Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki bulunduğu .nolu parselini davalının haksız olarak kullandığını ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, çekişmeli yerde kiracı olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacıya ait taşınmazı kira sözleşmesine dayalı olarak kullandığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın davacıya ait olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak taşınmazı kullandığı anlaşılmaktadır.
Davalının, kiracılık savunmasında bulunmak suretiyle davaya karşı çıktığı görülmektedir.
Mahkemece de, davalının savunmasına değer verilerek, kiracı olduğu kabul edilmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir.Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarakta vucuda getirilebilir. Yeterki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar.Nitekim bu kural l8.3.l942 tarih 37/6 sayılı inançları birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır.
Ne varki; kira ilişkisi bir hukuki fiil (vakıa) değil,bir hakkın doğumuna,değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlem (muamele)dir.
Bu nedenle,HUMK.nun 288.maddesi uyarınca l.l.1998 tarihinden itibaren 40.000.000 lirayı aşan (23.6.1996 gün ve 4146 sayılı yasaya göre) sözleşmeler hakkında tanık dinlenilebilmesine olanak yoktur; kira sözleşmesinin varlığı, ancak yazılı delille ispat edilebilir.Hemen belirtilmelidirki, sözü edilen miktar, yıllık kira tutarına bakılarak belli edilir.Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmanın,ilgilisine (davalıya yada davalılara) yemin teklif etme hakkı verebileceği; ayrıca HUMK.nun 292 ve 293.maddelerinde değinilen ayrıcalıklarında gözetilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince, mahkemece davalı tarafından tek taraflı olarak düzenlenen ve imzası bulunan tahliye taahhüdü esas alınmak suretiyle, davalının kiracı olduğu kabul edilmiştir. Oysa, anılan belgenin başlı başına taraflar arasında kiracılık ilişkisinin varlığını gösterecek nitelikte bir belge olmadığı açıktır.
Öyleyse, mahkemece yukarıda değinelen ilkeleri kapsar biçimde bir araştırma yapıldığı söylenemez.
Hal böyle olunca, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, yukarıda değilen ilkeler çerçevesinde hükme elverişli olacak nitelikte gerekli araştırmanın ve incelemenin yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.