Esas No: 2021/8829
Karar No: 2022/2449
Karar Tarihi: 15.02.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/8829 Esas 2022/2449 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/8829 E. , 2022/2449 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetinin itirazın reddine dair kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
K A R A R
Davacı vekili; 01/12/2016 tarihinde, müvekkilinin, yolcu olduğu araçta meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanarak %38,2 oranında kalıcı maluliyetinin oluştuğunu bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 41.000,00 TL sürekli ve 1.000,00 TL geçici iş göremezlik göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini 183.230,91TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komiyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulü ile 8.321,00 TL geçici iş göremelzik ve 174.910,00 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 183.230,91 TL bakiye tazminatın 14/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş hükme karşı davalı vekili itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, Sigorta İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasınaa göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı
Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı davacının aynı kaza ve yaralanmaya ilişkin olarak sigorta şirketine karşı, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/151 Esas sayılı dosyasından tazminat davası açtığını, yargılama sırasında tarafların dava dışı sulh olduklarını ve %11 maluliyetine göre yapılan hesaplama neticesinde 45.259,00 TL yönünden gayri kabil rücu olmak üzere davacının sigorta şirketini ibra ettiğini,belirtilen tutarın davacı vekilinin hesabına 14/02/2018 tarihinde ödendiğini,davacının alacağının kalmadığını ve Ticaret mahkemesinde görülen davanın halen derdest olduğunu dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini savunmuş, ibraname ve ödeme belgesini dosyaya sunmuştur.
İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/151E-2018/424K sayılı kararı incelendiğinde, tarafların sulh olması nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı başvuru sırasında sunduğu rapor ile davaya konu kazadan kaynaklı maluliyetinin %38,2 olduğunu, sigorta şirketinin %11 oranındaki maluliyete göre eksik ödeme yaptığını, maluliyet oranında artış meydana geldiğini beyanla işbu davayı açmıştır.
Hakem heyetince, başvurunun artan maluliyete dayanarak açıldığı ve davacının maluliyetinde artış olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kaza sonrası düzenlenen ve hükme esas alınan KTÜ Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı'nın 04/05/2018 tarihli raporunda davacının kazadan kaynaklı, pelvis kemiklerinin ürolojik ve nörolojik komlikasyonları ile birlikte kırıkları ve omuz eklem ankilozuna ilişkin maluliyetinin toplamda %38,2 olduğu rapor edilmiştir. Ancak işbu rapor kaza tarihi itibariyle yürülükte olmayan yönetmeliğe göre hazırlanmıştır. Yine, davacı davasını artan maluliyeti sebebine dayandırdığına göre her ne kadar dosyada mevcut değilse de taraf beyanlarından davalının 14/02/2018 tarihindeki ödemesine esas aldığı maluliyet oranının % 11 olduğu ,her iki maluliyet oranları bakımından fahiş fark bulunmakla birlikte, bu farklılığın maluliyet oranında zaman içinde ortaya çıkan gelişen durumdan mı kaynaklandığı konusunda yapılmış bir araştırma da yoktur. Bu haliyle rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Açıklanan vakıalar karşısında İtiraz Hakem Heyeti'nce; davalı ... şirketinden 14/02/2018 tarihindeki ödemelerine ilişkin hasar dosyasının (bilhassa hesaba esas alınan %11 oranındaki maluliyet raporunun) getirtilmesi, davaya konu kazadaki yaralanmalara ilişkin davacının kaza tarihinden sonraki dönemde gördüğü tedavilere ilişkin belgelerin (eksik varsa) tamamlatılması, anılan maluliyet raporu ile belirtilen tedavi belgelerinin toplanmasından sonra, davacının dosyaya sunduğu % 38,2 maluliyet belirleyen rapor ve davadan önce davalının ödemesine esas kabul ettiği % 11 maluliyet belirleyen rapor arasında fahiş fark bulunduğu dikkate alınarak, raporlar arasındaki bu çelişkinin farklı yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmeden mi yoksa maluliyetindeki artıştan mı kaynaklandığı hususunun netleştirilmesi için, rapor düzenleyen KTÜ Adli Tıp Ana Bilim
Dalı Başkanlığı ya da en yakın üniversite hastanesi adli tıp bölümünden kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması ve (davalı tarafından kararın temyiz edildiği gözetildiğinde usulü kazanılmış hakları korunarak)ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
3- Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu'nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 44.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Somut olayda; ön koltukta yolcu konumunda olan davacının kaza tespit tutanağına göre emniyet kemeri belirsiz olarak işaretlenmiş ise de yaralanmasının pelvis ,sakrum ve pubis kırığı şeklinde meydana geldiği anlaşılmış olup, Gürün Devlet Hastanesi'nin 02/12/2016 tarihli epikriz raporunda da trafik kazasından aracın ön koltuğundan fırladığı belirtilmiştir.Bu durumda davacının emniyet kemeri takmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
O halde belirlenen zarardan Dairemiz yerleşmiş içtihatları göz önüne alındığında %20 oranında bir indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, davacı lehine 16.944,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
21/12/2015 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan AAÜT’nin Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonunda Ücret madde 17'ye göre “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla bu Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Ancak talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine bu Tarifeye göre hesaplanan ücretin beşte birine hükmedilir. Konusu para ile ölçülemeyen işlerde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen maktu ücrete hükmedilir. Ancak talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine öngörülen maktu ücretin beşte birine hükmedilir. Sigorta Tahkim Komisyonlarınca hükmedilen vekalet ücreti, kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmüne göre Sigorta Tahkim Komisyonuna intikal eden hakem dosyalarında taraflar bakımından uygulanacak vekalet ücreti tarifesi belirlenmiştir. Ayrıca 19/01/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 29598 sayılı Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 6/son maddesine göre, takdir edilmesi gereken vekalet ücreti AAÜT’ye göre Asliye Mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'idir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 17/2. maddesinde ise "Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü
kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir" düzenlemesi yapılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; Uyuşmazlık Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 15/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.