Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları H...Ç...ın bütün malvarlığı olan .... parsel sayılı taşınmazlarını mirastan mal kaçırmak amacıyla, tapuda ölünceye kadar bakma aktiyle davalı kızına temlik ettiğini, temliki işlemin muvazaalı olduğunu ayrıca, murisin temyiz kudretine haiz olmadığını ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuşlar, yargılamanın devamı sırasında isteklerini muris muvazaası hukuksal nedenine dayandırmışlardır.
Davalı, mirasbırakanı annesine 4 yıl süreyle baktığını, miras bırakanın, bakıma ihtiyacı olması ve erkek çocuklarının bakmayacağı korkusu ile taşınmazları gerçek ölünceye kadar bakma akti ile kendisine verdiğini, akli melekelerinin yerinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ".. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, tarafların miras bırakanı H...Ç...ın maliki olduğu ..nolu parseldeki ... parseldeki aynı orandaki payını, .. nolu parseldeki .. ve ....parsel sayılı taşınmazdaki ..payını ölünceye kadar bakma akti ile 14.1.2003 tarihinde davalıya temlik ettiği görülmektedir.
Davacılar anılan bu temliklerin kendilerinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak gerçekleştirdiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın,ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.
Somut olaya gelince; mahkemece miras bırakanın kayda dayalı olarak başkaca taşınmazlarının bulunup bulunmadığı kayden araştırılmamış, temlike konu taşınmazların miras bırakanın tüm malvarlığı içerisindeki yeri ve oranı tespit edilmemiştir.
O halde, mahkemece yapılan araştırma ve soruşturmanın hükme yeterli ve elverişli olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca; iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde mahkemece araştırma ve inceleme yapılması soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.