17. Hukuk Dairesi 2016/8168 E. , 2016/6372 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin 16/01/2014 tarihinde vefat ettiğini, vefat etmeden önce ...nden 08/11/2013 tarihinde 26.000,00 TL tutarlı 60 ay vadeli tüketici kredisi kullandığını, kredi sözleşmesinin yapılması sırasında murisin hayat sigortası poliçesi yaptırdığını, murisin vefat etmesinden sonra davalı sigorta şirketine başvurduklarını ancak sigorta şirketinin haksız bir şekilde olumsuz cevap verdiğini, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak 26.000,00 TL"lik hayat poliçesi teminatının davalı sigorta şirketinden alınarak müvekkillerine verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, hayat poliçelerinin mal ve zarar sigortası olmayıp meblağ sigortası olması nedeniyle poliçe teminat rakamının baştan beri belli olduğunu, kısmi dava açılamayacağını, davacıların husumet ehliyetinin olmadığını, sigorta sözleşmesinin kurulması sırasında murisin doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini bu nedenle teminat ödeme yükümlülüklerinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; dava konusu uyuşmazlığın tüketici işleminden kaynaklanması nedeni ile mahkemenin görevli olmadığından HMK"nın 114/c maddesi gereğince dava şartlarından olan mahkemenin görevli olması koşulu gerçekleşmediğinden davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, davaya bakmaya Ankara Tüketici Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tüketici kredisi nedeni ile hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
05.05.2014 dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 4. maddesinde, her iki tarafın da
ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun"un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK"nın 73.maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun"un 83.maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Ancak somut olayda; dava tarihi 05/05/2014 tarihinde 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un ilgili maddeleri yürürlükte değildir.
O halde dava tarihi itibari ile yürürlükte olmayan kanun maddesinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı gözetildiğinde somut olayda davanın görülmesinde ticaret mahkemeleri görevlidir. Mahkemenin dayandığı gerekçe kanunun yürürlük tarihinin 28/05/2014 olduğu gözetildiğinde yerinde değildir. Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçeyle görevsizlik kararı verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 25.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.