9. Ceza Dairesi 2020/2806 E. , 2020/2294 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapma, bedelsiz senedi kullanma
Hüküm : Beraat-red
Sanıkların tefecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davalarında, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A)Sanıklar hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklara yüklenen bedelsiz senedi kullanma suçundan CMK"nın 237. maddesine göre doğrudan zarar görmeyen Hazinenin bu suçtan açılan kamu davasına katılma hakkı olmadığı ve bu itibarla söz konusu suçtan kurulan hükümleri temyiz yetkisi bulunmadığından 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca katılan ... vekilinin temyiz isteminin REDDİNE,
B)Sanıklar hakkında tefecilik suçundan kurulan red hükmüne yönelik katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklar hakkında 2008-2009 yıllarında müştekiler ..., ..., ..., ..., ...’a karşı gerçekleştirilen tefecilik eylemlerinden dolayı Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/60 E., 2013/157 K.sayılı kararıyla hüküm verildiği gerekçesiyle red hükmü kurulmuş ise de;
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118 Esas, 2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağı, bu bağlamda TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel sanık hakkında dava konusu olsun ya da olmasın tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması icap ettiği nazara alındığında; UYAP kayıtlarına göre, sanık hakkında aynı suçtan açılmış Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/60 Esas sırasında kayıtlı kamu davasının açıldığının anlaşılması karşısında, anılan davanın akıbetinin araştırılması, derdest ise davaların birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneğinin getirtilerek incelenmesi sonrasında, suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının ve mükerrer dava olup olmadığının saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde, TCK"nın 3/1 ve 61. maddeleri de nazara alınarak, TCK"nın 241. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyasından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi halinde ise ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
C) Sanıklar hakkında müşteki ...’a karşı tefecilik suçunun işlendiği sabit olmadığı gerekçesiyle kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Müşteki ...’ın kolluk beyanında senedin düzenlenme günü olan 22/05/2012 tarihinde sanık ...’ın iş yerine gelerek kendisine ödünç para verdiğini, toplamda 5000 TL aldığı ödünç paraya karşılık 8000 TL lik senedi imzaladığını beyan ettiği göz önüne alındığında suçun tüm yasal unsurları ile sübut bulduğunun anlaşılması karşısında; sanıkların tefecilik suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,
Kabule göre de,
Gerekçeli kararda hatalı olarak gösterilen suç tarihinin müşteki ...’ın beyanlarıyla tespit edilen ödünç paranın verilme tarihi olan 22/05/2012 olarak gösterilmemesi,
Yasaya aykırı, katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.