Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/3841
Karar No: 2007/5167

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/3841 Esas 2007/5167 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2007/3841 E.  ,  2007/5167 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ENEZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 01/11/2006
    NUMARASI : 2006/38-214

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, mirasbırakanlarından kalan taşınmazların adlarına intikali için dava takipçisine sınırlı yetkili bir vekalet vermek istediklerini, ancak davalı R....ın rızai taksim ve satış yetkisini de içeren bir vekalet hazırlatıp kendilerini yalnız intikal için vekalet verdiklerine inandırarak hile ile vekaleti imzalamalarını sağladığını, daha sonra bu vekaletname ile çekişme konusu taşınmazların davalı R..’a satıldığını, davalının kandırmaya yönelik beyanlarla iradelerini sakatladığını, amaçlarının rızai taksim ya da satış olmadığını, bu yönde bir talimatları bulunmadığını, temsil yetkisini aşan ve kötüye kullanan vekilin satıştan kendilerini haberdar etmediği gibi satış sebebiyle para da ödemediğini, davalı Ramadan’ın dava konusu .. parsel sayılı taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı Ş...’e devrettiğini ileri sürüp .. parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile önceki halleri ile tapuya tescilini istemişlerdir.
    Davalı R...davacıların satış yetkisini de içeren vekaletnameyi kendi özgür irade ve istekleri doğrultusunda düzenlettirerek noter huzurunda imzaladıklarını,geçerli vekalet ile tapuda işlem yapıldığını, hile iddiasının zamanaşımına uğradığını, davalı Ş.. tapu kaydına güvenerek ...no’lu parseli iyiniyetle satın aldığını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
    Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, “ iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken BK 126. md.de öngörülen zamanaşımı süresine tabi olduğundan bahisle davanın reddinin doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilerek gereği görüşülüp düşünüldü.
                                                                                                    -KARAR-
    Dava, vekaletin hile ile alındığı ve kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, mahkemece önceden kurulan davanın zamanaşımı sebebiyle reddine dair kararının temyizi üzerine Dairece, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiğine değinilerek bozulduğu, mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle bu defa sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olduğu görülmektedir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanları R... oğlu T.. D..."nin 1994 yılında, T.. oğlu T.. Di..nin ise 1996 yılında ölümü ile çekişme konusu taşınmazların mirasçılarına kaldığı, her iki miras bırakanın davalı dışındaki tüm mirasçılarının E..Noterliğinde düzenlenen 23.7.1997 tarih 585 yevmiye nolu vekaletname ile dava takipcisi E..T...na intikal taksim ve satışı da kapsayacak şekilde geniş yetki verdikleri bu vekaletnameye dayanarak davacılar ve diğer miresçılar adına hareket eden vekil ile bizzat hareket eden davalının 14.1.1997 tarihinde R.. oğlu T..D..i adına kayıtlı iken mirasçılarına kalan ve dava konusu edilen ....ve ..parsel sayılı taşınmazları elbirliği mülkiyetinden paylı mülkiyete çevirip adlarına intikali sağlandıktan sonra bedel farkı gözetmeksizin taksime tabi tutarak .. nolu parsellerin tamamının müstakilen davalı R.....parselin 1/8 "er paylarla davacılar ve diğer mirasçılara intikalini sağladıkları, bundan sonra aynı tarihte davacıların ve diğer mirasçıların ..parsel sayılı taşınmazdaki paylarının vekil tarafından davalıya satış yoluyla temlik edildiği, davalının da 25.5.2004 tarihinde diğer davalı Ş..... satarak devrettiği, davacıların vekili ile davalının yine 14.1.1997 tarihinde bu kez T...oğlu T... D..."den kalan ve dava konusu edilen ..ve ...parsel sayılı taşınmazların mirasçılara intikalini sağladıktan sonra taksim sonucu ..parselin müstakilen davalı R.."a ..parselin 1/5"şer paylarla davacılar ve dava dışı N..adına tescil edildiği ve yine aynı tarihte davacıların ve dava dışı kişinin paylarının vekil tarafından davalıya satıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere;Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Nevarki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; vekil olan E...un yargılama aşamasında gerek R... oğlu T.."den, gerekse T..oğlu T..."den intikal eden taşınmazları ve bazı taşınmazlardaki paylarıda satış suretiyle davalı R.... temlik ettiğini, ancak davalıdan satış bedeli olarak herhangi bir bedel tahsil etmediği gibi, davacılara da satıştan kaynaklanan bir bedel ödemediğini bildirmiştir.Öte yandan aynı vekaletname kullanılmak suretiyle davacıların aynı yerde bulunan tüm taşınmazdaki haklarını davalı kardeşlerine aynı anda intikal ettirilmesinin hayatın olagan akışına uygun düştüğü söylenemez.
    Anılan bu olgular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde ve özellikle vekilen beyanı karşısında yapılan temliklerin vekalet görevini kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir kabulüyle hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi