Hukuk Genel Kurulu 2017/1777 E. , 2021/430 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 4. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin asıl işveren davalı ... Başkanlığına ait işyerinde, davalı alt işveren işçisi olarak 04.01.2005-31.08.2009 tarihleri arasında boyacı ustası olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı neden bulunmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... (Belediye) vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında iş sözleşmesinin olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili arasında belirli süreli iş sözleşmelerinin düzenlendiğini, her iş sözleşmesinin süresi sona erdiğinde davacı tarafından ibraname imzalandığını, davacının kendi isteği ile işten ayrılması nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. ... 4. İş Mahkemesinin 28.06.2011 tarihli ve 2009/557 E., 2011/406 K. sayılı kararı ile; davacının yaptığı işin niteliği itibariyle iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu, 31.08.2008 tarihli ibranamede işten ayrılış nedenin istifa olarak gösterildiği, yine dosya içeriğinde fotokopisi bulunan ve davacı tarafından imzası inkâr edilmeyen belgede davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığına dair beyanının bulunduğu, davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ispat edemediği, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamadığı, yıllık izin ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. ... 4. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 04.12.2013 tarihli ve 2011/44221 E., 2013/31887 K. sayılı kararı ile; “…1-Davalıların temyiz itirazlarının;
Miktar ve Değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK. Nun 426/A maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kabulüne karar verilen toplam alacak miktarı 1.310,77 TL olup hüküm tarihi itibarıyla 1.430 .00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından davalı temyizinin REDDİNE.
2- Davacı tarafın temyiz itirazları yönünden;
Davacı işçinin verdiği tarihsiz dilekçe ve 31.08.2008 tarihli ibrada istifaen işten ayrıldığı belirtilmiş ve Mahkemece bu nedenle kıdem tazminatının reddine karar verilmiş ise de 22.09.2008 tarihinde işyerinden hesap kesim fişi alıp 23.09.2008 tarihinde Kuruma başvuran davacıya 01.10.2009 itibarıyla yaşlılık aylığı bağlandığı gözetildiğinde istifa dilekçesinin emekli olmak amacıyla verildiği sonucuna ulaşılmaktadır. Davacının kıdem tazminatı talebinin bu nedenle kabulü gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. ... 4. İş Mahkemesinin 30.09.2014 tarihli ve 2014/8 E., 2014/355 K. sayılı kararı ile; 31.08.2008 tarihli ibraname ile davacının işyerinden kendisinin ayrıldığını belirten tarihsiz belgede, davacının emeklilik nedeniyle işten ayrıldığına dair bir beyan bulunmadığı, bununla birlikte davacının 31.08.2008 tarihinden sonra 22.09.2008 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu sigortalı hesap fişi aldığını ve 22.09.2008 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumuna emeklilik için başvurduğu, davacının 31.08.2008 tarihin emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshettiğine dair somut delile rastlanılmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davacının tarihsiz dilekçede ve 31.08.2008 tarihli ibranamede yer alan işyerinden kendi isteğiyle ayrıldığına dair beyanları, işten ayrılmadan önce yaşlılık aylığına hak kazandığına ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumundan yazı alması, 22.09.2008 tarihinde davalı şirketten hesap kesim fişi alıp 23.09.2008 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurması ve davacıya 01.10.2008 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanması hususları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı işçinin işten ayrılma iradesinin emekliliğe dayandığı sonucuna ulaşılıp ulaşılamayacağı, buradan varılacak sonuca göre davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) “Yürürlükten kaldırılan hükümler” başlıklı 120. maddesi; “25.8.1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesi hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.” şeklinde düzenlenmiştir.
14. Görüldüğü üzere, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi ile 1475 sayılı İş Kanunu yürürlükten kaldırılmış, bunun tek istinasını 1475 sayılı Kanun’un kıdem tazminatına ilişkin 14. maddesinin yürürlükte bırakılması oluşturmuştur.
15. 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendine göre iş sözleşmesinin işçi tarafından “Bağlı bulundukları kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla” feshedilmesi kıdem tazminatı hakkının doğumuna yol açar. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de; “İşçinin birinci bendin 4 üncü fıkrası hükmünden faydalanabilmesi için aylık veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şarttır.”.
16. Öte yandan 4447 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin birinci fıkrasına 25.08.1999 tarihinde eklenen beş numaralı bendinde, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun (506 sayılı Kanun) 60. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanun’un geçici 81. maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle feshedilmesi hâlinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödeneceği hükme bağlanmıştır.
17. 4447 sayılı Kanun, 506 sayılı Kanun’un 60. maddesini değiştirmiş ve Kanun’un yürürlük tarihinden sonra ilk kez sigortalı olanların emeklilik yaşı ile prim ödeme gün sayılarını yükseltmişken getirdiği geçici 81. madde ile, yürürlük tarihinde sigortalı olanlar için bu koşulları aramamış, yaş ve prim ödeme gün sayısı yönünden kademeli bir geçiş öngörmüştür.
18. 1475 sayılı İş Kanunu’na eklenen bu hüküm ile 506 sayılı Kanun’un 60. ve geçici 81. (ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 28. md.) maddeleri uyarınca ağırlaştırılan emeklilik koşulları karşısında, kıdem tazminatına emeklilik nedeniyle hak kazanılmasının koşulları yumuşatılmış, işçilerin adı geçen hükümlere göre yaşlılık aylığı hakkını elde edememelerine karşın kıdem tazminatı alabilmelerine olanak tanınmıştır. Başka bir ifadeyle, işçilere 506 sayılı Kanun’un saklı tutulmuş olan geçici 81. maddesinde yer alan “yaş koşulları aranmaksızın sadece bu maddede yer alan sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayılarını tamamlamaları koşuluyla, kendi istekleri ile iş sözleşmesini feshetmeleri hâlinde de kıdem tazminatı ödeneceği hükme bağlanmıştır (Süzek, S. : İş Hukuku, 2019, s. 735).
19. 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinde, 506 sayılı Kanun’un geçici 81. maddesinin bentleri arasında ayrım öngörülmeden tamamına atıf yapılmıştır. Dolayısıyla işçiler bu maddede yer alan en az sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını doldurmaları hâlinde iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatı alabilirler. Geçici 81. maddede yaş hariç en az sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı 15 yıllık sigortalılık süresi ve 3600 gün prim ödeme koşulunun sağlanması ile (C) bendinde öngörülmüştür.
20. Somut olayda; davacının 27.08.2008 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumundan (Kurum) hizmet gün ve sayısının bildirilmesini istediği, Kurumun aynı tarihte davacının yaşlılık aylığı almaya hak kazandığını bildirdiği, sonrasında 22.09.2008 tarihinde işyerinden hesap kesim fişi alıp 23.09.2008 tarihinde Kuruma başvuran davacıya 01.10.2008 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmıştır.
21. Bununla birlikte, davacı işçinin içeriğine ve imzaya itirazının bulunmadığı tarihsiz dilekçe ile işyerinden kendi isteğiyle ayrıldığını beyan ettiği, yine davacının imzası bulunan 31.08.2008 tarihinde düzenlenen ibranamede işten ayrılış nedeninin “istifa” olarak gösterildiği görülmüştür.
22. Dosya içeriğinde bulunan tarihsiz dilekçede her ne kadar davacı fesih nedenini açıkça ifade etmemiş ise de; davacı işçinin işten ayrılmadan önce 27.08.2008 tarihinde Kurumdan yaşlılık aylığına hak kazandığına dair yazı aldığı, ardından 22.09.2008 tarihinde işyerinden hesap fişi alıp 23.09.2008 tarihinde Kuruma başvurduğu ve Kurum tarafından davacıya 01.10.2008 tarihinde yaşlılık aylığı bağlandığı dikkate alındığında, davacı işçinin işten ayrılma iradesinin emekliliğe dayandığını kabul etmek gerekir. Nitekim davalı tanıkları da davacının emekli olmak için işyerinden ayrıldığını beyan etmişlerdir.
23. Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu Aylık Bağlama Kararında işten ayrılma tarihi 31.08.2008 olarak gösterilmiş olup davacının bu tarih sonrasında başka bir işverene ait işyerinde çalışmadığı anlaşıldığından, davacı işçinin davalıya ait işyerinden ayrılmasının yaşlılık aylığının tahsisi için olduğu, dolayısıyla emeklilik nedenine dayalı olarak iş sözleşmesini feshettiği açıktır.
24. Bu durumda davacı işçinin kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilmelidir.
25. Diğer taraftan, Özel Daire bozma kararında davacıya yaşlılık aylığı bağlama tarihi “01.10.2008” yerine “01.10.2009” olarak yazılmasının maddi hataya dayalı olduğu tespit edilmiştir.
26. Hâl böyle olunca direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenler yanında yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.04.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.