Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/11523
Karar No: 2015/23593
Karar Tarihi: 30.06.2015

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2014/11523 Esas 2015/23593 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2014/11523 E.  ,  2015/23593 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
    DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, hafta tatil ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili mahkemeye verdiği dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin davalıya ait işyerinde şoför olarak 01.11.2006-30.04.2012 tarihleri arasında çalıştığını,müvekkilinin bu dönem boyunca yıllık izin kullanmadığını, resmi ve dini bayramlarda dahil olmak üzere her ay ortalama 28 gün çalıştığını, davalı işveren tarafından müvekkili işe girerken kendisinden imzalı boş bir bono alındığını,daha sonra işveren yetkililerince, 14.04.2012 tarihinde müvekkiline firmanın kapanacağından bahisle,iş akdine son verileceğini bildiren bir yazıyı imzalamasının istendiğini,müvekkilinin adı geçen ihbar evrakını aynı tarihte imzaladığını, ancak daha sonra evrakı incelediğinde belgedeki tarihin imza tarihinden farklı olarak 20.02.2012 olduğunu gördüğünü, davalı işverenin ihbar süresine uymadığı için böyle bir yola başvurduğunu, müvekkilinin iş akdinin sona erdiği sırada işverenin, müvekkiline, teminat olarak verdiği bonoyu isterse dilediği miktarı yazıp aleyhine icra takibi yapabileceğini bu sebeple de önüne sunulan bütün evrakları imzalaması gerektiğini ve bu belgeleri imzalaması durumunda hak ettiği kıdem ve ihbar tazminatlarının kendisine ödeneceğini söylemesi üzerine müvekkilinin üzerlerinde hiçbir tarih ve rakam olmayan belgeleri korkusundan imzaladığını, müvekkilinin bu belgeleri imzalarken yanında firmanın muhasebecisi .........., sekreter ..., şoförlerden ... ve 3 elemanının daha orada bulunduğunu,müvekkilinin imzaladığı ibraname ve diğer evraklara rağmen bu güne kadar kıdem, ihbar vs. Hiçbir hak edişinin ödenmediğini, müvekkilinin ibranameyi imzalarkan gerçek iradesi ile hareket etmediğini, işveren tarafından yapılan baskı ve korkutma sebebi ile imzalamak zorunda kaldığını,bu nedenle söz konusu ibranamenin geçersiz olduğunu ileri sürerek,kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, TL hafta tatili ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili verdiği cevap dilekçesinde özetle;davanın belirsiz dava olarak kabülünün mümkün olmadığını, zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davacının, müvekkiline ait işyerinde 01.11.2006 tarihinde işe başladığını, müvekkilinin işin tasfiyesi nedeniyle iş akdini feshettiği 30.04.2012 tarihine kadar çalıştığını, davacının işe girerken kendisinden teminat için boş bir bono alındığı ve boş bononun kullanılacağı tehditi ile ibraname imzalamak zorunda kaldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu,davacının kendisine nakden yapılan ödeme nedeniyle imzaladığı ibranameyi geçersiz kılmak amacıyla bu iddiaları ortaya attığını, dosyaya sunulan boş bononun davacı tarafından her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğunu,davacının imzaladığı ibranamede düzenleme tarihi olmamakla birlikte taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin başlangıç ve sona eriş tarihlerinin yer aldığını, ibranamede davacının 30.04.2012 tarihinde işten ayrıldığının yazılı olduğunu, bunun da ibranamenin taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin bitiminden sonra düzenlendiğini göstermeye yeterli olduğunu, davacıya işyerinin kapatılacağı ve bu nedenle iş akdinin 30.04.2012 tarihinde feshedilmek zorunda kalınacağının 20.02.2012 tarihinde ihbar edildiğini, bu ilişkin davacının imzasının içeren tebellüğ belgesini dava dilekçesine ekli olarak sunduklarını, davacının iddialarını yazılı delil dışındaki delillerle ispat etmesinin kabul edilemeyeceğini,yine davacının,müvekkiline ait olan ancak taşeron sözleşmesi ile .... firmasının taşıma işlerinde kullanılan kamyonlarda şoför olarak çalıştığını,davacının çalışmasının .... firmasının talimat ve uygulamaları ile denetimi çerçevesinde gerçekleştiğini,yani iddia edildiği gibi davacıya fazla mesai yaptırılması, dini bayramlarda çalıştırılması, hafta tatili yapmamasının söz konusu olmadığını, sevkiyat olduğu zamanlara denk gelmesi durumunda milli bayramlarda çalışmış olabileceğini, ancak böyle bir çalışma yapıldıysa da ücretinin mutlaka ödendiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığını savurak, davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece,davacının iş akdinin iş bitimi nedeniyle sonlandırıldığı davacının kıdem tazminatına hak kazandığı hususunun tartışmalı olmadığı, ihtilafın davacıya kıdem tazminatı ödenip ödenmediği dosyaya sunulan ibranameye itibar edilip edilmeyeceğine ilişkin olduğu,ibraname incelendiğinde tarih içermemekte ve matbu olarak düzenlenmiş bir ibraname olduğu,bu nedenle bu ibranamenin geçerli sayılmadığı ve kıdem tazminatının ödenmediğinin kabul edildiği,davalı işveren dosyaya sunduğu belgede davacıya 8 hafta ihbar öneli tanındığını bildirmiş ise de yine davacının iş yeri dosayasında bulunan Çalışma belgesi başlıklı yazının tarihi 11.04.2012 tarihi olması ve davacı tanığının iş aktinin sonlandırılacağının 15-20 gün önce haber verildiğine ilişkin beyanı dikkate alınarak davacının iş aktinin sonlandırılacağının bu tarihte bildirildiği dolayısıyla ihbar süresinin bölünmezliği kuralı gereğince davacının ihbar tazminatına hak kazandığı,somut olayda davacı işçinin bilirkişi raporunda belirlenen süre itibariyle yıllık izinlerinin kullandırıldığı veya karşılığının ödendiği davalı tarafça ispatlanamadığından yıllık izin ücreti alacağının kabulüne,davacı işçinin fazla çalışma ücret alacağı, genel tatil ücret alacağı ve hafta tatili ücret alacağı talebinde bulunduğu,davalı işverenin puantaj kaydı vb belge sunamadığı, dinlenen tanık ve taraf beyanlarından davalı işverenin dava dışı .... şirtketinin taşıma işini yaptığı işçilerin çalışma planının .... şirketince yapıldığı belirtilmekle .... şirketin iş planın kapsadığı dönem itibariyle bu plana göre kapsam dışı kalan zaman itibariyle tanık beyanları itibariyle davacının milli bayramlarda çalıştığı dini bayramlarda çalışmadığı fabrika cumartesi günleri kapalı olsa da şoför olmaları nedeniyle yolda olma ihtimali dikkate alınarak ayda 2 hafta tatili kullanmadığının kabul edildiği, davacı işçinin sunulan iş planı dışında kalan dönemde uzun yol şoförü olarak çalıştığı kabul edilerek ve buna ilişkin tanık beyanları itibariyle günde 9 saat mesai yaptığı esası itibariyle fazla çalışma ücret alacağının kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132 inci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir.
    İş ilişkisinde borcun ibra yoluyla sona ermesi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420 inci maddesinde öngörülmüştür. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420 inci maddesinde, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde yapılan ibra sözleşmelerine geçerlilik tanınmayacağı bildirilmiştir. Aynı maddede, alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmelerinin (ivazlı ibra), ancak ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli olacağı öngörülmüştür. 4857 sayılı İş Kanununun 19 uncu maddesinde, feshe itiraz bakımından bir aylık hak düşürücü süre öngörülmüş olmakla, feshi izleyen bir ay içinde işçinin işe iade davası açma hakkı bulunmaktadır. Bu noktada feshi izleyen bir aylık süre, işçinin eski işine dönüp dönmeyeceğinin tespiti bakımından önemlidir. O halde feshi izleyen bir aylık sürede işverenin olası baskılarını azaltmak, iş güvencesinin sağlanması için de gereklidir. Geçerli ve haklı neden iddialarına dayanan fesihlerde dahi ibraname düzenlenmesi için feshi izleyen bir aylık sürenin beklenmesi gerekir. Bir aylık bekleme süresi kısmi ibra açısından işçinin bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesinin bir ay süreyle gecikmesi anlamına gelse de temelde işçi yararına bir durumdur. Hemen belirtelim ki bir aylık bekleme süresi ibra sözleşmelerinin düzenlenme zamanı ile ilgili olup ifayı ilgilendiren bir durum değildir. Başka bir anlatımla işçinin fesih ile muaccel hale gelen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve izin ücreti gibi haklarının ödeme tarihi bir ay süreyle ertelenmiş değildir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun değinilen maddesinde, işverence yapılacak olan ödemelerin banka yoluyla yapılması zorunluluğunun getirilmesi, ibranamenin geçerliliği noktasında sonuca etkilidir. Ancak banka dışı yollarla yapılan ödemelerde de borç ibra yerine tamamen veya kısmen ifa yoluyla sona ermiş olur.
    Sözü edilen yasal düzenleme, sadece işçinin alacaklı olduğu durumlar için işçi yararına kısıtlamalar öngörmektedir. İşverenin cezai şart ve eğitim gideri talep ettiği yine işçinin vermiş olduğu zararın tazminine dair uygulamalarda ve hatta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde işçinin işverene borçlu olduğu durumlarda, taraflar, herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın işçinin borçlarını ibra yoluyla sona erdirebilirler.
    Değinilen maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri tazminat ve alacaklar dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün haklar yönünden uygulanır.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. İbranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz.
    İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlülüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir:
    a)-Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir (Yargıtay 9.HD. 15.10.2010 gün, 2008/41165 E, 2010/29240 K.).
    b)-İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez (Yargıtay 9.HD. 5.11.2010 gün, 2008/37441 E, 2010/31943 K).
    c)-İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
    Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanununun 21 inci maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
    İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 31 inci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir (Yargıtay 9.HD. 26.10.2010 gün, 2009/27121 E, 2010/30468 K). Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
    d)-İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 9.HD. 4.11.2010 gün 2008/37372 E, 2010/31566 K).
    e)-Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 9.HD 21.10.2010 gün 2008/40992 E, 2010/39123 K.). Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz (Yargıtay 9.HD. 24.6.2010 gün 2008/33748 E, 2010/20389 K.).
    f)-Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır (Yargıtay 9.HD. 27.06.2008 gün 2007/23861 E, 2008/17735 K.). Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır (Yargıtay HGK. 21.10.2009 gün, 2009/396 E, 2009/441 K).
    g)-Yine, işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir (Yargıtay 9.HD. 4.11.2010 gün 2008/40032 E, 2010/31666 K).
    h)-İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir (Yargıtay 9.HD. 24.6.2010 gün, 2008/33597 E, 2010/20380 K). Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
    İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay HGK. 27.1.2010 gün 2009/9-586 E, 2010/31 K.; Yargıtay 9.HD. 13.7.2010 gün, 2008/33764 E, 2010/23201 K.).
    Somut olayda davalı işveren kıdem tazminatının ödendiğini savunarak, 4.918,55 TL net kıdem tazminatı ödemesi içeren ibraname başlıklı belge ile ekinde kıdem tazminatı bodrosunu sunmuştur.
    Mahkemece ibranamenin matbu olup tarih içermediği gerekçesi ile ibranameye değer verilmemiş ise de;ibraname başlıklı belge miktar içermekte olup,davacının işe giriş ve çıkış tarihlerinin ayrı ayrı gösterildiği ve ibranamenin en erken 30.04.2012 tarihinde düzenlendiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece miktar içeren ibraname ile kıdem tazminatını nakden aldığını bildiren kıdem tazminatı bodrosu davacı asile sorulup yukardaki ilkeler doğrultusunda sonuca gidilmesi gerekirken ibranamenin yazılı gerekçe ile hükümsüz sayılarak karar verilmesi hatalıdır.
    F) Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,30.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi