Esas No: 2021/17195
Karar No: 2022/3393
Karar Tarihi: 01.03.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2021/17195 Esas 2022/3393 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Karşılıksız yararlanma suçuyla ilgili mahkeme kararında, 6352 sayılı yasadan sonra işlenen suçlarda, katılan kurumun gerçek zararının belirlenmesi ve tazmin edilmesi durumunda kamu davasının açılmayacağına dair bildirim yapılması gerektiği belirtildi. Eğer bu bildirim yapılmamışsa, sanık tarafından kovuşturma aşamasında tazminat ödemesi yapılması halinde yine de düşme kararı verilebileceği ifade edildi. Ancak, kararın kesinleştiğinde bir suretinin Adli Sicil Kanunu'nun 6/2. maddesi uyarınca mahsus sicile kaydedilmesi gerektiği açıklandı. Kanun maddeleri ise şöyle açıklandı: 5237 sayılı TCK'nın 163/3. ve 168/5. maddeleri, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi ve Adli Sicil Kanunu'nun 6/2. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Karşılıksız yararlanma
HÜKÜM : Düşme
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
6352 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihi sonrasında işlenen karşılıksız yararlanma suçlarında 5237 sayılı TCK'nın 163/3. ve 168/5. maddelerine göre soruşturma aşamasında Cumhuriyet Başsavcılığınca katılan kurumun cezasız ve vergili gerçek zararı bilirkişiye hesaplattırılıp, sanığa miktar da belirtilip usulüne uygun süre verilmek suretiyle “bilirkişinin hesapladığı kurumun cezasız ve vergili gerçek zararını soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi durumunda hakkında kamu davası açılmayacağına” dair bildirimde bulunulması gerektiği ve bildirim sonrası verilen sürede kurumun gerçek zararının soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin edilmesi halinde bu bir dava şartı olduğundan TCK'nın 168/5. maddesine göre kamu davasının açılamayacağı ve eğer soruşturma aşamasında bu ihtar işlemi yapılmamış olmasına rağmen sanık tarafından kovuşturma aşamasında katılan kurumun zararının tamamen karşılanması halinde bu ödemenin soruşturma aşamasında yapılmış gibi kabul edilerek sanık hakkında CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden düşme kararı verilmesi gerekeceğinin anlaşılması karşısında mahkemenin delilleri kabul ve değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiş; dosya içeriğine göre katılan vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
TCK’nın 168/5. ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma koşulunun sonuçları benzer sonuçları doğurması nedeni ile düşme kararı verilmesi karşısında, karar kesinleştiğinde bir suretinin Adli Sicil Kanunu'nun 6/2. maddesi uyarınca mahsus siciline kaydı için Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'ne gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz isteminin bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasına 5237 sayılı TCK'nın 168/5. madde fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlıktan birinci kez yararlanan sanık hakkında verilen kararın kesinleşmesinden sonra bir suretinin Adli Sicil Kanunu'nun 6/2. maddesi uyarınca mahsus siciline kaydı için Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne mahkemesince gönderilmesine, cümlesi eklenmek suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 01.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.