Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ...ada ..parsel B.Blok ..nolu bağımsız bölümün 1/6 pay maliki iken, davalı kardeşi M..i 25.7.2003 tarihinde azletmesine ve bu yönde davalı idareye bildirimde bulunmasına rağmen, M...in temsile yetkili olmadığı halde kötüniyetli ve danışıklı olarak kayınbiraderi olan davalı A..."e anılan payın "satış" şeklinde temlik ettiğini ve davalı idarece yapılan bu işlem nedeniyle zarar gördüğünü, ileri sürüp; satışın iptali ve tapu kayıtlarının eski hale getirilmesini istemiştir.
Davalı idare vekili; tapu sicil müdürlüğü"nün hükmi şahsiyetinin bulunmadığını ve taraf sıfatının olmadığını belirtip, husumet nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar, davaya yanıt vermemişlerdir.
Mahkemece, azilnameye rağmen yetkisiz vekil tarafından ve davalı idarenin kusurlu davranışı ile gerçekleştirilen satış işleminin geçersiz olduğundan davanın kabulüne karar verildiği, ancak davalı A..in yargılama sırasında çekişmeli taşınmazdaki payını üçüncü kişiye temlik ettiğinin gerekçesi karar yazılırken görüldüğü ve gerekçeli kararın kısa karara aykırı olmayacağından kısa karara uygun hüküm kurulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı A..A..vekili ile davalı idare vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu ..ada ..parsel B.Blok ... nolu bağımsız bölümün 1/6 payı davacı adına kayıtlı iken, davacının 20.5.1997 tarihinde verdiği vekaletnameye istinaden davalı kardeşi M.. tarafından diğer davalı A...e 9.1.2004 tarihinde ve satış suretiyle temlik edildiği, davalı A...in de yargılama sırasında çekişmeli payı 15.9.2005 tarihli satış akdiyle dava dışı M.. T.. Ü..a devrettiği ve halen adı geçen adına kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmasınında doğal bir sonucudur.Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, HUMK."nun 186.maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta, dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında da devam edeceği sorulmalı, sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
Hal böyle olunca, değinilen ilkeler çerçevesinde usuli işlemlerin ikmal edilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalı A... ile davalı idarenin temyiz istemleri yerindedir.Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince,BOZULMASINA, sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadğına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.