17. Hukuk Dairesi 2019/1832 E. , 2020/5559 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; davalı borçlu ...’a ait gayrımenkulün amme alacağının ödenmesini engellemek amacı ile muvazaalı işlem ile adına kayıtlı gayrımenkulün kardeşi olan davalı ...’ya devredilmesi nedeni ile dava konusu tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların görülebilmesi içinde borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Öte yandan 6183 sayılı Yasa’nın 28/2 maddesine göre kendi verdiği malın akdin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir. Yine aynı yasanın 30.maddesine göre de kamu alacaklarının bir kısmını veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlu tarafından bir taraflı tasarruflar ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarrufların tarihleri ne olursa olsun geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda; mahkemece borçlu ... ile ..."nun kardeş oldukları, dava konusu taşınmaz ile birlikte yine konut niteliğindeki bir taşınmazın murislerinden iki davalıya intikal ettiği, davalıların kendi aralarında anlaşarak taşınmazlardan birinin ..."ya, birisinin de ..."ya intikali şekli ile mirası pay ettikleri, davalı borçlunun kendisine intikal eden evde otururken diğer davalı kardeşininde kendisine düşen konutta oturmaya devam ettikleri, ancak davalı borçluya kalan evde balkondan bir çocuğun düşüp ölmesinden sonra borçlunun bu evini satarak buradan aldığı para ile başka yerden ev aldığı, davalı kız kardeşinin oturduğu evdeki hissesini de kız kardeşine devrettiği, yapılan işlemin aslında mirasın taksimi olduğu, ortada davacının iddia ettiği gibi alacaklıdan mal kaçırmak için bir devir işleminin olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmişse de dosya kapsamı ve içeriğine göre varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Davalı borçlunun 2009-2010-2011 vergilendirme döneminden kaynaklı borcu bulunduğu, davalı borçlu aleyhine takip yapılıp takibin kesinleştiği, haciz varakalarının düzenlendiği, dava konusu gayrımenkulün söz konusu borcun doğumundan sonra 07.12.2011 de davalı ...’a düşük bedel ile devredildiği anlaşılmıştır.
Dosyada dinlenen davalı tanık beyanlarında dava dışı muris annenin vefatı ile dava konusu gayrımenkulün ve dava dışı başka bir gayrımenkulün davalılara intikal ettiği, murisin iradesi doğrultusunda gayrımenkullerin kendi aralarında pay edildiği beyan edilmişse de; davalı borçlu ile davalı 3. kişi olan ... kardeş olup, davalı ... davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olup, davalılar arasında düzenlenmiş geçerli bir taksim sözleşmesi, miras sözleşmesi gereği dava konusu gayrımenkulün ve dava dışı gayrımenkulün kardeşler arasında paylaşılmasına dair herhangi bir karar olmadığı gibi, dava dışı diğer gayrımenkulün 16.05.2007 de davalılar adına intikal ettirildiği gün, davalılar tarafından dava dışı başka bir şahsa devrinin yapıldığı, dava konusu gayrımenkulün ise davacının alacağının doğum tarihinden sonra 07.12.2011 de davalı ...’a devredilmiş olduğu, devir tarihine kadar dava dışı anne üzerinde kayıtlı olduğu, dava dışı gayrımenkulün intikal ettirildiği gün davalılarca başka bir şahsa devredilip dava konusu gayrımenkulün ise 4 yıl sonra davalı
... adına tescilinin yapılmış olması, davalılar arasında geçerli bir miras taksim sözleşmesi olduğunun ispat edilememiş olmasına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece bu maddi ve hukuksal olgular irdelenmeksizin yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 492 Sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davacıdan harç alınmamasına 14/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.