Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları M....G... adına tapuda kayıtlı bulunan .. parsel sayılı taşınmazdaki yapıyı davalının haksız olarak kullandığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, davaya konu edilen evi kendisinin yaptırdığını, davacıların haklarının bulunmadığını,kendisine ait olduğu için kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin hapis hakkı tanınmak koşuluyla kabulüne, ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; özellikle davalının çekişmeli taşınmazı çap maliklerinin onayı ile uzun süreden beri kullandığı anlaşıldığından ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacıların, öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, mahkemece taşınmaz üzerinde bulunan binada davalının kullandığı bölümün onun tarafından yapılmış olduğu gerekçesiyle, hapis hakkı tanınmak lsuretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiş olması da kural olarak doğrudur. Diğer yandan binadaki dava davalı tarafından yapılmış olduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanununun 994.maddesinde "iyiniyetli zilyet geri vermeyi isteyen kimseden o şey için yapmış olduğu zorunlu ve faydalı giderleri tazmin etmesini isteyebilir, bu tazminat kendisine ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Oysa, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda binanın çekişme konusu bölümünün değeri belirtilmiş, yasada ön görülen zorunlu ve faydalı masraflara yer verilmemiştir. Kaldı ki, hapis hakkının konusu da esasen zaruri ve faydalı masraflar olup, bina değeri değildir.
O halde, mahkemece davalının kullandığı çekişme konusu bölümün keşifteki değeri üzerinden hapis hakkı tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.
Öyleyse, davacının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.5.2007 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY YAZISI-
Dosya içeriğine, toplanan delillere göre çoğunluk karında da vurgulandığı gibi davacının muvafakatı ile kullandığı, ancak davanın açılması ile muvafakatın geri alındığı, bu nedenle ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiş olması kural olarak doğrudur.
Getirtilen kayıt örneklerinden dava konusu taşınmazın davacıların murisi adına tapuda kayıtlı olduğu, davalının kayda dayalı bir hakkının bulunmadığı görülmektedir.
Davalının, daha önce açmış olduğu muhdesatın tesbiti ve adına tesciline ilişkin dava 7.Hukuk Dairesinin " eda davası açılacak hallerde, tesbit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Bu kez, eldeki davanın davacıları, davalı aleyhine elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği ile eldeki davayı açmışlar. Davalı savunmasında evi kendisinin yaptığını, davanın yersiz olduğunu savunmuştur.
Yapılan keşifte bilirkişi ve tanık beyanlarından edinilen bilgiye göre dava konusu evi müstakilen davalının yapmadığı, davalının askerden döndükten sonra oturması için bütün ailenin bir araya gelerek ortaklaşa yaptığı ve davalı A...nin oturmasına muvafakat ettikleri anlaşılmaktadır.
Mahkemece, hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiştir.
Kural olarak tapulu taşınmazların Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanununun 213, Tapu Kanununun 26.maddesine göre harici satışları geçersizdir. Ancak, taşınmazın haricen satılıp bedelinin ödenmiş olması halinde, yani taşınmaz alanına teslim edilmiş, bedeli de satana ödenmiş olmasına karşın akitlerden biri sözleşmeden cayarsa sözleşme geçersiz hale gelir. Bu durumda, her iki tarafın da verdiğini geri isteme hakkı doğar.Taraflardan biri yükümlülüğünü yerine getirmemiş ise diğer tarafı ifaya zorlayamaz.
Bu bağlamda, gayrimenkulün bedelini alıpta gayrimenkulü iade etmeyen tarafın, diğer tarafı gayrimenkulü ifaye zorlayamayacağı gibi intifadan da men edemez. Bu gibi hallerde para iade edilinceye kadar haricen satın alanın taşınmaz üzerinde hapis hakkının devam edeceği 10.7.1940 T. 1939/2-1940/77 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile kabul edilmiştir.
Ne varki, somut olayda böyle bir harici satış söz konusu değildir.
Öte yandan, Medeni Kanunun 994.maddesi iyiniyetli zilyede yaptığı faydalı ve zorunlu giderler için şeyi geri vermekten kaçınabileceğine yer vermektedir. Hapis hakkı ile geri vermekten kaçınma hakkı hukuki yapıları, mahiyetleri ve doğuracağı sonuçları itibariyle farklılık arzederler.
Esasen tapulu taşınmazlar üzerinde kanunda yazılı haller dışında zilyetliğin geçersiz olacağı kuşkusuzdur. Koşulların varlığı halinde Medeni Kanunun 724.maddesindeki haklar ile sürülebileceği gibi varsa katkı payının ayrı bir davaya konu edilebileceği de mümkündür.
Açıklanan sebeplerden dolayı, hapis hakkı tanınmaksızın elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiği görüşü ile sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.