17. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/3029 Karar No: 2020/5556 Karar Tarihi: 14.10.2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3029 Esas 2020/5556 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2019/3029 E. , 2020/5556 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü -K A R A R- Davacı vekili; davalı ...’ın vergi borcu bulunduğunu, borcu karşılayabilecek malvarlığının bulunmadığını, adına kayıtlı gayrımenkulü damadı olan davalı ..."ya devrettiğinin anlaşıldığını, söz konusu tasarrufun muvazaalı olduğunu beyan ederek davalılar arasındaki söz konusu tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı ..., satışın gerçek olduğunu, muvazaalı işlem olmadığını beyan ile davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece dosya kapsamı ve toplanan delillere göre muvazaalı satış yaptığı iddiasının ispat edilemediği, başlı başına taşınmaz devrinin davalıların mal kaçırma gayesini ispat etmeye yeterli olmadığı, davalıların satış işleminin sözleşme hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davalılar arasında inançlı işlemin bulunduğu, taşınmazın gerçek malikinin ... olduğu ve taraflar arasındaki amaç gerçekleşinceye kadar geçici suretle devir yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 sayılı Yasa"nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davalı borçlu tarafından karardan sonra, temyiz aşamasında dava dayanağı olan vergi borcunun yeniden yapılandırma yasası gereği ödendiği belirtilmiş, ... Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 08.05.2019 tarihli cevabı yazısında da vergi borçlarının kanun kapsamında tahsil ve tasfiye edildiği beyan edilmiştir. Bu durumda davanın konusu kalmadığından bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. Kabule göre de 136 Sayılı Avukatlık Kanununun 168. maddesinde değişiklik yapan 5904 sayılı Yasanın 35. maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmü gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti taktir edilmesi de doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 14/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.