı taşıması gerekmektedir. Kendisini haklı bilerek dava açan kişinin davasının reddedilmesi hâlinde maddenin uygulanması düşünülemez.
    18. Bu nedenle bir tarafın kötüniyetli olduğuna kanaat getirmek için her somut olayda kişinin haklı olduğuna inanarak dava açıp açmadığı titizlikle incelenmeli ve objektif olarak açıkça hakkı olmadığını bildiği hâlde dava açan ya da yargılamayı yürüten taraf kötüniyetli kabul edilmelidir. Kişi mutlak olarak haklı olmasa da hukukun kendisine tanığı imkânlardan yararlanarak dava açmış yürütmüş ya da haklı olduğuna inanarak savunma yapmış ve yeterli delili olmadığı gibi bir sebeple iddia veya savunması yerinde bulunmamış ise kötüniyetli sayılamaz. Aksi takdirde Anayasanın kişilere tanığı hak arama özgürlüğü kapsamında dava açma ve aleyhine açılan davaya karşı savunma hakkını kullanan ve bir şekilde haksız bulanan herkes kötüniyetli kabul edilecektir ki, böyle bir sonucun hukuken kabul edilmesi mümkün değildir.
    19. Dürüstlük kuralına aykırı olarak dava açılıp savunma hakkının kullanılması, yargılamanın yürütülerek usul işlemlerinin yapılması hâlinde bu tür davranışların adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkı çerçevesinde korunma zemini bulması mümkün olmayıp, HMK’nın 329. maddesinin uygulama olanağı bulunmaktadır. Bu nedenlerle anılan hükmün davalı hakkında uygulanması için de davalının salt dava açılmasına sebebiyet vermiş olması yeterli olmayıp, kötüniyetli olması şarttır.
    20. Diğer yandan, yönetim ve temsil görevi Vakıflar Genel Müdürlüğüne verilen mazbut vakıflara ait taşınmazların korunması, vakfın amaç ve faaliyetlerinin yerine getirilebilmesi için gelir getirici şekilde değerlendirilmesine yönelik olarak mazbut vakıf taşınmazları hakkında özel düzenlemeler öngörmüştür. Mazbut vakıfların taşınmaz varlıklarını koruyucu nitelikteki söz konusu düzenlemeler, mazbut vakıfların vakfedenlerin ferîlerinin mütevelliliğinde değil de bir kamu idaresinin yönetimi altında bulunması nedeniyle bu vakıfların kanun koyucu tarafından özel olarak korunması, bu suretle mazbut vakıfların yaşatılması ve vakıf amaçlarına ulaşılması amacını gütmektedir. Kanun koyucu, gerçek kişilerce yönetilmeyen mazbut vakıflara bir anlamda sahip çıkmakta özel bir koruma sağlamaktadır.
    21. Dava konusu 738 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlar da ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.1998 tarihli ve 1997/964 E., 1998/274 K. sayılı kararı ile ... Vakfı adına hükmen tescil edilmiş olup, anılan vakfın mazbut vakıf niteliğinde olması nedeniyle yönetim ve temsili Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir.
    22. Tüm bu hususlar karşısında; görev ve yetkileri 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 36. maddesinde kanun hükmü ile açıkça düzenleme altına alınan Vakıflar Genel Müdürlüğünün, korumakla yükümlü olduğu vakıf adına kayıtlı taşınmaz hakkında, idari ya da mahkeme kararı gibi bir dayanak bulunmadan tapuda devrini yapmamış olması kötüniyet olarak nitelendirilemez.
    23. Hâl böyle olunca, yerel mahkemece davacı tarafın HMK’nın 329. maddesi uyarınca talep ettiği vekâlet ücretinin reddine ilişkin olarak verdiği direnme kararı yerinde olup, onanması gerekir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile yerinde bulunan direnme kararının ONANMASINA,
    Gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
    6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi