2. Hukuk Dairesi 2020/2097 E. , 2020/3084 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından velayet ve iştirak nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında ilk derece mahkemesince, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadının tam kusurlu olduğu değerlendirmesi yapılarak kadının davasının reddi ile erkeğin davasının kabulü ile boşanmaya, ortak çocuk Sıla"nın velayetinin anneye verilmesine ve ortak çocuk yararına nafakaya karar verilmiş olup, anılan karara karşı davacı-davalı kadın tarafından her iki dava yönünden, davalı-davacı erkek tarafından ise katılma yoluyla nafaka miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm davalı-davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir.
Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re"sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir.
Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince aile mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması, mahkemece çocuk ya da çocukların bizzat dinlenerek, görüşü alınıp ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuk ya da çocukların menfaatine olacağı tespit edilerek velayet konusunda bir karar verilmesi gerekir.
Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir. Yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.
Davalı-davacı baba temyiz dilekçesinde, davacı-davalı kadının birlikte kaçtığı ve yaşadığını iddia ettiği B.K. isimli adamdan ortak çocukları ergin E.E..."ın çocuk sahibi olduğunu ve çocuğun B.K..."ın nüfusuna kaydedildiğini ve Cumhuriyet Başsavcılığı"na bu hususta başvuruda bulunduğunu belirterek velayeti anneye verilen küçük ortak çocuk ... ’ın sağlıklı bir ortamda bulunmadığından velayetinin kendisine verilmesini talep etmiştir. Davacı-davalı kadın ise temyiz dilekçesine verdiği cevabında bu talihsizliğe davalı-davacı erkeğin sevgisiz ve ilgisizliğinin sebep olduğunu belirtmiştir.
Her ne kadar yargılama sırasında velayete ilişkin sosyal inceleme raporu ve küçük ortak çocuk Sıla"nın mahkemece beyanı da alınmış ise de karardan sonra meydana gelen gelişmeler nedeniyle bu raporun ve beyanın yeterli olmadığı görülmektedir. O halde, temyiz aşamasında sunulan belgeler değerlendirilerek davalı-davacı babanın iddialarının araştırılması, yürütülen soruşturma dosyasının getirtilmesi, psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan heyete inceleme de yaptırılarak (4787 sayılı Kanun m. 5), ortak çocuğun halen nerede olduğunun, tarafların fiilen bulundukları yerin barınma ve yasama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınması, toplanılan tüm deliler birlikte değerlendirilerek ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilip, sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle ilgili bölge adliye mahkemesinin kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, davalı-davacı erkeğin iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 17.06.2020 (Çar.)