14. Hukuk Dairesi 2017/3331 E. , 2020/3501 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 12/09/2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 29/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerine ait 103 ada 55 ve 63 parsel sayılı taşınmazlar lehine, davalılara ait 103 ada 68 ve 67 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili, davacıların geçit hakkına ihtiyaçlarının olmadığını, taşınmazları senede 20 gün fındık toplamak için kullandıklarını, davacılardan ...’ın evinin önünden geçen özel yolu olduğunu, davacıların bu yolu kullanabileceğini ve davacıların iyi niyetli olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı ... yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine; diğer davalılar yönünden davanın kabulüne dava konusu 103 ada 63 parsel sayılı taşınmaz lehine, 103 ada 67, 68 ve 69 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ..., ..., ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “Mutlak geçit ihtiyacı” veya “Geçit yoksunluğu”, ikincisine de “Nispi geçit ihtiyacı” ya da “Geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; fen bilirkişisi raporunda A, B, C ve D harfi ile gösterilen ve mahkeme tarafından 103 ada 63 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulan güzergah, 103 ada 67 ve 68 parsel sayılı taşınmazları ikiye bölmüş, taşınmazların ekonomik kullanım bütünlüğü bozulmuştur.
15.09.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda, 103 ada 63 parsel sayılı taşınmaz lehine kadastral yola bağlantısı bulunan davacı taşınmazlarından 103 ada 55 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı tesis edilip edilemeyeceğinin tespit edilmesi için mahallinde yeniden keşif yapılması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece bu hususta araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur.
Öte yandan, lehine geçit hakkı talep edilen 103 ada 55 parsel sayılı taşınmaz yönünden mahkemece olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir.
Kabule göre de; lehine geçit hakkı tesis edilen 103 ada 63 parsel sayılı taşınmazı kadastral yola bağlayacak şekilde ve mahkemece kurulan geçite ilave olarak, 103 ada 68 parsel sayılı taşınmaz aleyhine fen bilirkişisinin hükme esas alınan raporuna ekli krokisinde (B) harfiyle gösterilen 232,79 m2 yerden de geçit hakkı tesisi gerekirken kesintisizlik ilkesi ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Mahkemece, Dairemizin yukarıda belirtilen ilkelerine aykırı olarak, 103 ada 63 parsel sayılı taşınmaz lehine 103 ada 55 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı kurulmasının mümkün olup olmadığı araştırılmadan, 103 ada 67 ve 68 parsel sayılı taşınmazları ikiye bölerek ekonomik kullanım bütünlüğü bozulacak ve kesintisizlik ilkesine aykırı şekilde geçit hakkı tesisine karar verilmesi, 103 ada 63 parsel sayılı taşınmaz yönünden olumlu olumsuz hüküm kurulmaması doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle davalılar ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.