14. Hukuk Dairesi 2014/1618 E. , 2014/5606 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-karşı davalı vekili tarafından, davalı-karşı davacı aleyhine 08.09.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi davalı-karşı davacı ... tarafından davacı-karşı davalı ... aleyhine 23.09.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen 28.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava temliken tescil, karşı dava elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir.
Mahkemece, temliken tescile ilişkin asıl davanın reddine, karşı davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, asıl dava davacısı karşı dava davalısı ... vekili temyiz etmiştir.
TMK"nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK"nın722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
Malzeme sahibinin TMK"nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır;
TMK"nın 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK"nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
b) İkinci koşul ise yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır.
c) Üçüncü koşul, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Bu tür davalarda sübjektif koşulun gerçekleşmemesi halinde diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmadan davanın reddi gerekir. Davaya konu olayda da davacının iyiniyetli olduğu kanıtlanamadığından mahkemece asıl davanın sübjektif şartın oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken yalnızca ifrazın mümkün olmaması sebebiyle ret kararı verilmesi doğru görülmemiş ise de davanın reddine ilişkin karar sonucu itibari ile doğru olduğundan hükmün HUMK’nın 438/son maddesi gereğince gerekçesinin düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriği ile yukarıda yazılan gerekçeye göre davacı karşı davalı ... vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile sonuç bakımından usul ve yasaya uygun hükmün GEREKÇESİ DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 30.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.