14. Hukuk Dairesi 2016/15186 E. , 2020/3465 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.02.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 10072 ada 396 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, muhdesat iddiasında bulunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulü ile dava konusu 10072 ada 396 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz üzerinde davalı ...’nın muhdesatı mevcut olup, muhdesatın aidiyeti konusunda taraflar arasında bir ihtilaf olmadığı anlaşıldığından, yukarıda yazılı olan ilkeler doğrultusunda dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise tapu kaydındaki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması gerekir.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın satılarak ortaklığının giderilmesine karar verilmiş ise de satış bedelinin dağıtılmasında sadece tapu kaydındaki paylara işaret edilmesi ve muhdesat oranlarının hükümde gösterilmemesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca UYAP sistemi üzerinden yapılan tetkikte; dava konusu 10072 ada 396 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının pasif olarak göründüğü tespit edilmiştir. Bu nedenle mahkemece; aktif tapu kaydının getirtilmesi, tarafların talepleriyle ilgili kararın aktif tapu kaydı nazara alınarak değerlendirilmesi gerekirken işlem yapma imkanı olmayan pasif tapu kaydı üzerinden hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 08.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.