17. Hukuk Dairesi 2014/17701 E. , 2016/6436 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulü kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalının 26/10/2011 tarihinde davacının bulunduğu askeri makam aracına çarptığını ve kaza sonucu davacının yaralandığını belirterek fazlaya ilikin hakları saklı kalmak kaydı ile davacının uğradığı maddi zararların karşılığı olarak 2.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı ... şirketi dışındaki tüm davalılardan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili ve davalı ..."ni temsilen kendisine asaleten ...; davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 500,00 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı .... ... Ltd. Şti. ve ... yönünden alacağa dava tarihinden itibaren, davalı ... şirketi yönünden 04/04/2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davalılar ... ... Ltd. Şti. ile ..."a yönelik manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 5.000,00 TL"nin 26/10/2011 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili; dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 2.000 TL maddi tazminat talep etmiş, mahkemece alınan bilirkişi raporunda aktüer hesabı yapılmıştır. Alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının zararının talep edilen miktardan daha fazla olduğu belli olmasına rağmen, mahkemece, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydı ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken fazlaya ilişkin talebin reddedilmiş olması doğru değil, bozmayı gerektirmiştir.
3-Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali TBK m. 54"te özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu"nun 54. maddesinde belirtilen “ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” deyimi çok geniş kapsamlıdır. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Bu bakımdan zarara uğrayanın işlerini görememesi nedeniyle tutmak zorunda kaldığı yardımcı ya da hastabakıcı için ödemek zorunda kaldığı giderleri de isteyebilir. Ayrıca tedavi için yapılan ulaşım giderlerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafından bakıcı masrafı olarak 800,00.-TL"den 6 ay olmak üzere 4800 TL üzerinden bir bakıcı ile sözleşme yapıldığı ayrıca fizyoterapist gideri olarak 100 TL üzerinden 16 saat boyunca 6 ay süre ile bir fizyoterapist ile sözleşme yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, talep edilen bahse konu zarar kalemleri için bu talepler yönünden ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Olayın niteliği gereği bütün giderlerin belgelendirilmesi olağan hayat tecrübelerine aykırıdır. Bu konuda TBK 54. maddesi yol gösterici nitelikte olup aynı zamanda zararın gerçek miktarını belirleyecek olan hakime de bir görev yüklemektedir.
Somut olayda; davacının 2 ay süre ile %100 malul oranında geçici işgöremezlik durumu sabittir. Davacı yararına %100 malul sayıldığı geçici iş göremezlik dönemi için bakıcı giderleri belirlenerek ve mahkemece bilirkişi raporu alınıp ne kadar süre ile fizik tedavi ihtiyacı olduğu belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
4- 6098 sayılı BK. md. 56, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2-3-4 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.