Esas No: 2015/436
Karar No: 2015/442
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/436 Esas 2015/442 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 436 KARAR NO : 2015 / 442 KARAR TR : 1.6.2015 |
ÖZET : Dosya kapsamından 1972 ile 1978 yılları arasında eski adıyla Mardin Toprak ve Iskan Müdürlüğü emrinde 657 sayılı Kanuna tabi olarak yardımcı hizmetler sınıfında görev yaptığı anlaşılan davacının, emeklilik işlemleri ile ilgili olarak anılan tarihler arasında davalı kurumda çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin tespiti, bu süreler içerisinde yatırılmayan primlerin davalı kurum tarafından yatırılması ve bu hizmetlerin diğer hizmetleri ile birleştirilmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : F.A.
Vekilleri : Av. M. E. & Av. T.A.
Davalılar : 1- Mardin İl Özel İdaresi (Toprak ve İskan Müdürlüğü)
Vekili : Av. T.A.& Av. A.S. (Adli Yargıda)
2- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : Av. T. M. (Adli Yargıda)
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkilim davalı işyerinde 1972 ile 1978 tarihleri arasında çalışmıştır.
Müvekkilim bu çalışması esnasında davalı kurum Mardin İl Özel İdaresi tarafından sigortasının yapıldığını ve sigorta primlerinin ödendiğini bilmektedir.
Müvekkilim emeklilik işlemleri ile ilgili olarak SSK"ya müracaat etmiş, ancak emeklilik süresinin dolmadığı kendisine bildirilmiştir. Bunun üzerine müvekkilim davalı İl Özel İdaresine yazılı olarak başvurmuş ise de davalı İl Özel İdaresi 15.02.2010 tarih ve M.47.0.İÖİ.0.71.00.00.909.2010-997 sayılı yazısında müvekkilime ait özlük dosyasına rastlanmadığı ve hizmetine ilişkin çalışma sürelerinin tespit edilemediği bildirilmiştir.
Müvekkilimin davalı İl Özel İdaresinde çalıştığına dair elimizde kademe ilerlemesini ve maaş bordrosunu gösterir belgeler mevcuttur. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 64.maddesi gereği kademe ilerlemesi almış olması müvekkilin davalı kurum İl Özel İdaresinde çalışmış olduğunu göstermektedir.Ayrıca o dönemde aynı kurumda çalışan müvekkilimi tanıyan tanıklarımız da vardır.
Müvekkilim, davalı kurum İl Özel İdaresinde ise başlamış olmasına rağmen ise giriş tarihi bildirilmemiş ve sigorta primleri yatırılmamıştır. Bu durum müvekkilimin maddi kayba uğramasına neden olduğu gibi emeklilik işlemlerinin de gecikmesine sebep olmuştur. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 6. maddesinde " (1) Çalıştırılanlar, ise alınmalarıyla "kendiliğinden" sigortalı olurlar.(2) Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümleri sigortalının ise alındığı tarihten baslar." denildiğine aynı kanunun 9. maddesindeki hükme göre işveren ise başlamadan önce" ise giriş bildirgesini" vermek zorunda olduğuna göre müvekkilimin işe başlama tarihi ve fiili çalışma süresinin tespitini talep etme zorunluluğu doğmuştur.
SSK Mardin Bölge Müdürlüğünün bu çalışmaları sigorta hizmetlerinden sayabilmesi ve müvekkilimizin sigorta başlangıç tarihinin tespiti için bu davanın açılması zorunluluğu doğmuştur.
SONUÇ VE İSTEM: Açıklanan nedenlerle müvekkilim F.A."in davalı İl Özel İdaresinde yukarıda belirtilen tarihler arasında çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin tespiti ile bu süreler içinde yatırılmayan primlerin davalı kurum tarafından yatırılmasına, müvekkilimin bu hizmetlerinin diğer hizmetleri ile birleştirilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ederim.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Mardin 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 22.05.2014 gün ve E:2011/714, K:2014/266 sayı ile özetle; “… kamu personeli olduğu iddia edilen davacının 5510 sayılı Kanunun geçici 4.maddesi uyarınca 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre hizmetinin tespiti gerekmektedir, idarenin kamu görevlisi sayılan personeli ile arasındaki ilişki idare hukuku ilkelerine dayanan ve idare hukuku ilkeleri ile düzenlenen bir kamu hukuku ilişkisidir. Eldeki hizmet tespiti isteğinde de taraflar arasında bu kamu hukuku ilişkisinin göz önüne alınması gerekmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-c.maddesinde ve idari sözleşmeden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaların idari dava olduğu belirtilmiştir. O halde eldeki uyuşmazlık bakımından davanın çözüm veri idari yargıdır.” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.
İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 10.Hukuk Dairesi 29.01.2015 gün ve E:2014/24854, 2015/1150 sayılı ilamı ile özetle hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.
Mardin İdare Mahkemesi: 20.04.2015 gün ve E:2015/879 sayı ile özetle; “… davacının isteminin kanuni dayanağının oluşturan 5510 sayılı Kanunun 101 "inci maddesinde ise açıkça; "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." hükmü düzenleme altına alınmıştır.
Bu durum karşısında; davacı tarafından, "Mardin Toprak ve İskan Müdürlüğü emrinde 1972 ve 1978 yılları arasında çalıştığı döneme ait hizmet sürelerinin tespiti ile sigorta hizmetlerinden faydalandırılmasına karar verilmesi" istemiyle açılan iş bu davanın görüm ve çözümünün adli yargı mercilerine ait olduğu sonucuna ulaşılmıştır.” şeklindeki gerekçesiyle davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek, 2247 sayılı Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 1.6.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu,idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacının, 1972 ile 1978 (1972 ve 1978 yılları da dahil) yılları arasında eski adıyla Mardin Toprak ve Iskan Müdürlüğü, yeni adıyla Mardin Büyükşehir Belediyesi emrinde sigortalı olarak çalıştığı, aradan geçen zamandan sonra emeklilik işlemleri ile ilgili olarak SGK"ya müracaat ettiğinde emeklilik süresinin dolmadığı bilgisinin tarafına iletildiği, bunun üzerine Mardin Büyükşehir Belediyesine yazılı olarak başvuru yaparak mağduriyetinin giderilmesini istemesine karşın davalı idarece tarafına ait özlük dosyasına rastlanılamadığı ve hizmetine ilişkin çalışma süresinin tespit edilemediğinin bildirilmesi üzerine; 1972-1978 tarihleri arasında davalı kurumda çalıştığının tespiti, sigorta başlangıç tarihinin tespiti, bu süreler içerisinde yatırılmayan primlerin davalı kurum tarafından yatırılması ve bu hizmetlerin diğer hizmetleri ile birleştirilmesine karar verilmesi istemiyle uyuşmazlığa konu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyalar kapsamında yapılan incelemede; davacının Mardin Toprak ve İskan Müdürlüğü emrinde yardımcı hizmetler sınıfında jalonco kadrosunda odacı olarak çalıştığı, bu durumun Mart 1977 – Şubat 1978 tarihleri arasındaki aylık ödeme bordrolarında görüldüğü, ayrıca davacının kademe ilerlemesine ilişkin 15.02.1977 onay tarihli Personel Hareketleri Onayında davacının 657/1327 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 64.maddesindeki koşullara sahip olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 inci ve Geçici 4 üncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir. Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”
Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.
Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.
Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları ve tam yargı davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce Mardin Toprak ve İskan Müdürlüğü (İl Özel İdaresi) emrinde yardımcı hizmetler sınıfında jaloncu kadrosunda odacı olarak çalışmış olan davacı tarafından, 1972-1978 tarihleri arasında bu kurumda çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin tespiti ile bu süreler içinde yatırılmayan primlerin davalı kurum tarafından yatırılmasına, davacının bu hizmetlerinin diğer hizmetleri ile birleştirilmesine, karar verilmesi istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Mardin İdare Mahkemesi’nin başvurusunun reddi gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mardin İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 1.6.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |