17. Hukuk Dairesi 2016/6314 E. , 2016/6438 K.
"İçtihat Metni"Davacı Güvence Hesabı ile davalılar ....arasındaki tazminat davası hakkında Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08/02/2013 gün ve 2010/64-2013/112 esas-karar sayılı hükmün Dairenin 2.12.2015 gün ve 2013/19225-2015/13162 esas-karar sayılı kararı ile red-onanmasına karar verilmiş olup, süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
1-Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 2.12.2015 gün ve 2013/19225-2015/13162 esas-karar sayılı kararı ile davacı vekili yönünden temyiz dilekçesinin reddi davalılar yönünden onanmasına karar verilmiş ise de; davacı vekilince talep edilen karar düzeltme incelemesinde;
Dairemizce; davacı vekilinin temyizi süresinde olmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Oysa ki, yapılan incelemede; davacı vekiline gerekçeli karar tebliğ edilmemiş, davalılar vekilin temyiz dilekçesi tebliğ edilmiştir.
O halde, yukarıda açıklandığı üzere davacı vekilinin karar düzeltme isteği bu yönden yerinde görülerek, Dairemizin anılan temyiz dilekçesinin reddi-onama ilamının 1. bendinin ortadan kaldırılmasına,
2-Dava, Güvence Hesabı tarafından trafik sigortası bulunmayan aracın neden olduğu kaza sonrasında zarar gören kişiye ödenen tazminatın, rücuan tahsili istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesi “B. Ret; I. Ret beyanı; 1. Ret hakkı” başlığı ile düzenlenmiştir. Birinci fıkrası “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmünü içermektedir. Burada kayıtsız, şartsız red yani hakiki red düzenlenmiştir. İkinci fıkrası “Ölümü halinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmünü amirdir.
Bir çok yargı kararlarında ve ilmi görüşlerde bu red, hükmi red olarak isimlendirilmektedir. Türk Medeni Kanunu, “hakiki redde” süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, söz konusu “hükmi reddin” sonuç
doğurması için herhangi bir irade açıklaması, ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK. m. 599) yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla, ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır.
Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir. Somut olayda, mirasçılar icra takibine yaptıkları itirazda def’i yolunu tercih etmişlerdir. İşte bu halde mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir. Mirasın hükmen reddinin her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilebilmesi için; mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekenin aktif ve pasifinin belirlenerek, tereke pasifinin aktifinden fazla olması yanında; mirasçıların terekeye sahiplenme anlamına gelecek hukuksal bir işlemde bulunmamış olması da gereklidir.
Somut olayda; Iğdır Tapu Müdürlüğü"nün yazısına göre mirasbırakanın üzerinde tapu kaydı vardır. Buna göre; terekeye mümessil tayin edilmek üzere davacıya süre verilmeli ve terekenin M.K 605 ve devamı maddesi uyarınca iflas hükümlerine göre tasfiyesi sağlanması gerekirken, yazılı şekilde hüküm verilmiş olması doğru değil, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 2.12.2015 gün ve 2013/19225-2015/13162 esas-karar sayılı kararın 1 nolu bendinin ortadan KALDIRILMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz ve tashihi karar peşin harçlarının davacıya geri verilmesine 26/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.