MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

DAVA : Davacı, yıllık izin, haftasonu tatili, ulusal bayram ve genel tatil, fazla mesai, iş riski sorumluluk ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin ... bünyesinde bulunan su deposunda bekçi-işçi olarak 1999 yılından beri çalıştığını, iş sözleşmesini alacaklarının sözleşme şartlarına uygun şekilde hesap edilmemesi ve ödenmemesi nedeniyle haklı sebeple feshettiğini, işten ayrılma sebebinin tamamen davalı ... yöneticilerinin istekleri doğrultusunda, müvekkilinin zorda bırakılması ve işten ayrılmaya zorlanması sebebiyle meydana geldiğini ileri sürerek, aylık ücret, yıllık ücretli izin, iş riski, sorumluluk ücreti, fazla çalışma (gece) ücreti, resmi ve bayram tatil ücreti, hafta sonu çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının tüm haklarının ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar kanuni süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
Anayasanın 141. maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve kanuni düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca kanuni unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Öte yandan, 6100 sayılı Kanun"un 297/2. maddesince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda, mahkemece, hangi alacakların ne kadarının kabul edildiği, dava ve ıslah dilekçesinde talep edilen hangi alacaklara hangi gerekçelerle kabul veya red kararı verildiği açıklanmamıştır. Hal böyle olunca, karar gerekçesiz olarak yazılmakla ve hüküm fıkrasında da talep edilen alacakların ayrı ayrı ne kadarının kabul ve reddedildikleri belirtilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.