Esas No: 2021/16925
Karar No: 2022/2548
Karar Tarihi: 15.02.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/16925 Esas 2022/2548 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/16925 E. , 2022/2548 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili ile davalılar ... ve Tasfiye Halinde ... Yapı ve Kuyumculuk San. Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından talep edilmiş; davalılar vekilince duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 09/02/2022 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu şirket hakkında takipler yaptıklarını, takiplerin semeresiz kaldığını, borçluların mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazı 31/08/2012 tarihinde diğer davalı ...’e devrettiklerini, üçüncü kişinin borçlu şirket yetkilisinin kardeşi ...'nun kayınpederi olduğunu belirterek, davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı borçlu şirket vekili, satış aşamasında şirket hakkında takip yapılmadığını, kötüniyetin sözkonusu olmadığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dahili davalı vekilleri, dava konusu taşınmazı, müvekkillerinin 28/11/2012 tarihinde emlakçı kanalıyla hiç tanımadıkları ...'den satın aldıklarını, müvekkilleri ile diğer müvekkili ... Lojistik Turizm şirketi ile kat karşılığı inşaat yapılması hususunda anlaştıklarını, kat mülkiyeti tesis edilip bina beş bağımsız bölüm haline getirildikten sonra 12/11/2013 tarihinde bir dairenin ...'e satıldığını, tapuya satış için gidildiğinde tedbir konulduğunu öğrendiklerini, müvekkillerinin taşınmazı dava açılmadan önce satın aldıklarını belirtmiştir.
İlk derece mahkemesince, borçlu ile davalı üçüncü kişi ... arasındaki satış da bedel farkı olduğu, taşınmazın satın alındıktan kısa bir süre sonra anılan davalı tarafından yeniden satılması ve bedelin ödendiğine ilişkin herhangi bir belge sunulmaması birlikte değerlendirildiğinde yapılan satışın muvazaalı olduğu ve davalının takip dosyasındaki borçlunun mali durumunu bildiği kanaati ile davalı ... yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden dinlenen tanık anlatımları ve yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi,
gözetildiğinde satışın gerçek olduğu gerekçesiyle diğer davalılar yönünden davanın reddine, 228.545,79 TL nin davalı ... tahsiline karar verilmiş, karar davacı alacaklı vekili, davalı borçlu şirket ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davacı alacaklı vekili, davalı borçlu şirket ve davalı ... vekilinin istinaf taleplerini esastan reddetmiş, karar davacı alacaklı vekili, davalı borçlu şirket ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK'nun 277 maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı borçlu şirket ve davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2.İİK’nun 282. maddesi hükmü gereğince tasarrufun iptali davalarında, davalı olarak borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Bu nedenlerle davanın kabulü halinde yargılama giderlerinden davalı borçlu ve üçüncü kişi birlikte sorumlu olmaları gerekirken mahkemece yargılama giderinden sadece davalı ...’in sorumlu tutulması isabetli olmamıştır.
3.İİK’nın 283/2.maddesi gereğince davanın bedele dönüşmesi halinde üçüncü kişinin sorumlu olduğu tazminat miktarı, dava konusu şeyin elinden çıkardığı tarihteki değeri kadar alacak ve ferileri ile sınırlıdır. Somut olayda taşınmazın satış tarihindeki değeri 450.000,00 TL olduğundan bu miktar ile ve alacak ve ferileri ile sınırlı olarak sorumlu olması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Ne varki,bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 Sayılı HMK'nin 370/2 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı borçlu şirket ve davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 2.bendindeki " 228.545,79 TL “ibaresinin silinerek “450.000,00 TL yi geçmemek üzere” "ibaresinin yazılmasına yine 3.bende “ davalılardan ...'den” ibaresinden sonra gelmek üzere “davalı borçlu şirketten” ibaresinin eklenmesine, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının ilk derece Mahkemesine, dairemiz karar örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesine gönderilmesine ve 3.815,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 11.708,97 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılar ... ve Tasfiye Halinde ... Yapı ve Kuyumculuk San. Tic. Ltd. Şti.'den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.