8. Ceza Dairesi 2016/9974 E. , 2016/11563 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması
HÜKÜM : Beraat
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanık ..."ın üzerine atılı banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun oluştuğu gözetilmeden mahkumiyeti yerine yazılı biçimde beraatine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.12.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık ... hakkında, banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçundan TCK.nun 245/1. maddesinden cezalandırılması için dava açılmıştır.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda sanığın, beraatine karar verilmiştir.
Mahkemenin beraate ilişkin kararı, süresi içerisinde Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir.
Banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçundan kurulan hükmün, Cumhuriyet Savcısı tarafından temyizi üzerine sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin kararı yerinde değildir. Şöyle ki;
Sanık ... mahkemedeki savunmasında özetle, mağdur ...’un kız arkadaşı olduğunu, Pınar’a önceden birçok kez para gönderdiğini, olay tarihinde askerden izne geldiğini, Pınar’ın parasının olmadığını, babasına ait kredi kartını kullanabileceğini söyleyerek kendisine verdiğini, suça konu harcamaları Pınar’ın bilgisi ve rızası ile yaptığını, Pınar’la ATM’ye gidip nakit çekmek istediklerini ancak nakit alamadıkları için kredi kartını bu şekilde kullandığını, mahkemece istenilmesi halinde Pınar’a gönderdiği dekontları mahkemeye ibraz edebileceğini söylemiştir.
Mağdur ... aşamalardaki beyanlarında özetle, sanığın erkek arkadaşı olduğunu, babasına ait kredi kartını kendisinin teslim aldığını ve iptal ettirmek için 08.02.2013 tarihinde ATM’ye sanıkla birlikte gittiklerini ancak şifreyi bilmemesi nedeniyle iptal ettiremediğini, kartı cebine koyarak ayrıldıklarını, ertesi gün kartın olmadığını anlayınca müşteri hizmetlerini arayarak kartı iptal ettirdiğini, sanığın kendisinden habersiz olarak kartı almış olabileceğini, 20 Şubat 2013’de babasının Bankaya gidip sorması üzerine aynı tarihte Karakola giderek şikayetçi olduklarını söylemiştir.
Müşteki ... aşamalardaki beyanlarında özetle, Kredi kartı için Garanti Bankasına yapmış olduğu başvuru sonuçu kartın gelmemesi üzerine 20.02.2013 günü bankaya gittiğinde karttan 1.207,00 TL çekildiğini ve kızının kartı iptal ettirdiğini öğrendiğini söylemiştir.
Mağdur ...’un kartı iptal ettirmek için Banka ile yapmış olduğu telefon görüşmesi çözümlerinde, kartı çaldırdığı yönünde beyanda bulunmadığı, kartı kaybettiğini söylediği anlaşılmaktadır.
08.02.2013 tarihli banka ATM’siyle ilgili gelen kayıtlarda, kartın iptali ile ilgili işlem yapıldığına ilişkin bilgi bulunmamaktadır.
Dosyada başkacada delil bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 04/04/2006 tarih, 2006/3-35 E, 2006/97 K sayılı ilamında ve birçok ilamında da belirtildiği üzere “… ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır.”
Tüm bu anlatılanlar, dosya kapsamı, sanık ...’ın mahkemedeki savunmasında suça konu kartı kendisine daha önceden para gönderdiği mağdur ...’ın parasının olmadığını, babasına ait kredi kartını kullanabileceğini söyleyerek kendisine verdiğini, suça konu harcamaları...’ın bilgisi ve rızası ile yaptığını, ...’la ATM’ye gidip nakit çekmek istediklerini ancak nakit alamadıkları için kredi kartını bu şekilde kullandığını söylemesi, ...’ın bu ifadeyi kısmen doğrulayan beyanları, yine ...’ın kartı iptal ettirmek için yaptığı telefon görüşmesinde kartı kaybettini söylemesi, ATM ile ilgili gelen kayıtlar, harcamalara ilişkin slipleri sanığın imzalamış olması, mağdur ...’ın harcamaları 09.02.2013 tarihinde telefonda öğrenmesine karşın babasının bankaya giderek 20.02.2013 günü kartın kızı tarafından iptal ettirdiğini öğrendiği tarihe kadar şikayetçi olmaması, dosyada başkaca delilin bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde, sanığın müsnet suçtan cezalandırılması için ...’ın kendi içinde çelişen soyut beyanı dışında savunmasının aksine somut, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi ile şüpheden sanık yararlanır ilkesi birlikte değerlendirildiğinde mahkemenin beraate ilişkin kararının onanması yerine, yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğinden yerel mahkemenin kararının bozulmasına ilişkin sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 19.12.2016